Bundan kır, elli yıl öncesinde köylerde, kasabalarda, Ankara’da bile bahçe içerisinde ebe, dede, anne, baba bir arada ve kapıların gözcüsü köpeksiz ev olmazdı.
Yine tek katlı ve konaklı evlerde geniş aile içerisinde kedisiz mekânlarda olmazdı.
Evlerde fare, akrep, yılan ve haşerelere karşı koruyucu avcılar kedilerdi.
Değişen şartlarla evlerimiz çok katlı bahçesi bağı olmayan toplu alanlara dönüştü.
Bugün aileler yakın olsalar da uzakta yaşama içerisindeler.
Çok katlı konutlarda komşu ilişkilerinden uzak yaşanıyor.
Eli, yüz ve daha fazla konuklar altlı, üstlü bir arada kimse bir birini tanımdan yaşıyor.
Komşu ilişkileri yok denecek kadar azalmış durumda.
Hayat böyle olunca da köpek, kedi artık lüks takılanların mekânlarını süslüyor.
Bugün anne, babasını yanında durdurmayan aile köpek ve kedi sevice olmuş durumdalar.
Kedi köpek deyince öyle masraflı bu hayvanlar.
Biz çocukken köpek kedi evde aliden kalanları yerdi.
Bugün öyle mi? Kedi, köpek markette besleniyor...
Neredeyse bir çocuk masrafına bedel evlerde beslenen kedi, köpeklerin veteriner, kuaför, ilaç, aşı, ithal ve yerli mama giderleri nazarı itibara alınırsa sorun ekonomik değil, rahata ve ailelerin konfora düşkünlüğünün ve çirkin gayr-i ahlaki bir kısım fantezilerinin bunlarla karşılanıyor olmasıdır.
Evde çocuk ve yaşlı anne, baba sesinden, nefesinden rahatsız olan, anne babayı huzurevine, çocuk sesini de duymamak için doğurmamayı tercih eden bir nesli biz kendi ellerimizle yetiştirdik.
Evde köpek beslemenin dinen hükmünü söylemenin gericilik addedildiği bir eğitim sistemi ve onun ürünü olan bir topluma, sil yeni baştan milli, manevi ve ahlaki eğitimi esas alan bir şuur veremediğiniz müddetçe sadece acziyetinizi ve kötü gidişe zemin hazırlayan akıbetinizi izlersiniz.
Bugün gelinen nokta içler acısı.
Sokak köpekleri halkın, belediyelerin ve aynı zamanda iktidarın başına bela oldu.
Başıboş bırakılan köpekler saldırganlaşıyor.
Devlet erkânı "Yok, uyutalım, neslini yok edelim, olmaz kısırlaştıralım." diyor.
Bunlar olurken köpek seviciler meydanlarda "köpeklere özgürlük" sloganları atıyor.
Köpeklere özgürlük diyen köpek sevicilere tavsiyemiz; ölen, parçalanan çocuklar, yaşlılar sizin ailenizden birileri olsa aynı eylemi yapar mısınız?
Her gün sokak köpeklerinin saldırılarını izliyoruz.
Başıboş köpeklerinin saldırılarının canlı şahitleri oluyoruz.
Köpek koruyucular görmesin diye sağa, sola bakıyoruz.
Saldıran köpeklere bırak taş atmayı, "hoşt, it" demeye korkar olduk.
Bir insanın canından daha çok köpek sevicileri hayvan canını daha çok önde tutuyorlar.
Meydanlarda hayvan seviciler eylem yapıyor köpeklerin parçaladığı aileler ölen yakınlarının, evlatlarının yasını tutuyor.
Sadece bu yıl içerisinde Sokak köpeklerinin parçaladığı, ölümüne sebep olduğu onlarca çocuk, genç- ihtiyar, kadın, erkek insanımız için gerekli tedbirleri alabilseydik koruyabilseydik belki o canlar bugün aramızda olacaklardı.
Şu anda ülkenin birçok şehrinde, ilçesinde, mahallesinde köpek saldırısından ve hayati tehlikeden emin değildir.
Sabah okuluna ya da işine giderken etrafını saran üç, dört, beş köpekten nasıl korunacağının korkusuyla kaçarken otomobilin altında kalanları görmekteyiz.
Köpeklerin haklarının korunduğu, insanların yaşama haklarının da köpeklerin insafına bırakıldığı bir ülke haline gelmek bizim için bir zul değil mi?
Ülkenin her yerinde köpek saldırılarını izlemekteyiz.
Oturmuş olduğumuz binanın ikinci katında komşumun köpeğinin sesi gecenin bir vaktine ailemizi rahatsız etmekte.
Komşu hatırı diye sinemize çekiyoruz ama nereye kadar?
Köpek sesinin ve sevgisinin anne, baba ve çocuk sevgisinin ve sesine tercih edildiği bir toplum haline geldik.
İhtiyar anne ve babanın huzursuzluk ve ölüm evine terk edildiği, köpeklerin salyalarının adeta yalanıp, yatak odaları ve mutfaklara alındığı, ihtiyar anne ve babasının sümkürmesinden tiksinip, onları huzur evlerine koymanın gerekçesi olarak kabul edildiği bir ülkede bereket ve rahmet özlenir hale geldi.
Bunlar durduk yerde olmadı.