Daha yılın başında %5 olarak hedeflenen Enflasyon rakamı son verilerle iki misli artış göstererek,12 aylık ortalama fiyat artışları tüketici de %11,4 Üreticide %15,82 olarak TÜİK tarafından açıklandı. Beklenenin de ve söylenenin de çok ötesinde gerçekleşen rakamlar gelecek yıl içinde korkulu ortam yaratıyor. 2018 yılında enflasyonun tek haneye düşeceği söylense de artık pek inandırıcı olmuyor. Ekonomiye olan güven sarsılıyor ayaklar altında eziliyor.
Enflasyon oranlarındaki artışın beraberinde faiz artışlarını da getireceği kaçınılmaz oluyor. Bu zorlukları aşmak amacıyla ekonomide alınacak popülist kararların artma ihtimali ise ekonomide seyreden dengeleri iyice zora sokacaktır. Enflasyon 2017’yi %11,92 ile son 13 yılın en yüksek Enflasyon verileri ile kapattı. Merkez Bankası para politikası için takip ettiği çekirdek Enflasyon göstergeleri de tarihi zirvesini yapmış durumda. Üstelik 2018 yılı yeni zamlarıyla beraber gelirken. Elektrik-köprü-benzin-doğalgaz-ekmek-peynir derken, memura, işçiye, emekliye can suyu olacak zam bile, Enflasyon verilerinin de altında kalarak eridi gitti.
Siyasi muktedirler durmadan seçim ekonomisi uygulamadıklarını, mali disiplin bozulmasın diye gayret ettiklerini söyleyip dururlar. Ancak önümüzdeki yıl yapılması beklenen seçimler nedeniyle popülizm eğiliminin ciddi artış gösterdiğini görmezden gelemeyiz. 2017 yılında alınan popülist kararların yüksek ve sıcak para girişi nedeniyle etkisi pek fazla hissedilmemekteydi. Şimdi yeni yılda siyasi çatışma ve sürtüşmelerin daha da artacağı gerginlik ortamın da ve bu yıl petrol fiyatlarında beklenen ciddi artışlar, ZARRAF olayı ile beraber yurt dışından gelişerek gelecek olan davalar sonucundaki cezaların iç politikamızda yaratacağı gerginlik sonrası, dış dünyaya verilecek beklenmedik ve diplomatik dil içermeyen demeçler nedeniyle, Türkiye maalesef daha da yalnızlaşarak içe kapanacak ve ekonomide ki bozulma giderek artacaktır.
İç politikamızda iktidar partisinde dışa vuran ve gizlenemeyen iç çekişmeleri nedeniyle ekonomimizin de olumsuz etkilenme ihtimali bir hayli fazladır. Bu yılda beklenen olumsuzluklar nedeniyle ekonomimizin sağlıklı gelişmesi de beklenmemelidir. Olumsuzlukları örtmek için verilen siyasi demeçler vaat ve popülist çıkışlar artık inandırıcılığını yitirdiğinden bir güven ortamı yaratamayacak ekonomiye can suyu olamayacaktır. Ekonomimiz şöyle iyi böyle büyüdük enflasyon tek rakama düşecek demeçleri pek inandırıcı gelmeyecektir.
Başta söylenen siyasi söylem sahibinin enflasyon %5 oranın da olacak demeci beklendiği gibi değil de neredeyse iki misliden fazla gerçekleşince siyasi demeçlerle verilen güvene de siyasetçiye de gölge düşürmüş olacaktır. Hem üretici fiyatlarında ki yüksek enflasyon hem de tüketici fiyatlarında ki yüksek enflasyon artışı bu haliyle devam ederse 2018 yılının da enflasyon verileri çift haneli olarak gerçekleşebileceği söylenebilir. Daha yılın ilk çeyreğine girmişken bile zam almayan sektör kalmamıştır.
Zenginlerin daha zengin fakirin daha da fakirleştiği mevcut ekonomik tabloda bu temele dayalı NEO LİBERAL ekonomik modelde iflas etmiş durumdadır. Elbette ki dünyanın hiçbir ülkesinde sıfır enflasyon hedeflenmemektedir. Sağlıklı ekonomilerde beklenen % 1-3 arasın da bir enflasyondur. Bütün ilerleme kaydeden ülkelerde bu hedeftir. Asıl hedef gelişmiş ülkelerde sağlanmaya çalışılan gelir adaletsizliği üzerinedir. Ancak ülkemizde gözlenen gelir adaletsizliği içler acısı boyuttadır.
İçinde bulunduğumuz ortamda mevcut yasalar ülkede ki ekonomik gelişimi de olumsuz yönde etkilemektedir. Aylardır vazgeçilemeyen yürürlükteki OHAL ve çıkarılan KHK yasalarıyla yönetilen ülkemizde bu yasaların kaldırılmasıyla Enflasyon değerlerinde en az %5 düşüş sağlanabileceği beklentisi göz ardı edilmemelidir. Bu düşüş beraberinde siyasi muktedirin hararetle savunduğu faiz düşüşünü de getirecektir. Merkez Bankası üzerinde ki siyasi baskılarla düşürülmesi istenen faiz oranları için, siyasi muktedirlerin bu yolu izlemelerinde ülke ekonomisi açısından büyük yararlar vardır.
Siyasi muktedirlerin yaptığı açıklamalara bakıldığında büyüme oranlarında tatmin edici bir açıklama gözlenememiştir. Maalesef 2017 de yaşanan olumsuz gelişmelerin birikimlerinin faturası bu yılda kesilecektir. Döviz kurlarında bu gün gözlenen düşüş seviyesi “umarız böyle devam eder” geçmiş yıllardan beri gözlenen artış trendi ne bakılınca bu iyimserliğin yerini artışa bırakacağı söylenebilir. Bu kadar yıldır izlenen artış trendi hep bu doğrultuda olmuştur. Daha başlangıç iktidar döneminde vaat edilen bir dolar bir liraya eşitlenecek balonu hayal olmuştur.
ABD’de davalar ilerledikçe yeni boyutlar kazanıp ülkede sıkıntıya neden olacağı beklentisi, seçimler yaklaştıkça gerilen iç siyasi ortam, AB den gelen finansal kaynaklı kesintiler, uluslararası kurumların ekonomimiz üzerine yaptığı açıklamalar iç dünyamızda olumsuz gelişmelere ve Ekonomimizde yavaşlamaya neden olmaktadır. İç ve dış siyasi gelişmeler sonucu ileriye dönük beklentileri de olumsuz etkilemektedir. Siyasi muktedirlerin ekonomik demeçlerinde daha temkinli demeçler vermeleri ellerinde tuzlukla salatalık bostanın da dolaşmamaları ekonomimizin geleceği açısından yararlı olacaktır.
Siyaset seçim vatandaş geçim derken yıllar boşa geçmekte Türkiye zaman kaybetmektedir. Maalesef Türkiye klasiği bu olmuştur.