Kulak arkasında liyakat!

Selami Mutlu

2008 yılında AİHM (Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne) gönderilecek yargıç olarak TC. Hükümeti tarafından Prof Işıl Karataş liyakate uygun görülerek aday gösterilip seçilmiş, AİHM de kabul görmüştü. Ve bu güne kadar da orada görev yapmaktaydı. Prof Işıl Karataş gönderilen üç kişilik liste içersinden Liyakate uygun görülerek seçilmiş, Konseyin Parlamenterler Meclisinden de 178 oydan 136’sını alarak ezici çoğunlukla AİHM ne Yargıç olarak seçilmişti.

Görev süresi dolunca da yerine seçilecek aday belirlenerek kabulü için AİHM ne gönderildi. Ancak gönderilen aday da aranan vasıflara uygunluk bulunamayınca adayımız kabul görmedi. İkinci olarak seçilen ve AİHM ne gönderilen aday da liyakate uygun bulunmayınca, gözler neden doğru aday seçilemiyor sorusuna odaklandı.

İktidarların kendilerine siyasi yakınlık arayarak seçtiği adaylar AİHM de kabul görmüyor. İktidarların seçeceği adayların her şey den önce İngilizce-Fransızca gibi dilleri bilmesi hem de TC Hukukuna-AİHM Hukukuna ve içtihatlarına hakim bilgisi olmalı. Sadece bunlar yetmiyor tabi bunun yanı sıra saygın kişiliği ve kimliğinin yanı sıra siyasallaşmamış konusunda tanınmış liyakat sahibi olması gerek.

Siyasi iktidarların bu vasıflara uygun düşecek bir aday üzerinde uzlaşarak Türkiye’yi temsilen konseye göndermesi gerekir. Yoksa benim adım Hıdır adayım budur diyerek kendi siyasi tercihlerine göre aday belirlemesi hem abesle iştigal olur Türkiye’yi de rencide eder hem de kabul görmez. Böyle Uluslararası önem arz eden konularda Partiler üstü bir anlayışla tutum sergileyerek seçim yapmak gerekir. İktidar tercihli olmakla birlikte tüm parti ve kuruluşların, Üniversitelerin Baroların önerilerini değerlendirmek, objektif bir gözle aday belirleme yoluna gidilmelidir.

Ben kendi anlayışımda bir aday belirlerim ilerde aleyhime oluşacak hukuk davalarında bana AİHM de destek çıkar anlayışı kabul görmez bu inat ülkeyi yaralar. İktidarların her geçen gün daha fazla siyasallaşarak ve otoriterleşerek tercih ve tutumunu liyakat yerine siyasi yakınlığa göre belirlediği diğer kurumlarda yaptığı yandaş tutumuyla ve atamalarıyla ortadadır. Sorun çözmesi için getirilenler bizatihi sorunun yaratıcısı durumundadırlar. Cebren ve hile ile yapılan atamaların siyasi yandaşlığa göre tavır alacağı bu yolda tutum izleyeceği, bunun da Türkiye için kötü bir izlenim yarattığı, kaosa neden olduğu görülmelidir.

İktidarın 2008 yılında olduğu gibi liyakate uygun ve Konseyde kabul görecek bir adayı belirleyip göndermesi Türkiye için yararlı olacaktır. Siyasileşmiş ve ülkesinde belirgin siyasi tavırlar sergilemiş liyakate uygun olmayan adayların tekrar edilmesi, yine Konsey tarafından reddedilmesi sürpriz olmayacaktır. AİHM Kararları hep yerleşik kararlara dayalıdır. İşletilen ve var olan Hukukun bu gün bu ülkeye böyle, şu ülkeye şöyle karar verilir diye bir tutumu söz konusu değildir.

Önümüzdeki aylar itibarı ile Türkiye, AİHM de ciddi davalarla yüz yüze gelecektir. Kendi siyasi öngörüsü doğrultusunda kararlar alarak tutuklamalar yapan sen teröristsin-sen casusluk yapıyorsun-sen vatana ihanet ediyorsun diyerek suçlayıp tutuklananlar, Anayasa Mahkemesince de  ‘’yetkim yok ‘’diyerek reddedilince konu AİHM ne intikal ettirilmiş durumdadır. Görüşülmesi beklenen davalar büyük bir ihtimalle Türkiye aleyhine sonuçlanacaktır. Bu da sürpriz olarak görülmemelidir. Ülke içinde siyasi tercihlere göre alınan kararlar Uluslar arası işleyişe ve Hukuka uygun olmayınca Türkiye maalesef bundan zarar görmektedir.

Bu zarar hem ülkenin kötü imaj kazanmasına hem de vatandaşlardan alınan vergilerin hak sahiplerine ödenecek tazminata dönüşmesine neden oluşturmaktadır. İstediğiniz kadar kendi siyasi çizginizde liyakate uygun olmayan birini AİHM ye gönderin üstelik zorla da olsa veya kerhen de olsa Konseyde onaylansın kabul görsün. AİHM hukukuna ve İçtihatlarına uygun olmayan bir kararı nasıl yazabilir Konseye bu kararını nasıl kabul ettirebilir? AİHM İçtihatlarına uymayan bir kararı nasıl savunabilir?

En doğru karar Türkiye’nin çağımıza uygun Hukuk standartlarını, Uluslar arası Hukuka uyan değerleri bunun suç ve Özgürlük uygulamalarını içselleştirmesi gerekir. Doğru olan da budur. Bu doğrularla ancak Türkiye, Hukuk alanında Demokrasi de, İnsan Hak ve Özgürlüklerinde, Ekonomik gelişimin de ilerleme sağlayabilir!

Not: Tüm Anadolu Gazetesi çalışma arkadaşlarımızın kurban bayramını kutluyor. Esenlikler diliyorum. Her şey gönlünüzce olsun…