Kurtlar sofrası hangisi daha kurt

Ömer Aydos

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi ön elemesinde, Ukrayna’nın Dinamo Kiev takımı ile oynadığı iki maç sonrası rakibine 0-0 ve 2-1’lik skorlarla yenilerek umutlarına erken veda etti.

Dinamo Kiev, Ukrayna’daki savaş nedeniyle yaklaşık 8 ay resmi maç yapmamış, yabancı futbolcularını kaybetmiş ve hazırlık maçları ile kendini Şampiyonlar ligi elemelerinde tutmaya çalışmış mütevazi bir takım görüntüsünde. Fakat bir sistem takımı, başında Kurt hoca Mircea Lucescu, kurt ki hem de ne kurt.

Fenerbahçe ise son 4-5 yıldır Ali Koç’un başkan seçildiğinden bu yana başarı yakalamaya en azından bir kupa alma yönünde sürekli sil baştan yaparak bu sezona gelmiş, son olarak Kurt hoca lakaplı Jorge Jesus’u takımın başına getirerek bu seneyi açmıştır.

Şimdi iyi anlaşılması gereken bir husus var. Sayın Ali Koç’un mutlak başarıyı hemen istediği için istikrarı seçmeyip, sil baştanı seçmesi en büyük yanlışı olarak göze çarpıyor. Geçen yılın ikinci yarısından itibaren az da olsa İsmail Kartal ile bir istikrar yoluna girilmesi, takım iskeletinin oluşması ve takımın yavaş yavaş oturması gözlemlenirken, bunun bozulması ve Jesus’la birlikte yeniden sil baştan yapılması, bir önceki sezon Emre Belözoğlu ile yine sezonun sonlarına doğru bir istikrar yakalanıp takımın oturmasına ramak kalmışken, bu sefer Vitor Peraira ile sil baştan yapılmasını hatırlatmıştır.

Demek ki hep sil baştan değil, istikrar etmenin daha faydalı olacağının Sayın Ali Koç’a birileri tarafından anlatılması ve ikna edilmesi gerekmektedir. Görülüyor ki Sayın Koç’un bir yıl bile başarısızlığa sabrı yokken, bu tavrı ile daha çok seneler bekleyeceğini artık anlaması lazımdır.

Birinci maç sonrası teknik direktörlerin açıklamalarında, Dinamo Kiev’in hocası mircea Lucescu diyor ki, “Biz mağduruz, erkekler savaşta bizi ancak kadınlar ve çocuklar destekliyor, hazırlık yapamıyoruz, takım kuramıyoruz, transfer yapamıyoruz, yabancı oyuncu alamıyoruz, Fenerbahçe bizden çok önde, çok güçlüler. Hakemler de fazla abartıyorlar, biz sert oynamıyoruz, oyun gereği topa sertiz. Fenerbahçe tur için çok avantajlı, tura onlar daha yakın” diyerek hem mağdur rolünü oynuyor, hem hakemleri etki altına alıyor, hem de Fenerbahçe’nin gevşemesine, rehavete kapılmasına ve kontrasyonunun bozulmasına sebep oluyor ve “Kurtça” planlar yaparak, turu kapıveriyor. Elemeli turların 2 maç boyunca 180 dakika hatta uzatmaları da, penaltıları da düşünerek öyle bir güç dağılımı yaptırıyor ki takımına kendinden güçlü bir kadroyu nasıl eleneceğinin örneğini gösteriyor adeta.

Jorge Jesus’a gelince, birinci maçtan sonra hiç de kendinden beklenilmeyen açıklamalar yaparak “Takımım mükemmel oynadı, çok güçlüyüz, rakibimiz bir varlık gösteremedi, kendi sahamız ve seyircimiz önünde mutlak turu geçeriz” diyerek hem rakibi ve hocasını küçümsüyor, hem de kendi futbolcularının motivasyonunu yerle bir ediveriyor, futbolcular temkini elden bırakıp rehavete kapılıverir, konsantre olamaz böyle maçlara o zaman.

Söyleyin şimdi, hangi hoca daha kurt, Lucescu mu, Jesus mu. Evet ikisi de yaşlı ama bence Lucescu daha “Yaşlı Kurt”…

Ayrıca maçın kadro ve oyun analizini yapacak olursak, Jesus’un kadro mühendisliğindeki yanlışlarını da söylememiz gerekir. İlk maçtaki onbirde Jasuha King’in yer alması son derece yanlış diye tüm futbol kamuoyunda ortak bir görüş yer almışken, ikinci maçta yine King’i oynatması tam bir felaket. Zaten kendi ağzıyla da söyledi birinci maç sonunda, King hazır değil diye.

1- King iyi futbolcu olabilir, ilerleyen günlerde Fenerbahçe’ye katkı da sağlayacak olabilir. Ama 2 aydır antrenman dahi yapmamış, hazır olmayan ve fiziksel gücü yetersiz bir futbolcuyu böyle bir maçta nasıl 11’de oynatırsın, resmen takımı 11 değil 10 kişi başlatıyorsun?

2- İrfan Can Kahveci çok iyi yetenek, iyi bir futbolcu, fakat geçen yılki formundan çok uzak. Bunun nedeni nedir, hoca olarak bunu senin görmen ve bu futbolcunun performasının artmasını sağlaman gerekmez mi. İrfan sinirli ve agresif, oyuna kendini vermiyor, gerekirse psikolojik destek sağlanmalı.

3- İsmail Kartal’ın geçen yıl kurduğu orta saha üstünlüğünü nasıl bozarsın. Miguel Crespo, Miha Zajc ve Mert Hakan’lı orta saha tüm takımlara üstünlük sağlamadı mı. Bu üçlü hem dirençli, dinamik ve yaratıcı isimler değil mi. Tamam Mert Hakan sakat. Crespo dinamizm, Zajc akıl dolu, araya oynayan ve araya sızıp goller atan adam değil miydi. Bu sistem neden bozulur. Diego Rossi ilk maç eski Rossi gibi oynadı ama ikinci maç ortalarda yoktu. Arda Güler daha efektif kullanılabilir. Çok genç olmasına rağmen oyun kilidini açacak yeteneğe sahip, ikinci maçta neden değerlendirilmedi?

Fenerbahçe’nin geçen sezonun ikinci yarısından itibaren takımın oturduğu, bir sisteminin ve takım iskeletinin oluştuğu, yalnızca ligin en çok gol atan takım olmasına rağmen gol yollarında bazen sıkıntılar yaşadığı gözlenmiş ve bu bölgeye 1-2 takviye ile sol beke takviye yapılıp aynı sistemle devam edilmesi gerekiyorken, hoca ve sistem değişikliği ve orta sahaya bolca gereksiz takviye yapılarak oyuncu bolluğu yaşanmasına ve takımın oturmuş defansını da bozma gayretleri olduğu görülüyor.

Ayrıca Serdar Dursun gerçeği varken, futbolcuyu takımdan keserek moralini bozmak, performansını düşürmek ve zamanla takımdan uzaklaştırmak gayreti ile Jesus’un kendi getirdiklerini takıma monte etme gayreti içinde olduğu çok açık gözlemleniyor.

Enner Valencia’ya gelince, bu futbolcu santrafor değil, tamam zaman zaman oynuyor ama esas mevkisi kanat forvet. Kanatlarda oynadığı zaman ters taraftan fulelerde içeri kat edip gol atma becerisi çok yüksek. Böyle oynadığı zaman çok gol atıyor. Nokta santrofor oynadığı zaman faydalı olamıyor. Bunu neden kimse görmüyor anlamak mümkün değil. Kanatlar da Valencia ve Rossi, santraforda Serdar Dursun, İrfan Can da forvet arkası oynasa Fenerbahçe rakiplerini gole boğar. King hazır olunca oynar ama şimdi değil. Joao Pedro ile King yerine göre hamle oyuncuları, yerine göre de sakatlık ve cezalı gibi durumlar da ilk 11’de yer alabilirler. Hepinize iyi günler diliyorum…

Arao’nun iyi kumaş olduğu belli. Fakat çok defansif bir oyuncu, korkak, nazik oynuyor. Al gülüm ver gülüm. Bu yüzden İsmail Yüksek kırmızı kart gördü. Her topa o daldı. Sarısı varken ya çıkarılıp yerine Crespo girmeli, ya da Arao ile yer değiştirmeliydi. Veya Arao stopere çekilip, yerine Crespo oynamalıydı. Zajc’ın da bir bölümde yaratıcı golcülüğünden, araya sızmalarından faydalanılmalıydı.

Emre Mor ve Bruma tam fiyasko bir transfer, Lincoln ise sıradan.  Bu üç futbolcunun F.Bahçe kadrosunda yer alabilmeleri mümkün değil. Lincoln zaman zaman oynayabilir. Ama Crespo, Zajc, Mert Hakan, İrfan Can ve Pelcas’den Lincoln’e sıra geleceğini pek sanmıyorum, tabii Jesus adaletli forma dağıtımı yaparsa. Bu saydığımız futbolcular da geçen yılki formlarını bozmazlarsa.

F.Bahçe’nin Şampiyonlar ligi 3. Ön eleme turunda Dinamo Kiev’le yaptığı 2 maç sonrası bizim gözlemlerimiz bunlar. Yaşlı Kurtların hangisinin daha kurt olduğunu gördük. Lucescu’nun fendi Jesus’u yendi.

Böyle devam ederse F.Bahçe’nin başarılı olması çok zor. Hem Ali Koç hem de Jorse Jesus şapkalarını önlerine koyup iyi düşünmeleri gerekir. Her yıl olduğu gibi kamp döneminde kendilerini DEV AYNA’sında görmekten vaz geçip, gerçek performanslarını görerek değerlendirme yapmaları gerekir. Yoksa Fenerbahçe için bu sene de kaybolup gider ve “Bu sene O sene” yine başka seneye kalır.