Kusursuz şiirin peşinde

Esra Alkan

“Başım sükûtu öğüten

Uçsuz bucaksız değirmen

İçim muradına ermiş

Abasız, postsuz bir derviş”  

Hayatı boyunca kusursuz ‘şiir’in peşinden koşan Tanpınar, 37 şiir yazmıştır.

Kendini büyük bir şair olarak görür.

Tek bir şiir kitabı vardır.

Şairliğindense yazarlığıyla edebiyat tarihinde kendine yer edinmiştir.

İç âlemdeki sükûtun sanatçısı olarak tanınan Tanpınar, iç dünyasını şöyle tarif eder:

“Ne garip… İki dünyam var. Tıpkı Nuran gibi iki âlemin, iki aşkın ortasındayım. Demek ki bir tamlık değilim. Acaba hepimiz böyle miyiz?”

Hepimiz biraz Nuran, biraz “Huzur” değil miyiz aslında…

 “Ve bir avuç toprak oldum en sonu” mısrasıyla ölümün kaçınılmaz son olduğundan dem vurur.

Tanpınar, kimsenin önemsemediği Evliya Çelebi’nin “Seyahatname”sini okumuş ve bu değerli eser üzerine düşünceler üretmiştir.

Günlük tutan nadide yazarlardandır.

Yazacağı eserleri günlüklerinde defalarca tekrarlayan titiz bir kalemdir.

Şöhret hülyasına kapılmış, bu hülyasına öldükten sonra ulaşmıştır.

Bugün eserleri 30 farklı dile çevrilmiştir.

Türk edebiyatının dünyaya açılmasında önemli bir isimdir.

Orhan Pamuk’un etkilendiği romancılar arasında Ahmet Hamdi Tanpınar’ı göstermesi onun eserlerine olan ilgiyi artırmıştır.

Maddi açıdan zorlandığı bir dönemde “Zümrüt” filminde figüranlık yapmıştır.

Tanpınar’ı okumak bir ülkeyi, bir toplumu okumaktır.

Batı ile Doğu arasında sıkışmış bir ruhun çığlıklarını duyurur eserlerinde.

Tanpınar, kendisini dikkatle okuyanlarda yeni ufuklar açan bir yazardır.

Onun için “geçmiş” hep çocuk yaşta kaybettiği anne resmidir.

“Bir günümüz bile sensiz geçmezken
Şimdi mezarına hasretiz anne”
diyen ruhu öksüz bir çocuktur.

Her zaman rüyalara sığınmış, bu yüzden hayal mefhumu eserlerinin bütününde yer almıştır.

Nurullah Ataç’ın  “Kırtipil” lakabını taktığı, güzel kadınlardan korkan ıssız adamdır o.

Âşık olduğu kızın bir arkadaşı ile evlenmesinden sonra evliliğe küsmüş, hiç evlenememiştir.

Kadı olan babasının görevi dolayısıyla gezdiği şehirleri anlattığı “Beş Şehir” adlı eseri Türk edebiyatının ilk monografik eseridir.

“Huzur”da bir şair edasıyla verdiği örnekler, Batı ve Doğu meselesi, benzetmeleri, tahlilleri muazzamdır.

Aynı şekilde “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nde kullandığı ironi de benzersizdir.

Tanpınar'ın yazdığı romanlar gerçekten eşsiz sanat eserleridir.

Geçmişin peşinde değil, ‘şimdi’nin peşindir.

Gelenekle bağ kurarken geleneğin bugünü zenginleştiren yanını vurgular.

“Kendimizi bilmediğimiz için dünyayı anlamıyoruz.” ifadesi Tanpınar’ın dünyasını anlamak açısından önemlidir.

Son sevdasına “Süleymaniye’yi güzel bulmadan İstanbullu olamazsınız.” diyerek seslenir Boğaz’ın menevişli bakışlarından.

Fırtınalı bir yolculuktan sonra gözlerini İstanbul’da yumar trajik hayatına.

Güzellik yarışmasındaki jüri üyeliği, demokrasiye inanmayan tek parti taraftarlığı, milletvekilliği, üniversite hocalığı, sürekli muzdarip olduğu parasızlığıyla “Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin. Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu bunun çaresi yoktur.” diyen bir Tanpınar geçti bu dünyadan…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.