Hep merak etmişimdir. Ülkemizin genç ve eğitimli nüfusu, zeki insanları, Asya-Avrupa-Afrika’ya yakınlığı/konumu ve imkânları da olmasına rağmen, dünya çapında firmaları, üniversiteleri yok ve çığır açan teknolojik gelişmeleri neden yapamıyoruz? Neden?
Sistemsel sorunlar, toplumsal özgüven eksikliği ve aşırı kutuplaşma temel sorunlardan olduğunu düşünüyorum. Eğitim sistemimiz, çalışma hayatımız, iş ve toplumsal hayat ile ilgili değerlerimiz, insan haklarına olan bakışımız, yönetici belirleme ölçütlerimiz, işe uygun insan gibi pek çok konuyu sorgulamamız ve reorganizasyon/yeniden yapılanmamız gerektiğini düşünüyorum. Sanayi Devrimini kaçırdık. Hayatımıza giren ve hızla her alanı kaplayan Dijital Çağı bari kaçırmayalım!
Stratejist Abdullah Çiftçi, “AB verilerine göre son 10 yılda; 2 milyon yeni iş kolu, gelecek 10 yılda ise; 1,7 milyon yeni iş koluna ihtiyaç duyulacağını” söylemektedir. Hızlı ve doğru kararlar alamaz, gerekli hazırlıkları yapamazsak işsizlik bugünkünden çok daha büyük bir sorun olarak karşımıza çıkacaktır!
***
Çalışma hayatımızın bugünü ve yarınlarına katkı amacıyla yazılar yazıyor, özel ve kamu kurumları ile basın ve medya organlarına konuşmalar ve demeçler veriyor ve bir yandan da sürekli araştırmalar yapıyor, alan uzmanları ile görüş alışverişinde bulunmaya çalışıyorum. Araştırmalarım arasında 1952 ABD doğumlu, önemli firmalarda CEO olarak görev yapmış, kendi firmasını kurarak önemli bir iş adamı olmuş ve birikimlerini de yazar olarak kitaplara aktarmış David Charles Novak ve çalışma hayatı ile ilgili önemli gördüğüm önerilerine yer vermek istiyorum. Novak, iş yaşamı ile ilgili; “insana değer verme, görüşlerine değer verme, dikkatlice dinleme ve takdir etme” kavramalarını ısrarla ve önemle vurgulayarak her kademdeki çalışanla “yuvarlak masa toplantısı” düzenleyerek onların görüşlerini alır, fikirlerinden faydalanır ve başarılı çalışanları ödüllendirmenin kendi başarısının sırrı olduğunu ifade eder. Para Kitabının yazarı ve ekonomist Dursun Ali Yaz da, sevgili Savaş Tulgar’ın kurduğu ve yönettiği “Video Makale” söyleşisinde medeniyetin ölçüsünü: “Özür dilemek ve teşekkür etmek” olarak özetlemektedir.
Novak, CEO/üst yöneticilerin “çalışanlara öncelik vermek ve dolayısıyla onların yeteneklerini geliştirmek, gündemlerinin ilk maddesi olmalı. CEO’lar takdir edilmenin istisnasız her zaman insanları iyi hissettirdiğini ve onları daha başarılı olmak istemeleri yolunda motive ettiğini görecekler. Bu da herkesin bu şekilde davranma isteyeceği bir kültür yaratacaktır” diye belirterek şöyle devam etmektedir: “Şirket ya da kurumunuzu geliştirmenin yolu, insanları her şeyin önüne koymaktan geçiyor” diyerek çalışma hayatında insanın vazgeçilmez bir değer olduğunu açıklamaktadır. Lider, insanları fark eden ve takdir etmesini bilen kişi olmalıdır. Bunu “mış gibi” değil “her gün, anlamlı, kişisel ve özgün bir şekilde yapılması” gerektiğini vurgular. “İnsanları ve yaptıkları işi fark ve takdir etmek kurum kültürünün temelini oluşturacak hale gelince, takımınızı mutlu edecek bir fark etme kültürü yaratabilirsiniz ve bu da şirketinizi başarıya götürür” diye açıklamakta ve 10 prensibini şu şekilde sıralamaktadır:
* Siz insanları umursamazsanız insanlar da sizi umursamaz: İnsanlardan bir şey beklemeden önce onların güvenini kazanmalı, onlara olan saygınızı ve takdirinizi göstermelisiniz.
* İnsanları önemsemenin en iyi yolu onları dinlemektir: Sadece söylediklerini duymayın, onları gerçekten dinleyin ve onlarla etkileşime geçin.
* İyi bir fikir herhangi bir kaynaktan gelebilir: Herkesin iyi bir fikir üretme potansiyeli vardır. Kimsenin potansiyelini görmezden gelmemeye dikkat edin.
* İyi bir fikri ve iyi bir işi gördüğünüz anda ve yerde takdir edin: Takdir anlık ve samimi olmalı.
* Takdiri sonuç üretmek için bir hızlandırıcı olarak kullanın: Şirketinizde hangi davranışları daha çok görmek istediğinizi o davranışları yapanları takdir ederek gösterin. Özellikle de işinizin hedeflerini direkt etkileyenleri takdir etmeyi unutmayın.
* Eğlenceli hale getirin: Takdir herkesin paylaştığı bir aktivite olmalı sadece takdir edilen kişiyi değil.
* Kişisel hale getirin: Birini takdir etmeden önce bunu nasıl yapacağınız üzerine düşünürseniz ettiğiniz takdir daha anlamlı ve hatırlanır hale gelir.
* Takdir edilme isteği evrenseldir: Kim ve nerede olursa olsun herkes takdir edilmek ister.
* Takdir edebilmek bir ayrıcalıktır: İnsanları kendilerini iyi hissettirebilme şansına sahipsiniz.
* Bulduğunuz her fırsatta insanlara “teşekkür ederim” deyin: Bu iki küçük kelime çok güçlüdür ve kullanmanın bir masrafı yoktur.
İnsana yaraşır iş yerleri ve mobbingsiz çalışma hayatı dileğiyle.