Sanki ekonomi kötüledikçe azgınlaşıyorlar. Göze batıyorlardı, tam bir vurdumduymazlıkla bilerek tahrik ediyorlar sanki. Paraşütsüz dalışa geçmiş, başkası çakılacakmış gibi keyif sürüyorlar. Görmüyor, hiç de farkında olmak istemiyorlar.
15 gün önce ‘Makam ve Servis Aracı Saltanatıyla Tasarruf’ deyip önce kimin tasarruf etmesi gerektiğine işaret etmiştik. “He he Ali efendi..” diye savuşturulan hissiyatıyla diyemediklerimizi de ekleyelim.
ATEŞE ATLIYORUZ
Kovid 19 salgınıyla gelişmiş gelişmemiş, dünyanın bütün ülke ekonomileri tutuştu ucundan. Kimi hızlı yanıyor kimi yavaş ancak yangın sönmüyor, Ukrayna Savaşı’yla dökülen benzinle yanmanın uzun süre devam edeceğini öngörüyor uzmanlar. Bir de Tayvan’la Çin’i kapıştırırlarsa çıkmaz sokağın duvarını görecek dünya ülkeleri.
Biz de salgınla bozulan ayarlarımızı düzeltmeye, yangın büyümeden hemen önlem alıp söndürmeye uğraşacağımıza, kendi elimizle benzini döküyor, enflasyonu köklüyor, kontrolsüz piyasanın körüklemesiyle iyice bir alevlendirip ateşe atlıyoruz.
Dün bir gayrimenkul danışmanı yani emlakçı, yakınıyordu bir televizyonda; “10 kat, 20 kat artış olur mu, olacaksa enflasyon oranında olmalı” diye. O bile isyan eder olmuş. Oto galericileri ikinci sıraya koyarak bütün iş alanlarına yakıştırabiliriz bu freni patlamış koyvermişliği.
FORSLARI BİZE
Gelelim siyasetçi, bürokrat ve sivil toplum örgütlerine… Diyelim bir etkinlik var. Önce ayrı ayrı arabalarıyla sivil toplum örgütü temsilcileri gelir. Bazı arabaların fiyatlarını sözle söyler ama rakamla yazamazsınız. Size ilk forsu onlar atar.
Arkasından bürokrat gelir. Ya mütevazı ya da abartılıdır arabası ama sivil toplum örgütü heyetinin forsunu söndürür.
En son siyasetçi hele de üst telden, genel başkan gibi bir şeyse o, ikisinin de forsunu mum gibi söndürür.
Ama bunların her biri öyle gelir ki gösterişleri kıymetlerinin 10 katı 20 katı. Hepsi birazdan sönecek balonluğuna rağmen o pozdan da taviz vermez illaki.
KURU GÜRÜLTÜ KORUMALAR
Arabalar arabalar, birbirinden pahalı, gösterişli…
Arabalar etkinliğin otoparkında, korumalar merdivenlerde koridorlarda yarışır. Hepsi ‘en önemli’ adamı korur oysa bize bir şey ifade etmez haddini bilmeyen bu şaşaa. Etkinliğe katılanlardan kalabalık koruma ekipleri görmüşlüğümüz var. Kuru gürültü. Adamın başbakanı tek başına metroyla işe gidiyor elalemin ülkesinde.
Etkinlik taşradaysa jandarması, polisi, trafik polisi, zabıtası derken nüfusunu aşar köyün, beldenin.
MİLLET MEMLEKET HİKAYE
Konuşma yapar, sizin bildiğinizi size söyler, alkışlar eşliğinde inerler kürsüden. Dünyayı kurtarmıştır hazret. Yani sivil toplum örgütü, bürokrat ve siyasetçi, birbirini ağırlar, gösterisini tamamlar, işi bitmiştir. Millet memleket hikaye…
Bu arada hava sıcak ya da soğuksa, etkinlik boyunca arabalarının kontağı kapanmaz, kaç saat sürüyorsa klima için aralıksız çalışır.
Bu etkinliklerin sonunda ikram ya da yemek varsa bir görgüsüzlük silsilesi de orada yaşanır. Daha sabah ya da öğlen yediğini içinde geğirmekle size de belli eden adam ya da kadınlar, o öğünü yemezse açlıktan ölecekmiş gibi masalara üşüşür. Hele de açık büfeyse, cüzdanı ve banka hesabı dolgun, ihtiyacı olmayanların birbirini çiğneyen aşevi kuyruğuna döner yemek.
Hiç de rahatsız olmaz, yakıştırırlar kendilerine.
MEMLEKETİ YAKMALARINI MI BEKLİYORSUNUZ?
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ekonomiyi kurtarma iddiasıyla vergiyi bunların dışındakilere yükledi. Dolayısıyla vatandaşın cenahından, bu çelişkili tasarrufun izahı gerek. Durum kötüyse, bu saltanat nasıl sürüyor?
Gözümüze soka soka, artık kızgınlığı tahrik edecek boyuta ulaşan bu duyarsızlığa fren koymak gerekmiyor mu? Memleket yanarken saçlarını taramakla meşgul bu duyarsızların, memleketi yakmasını mı bekliyorsunuz?