‘Ele verir talkını, kendi yutar salkımı’ en özeti bu, kendi tutmadığı öğüdü başkasına vermekte üstüne yok bu milletin.
17 Temmuz’da kamu kurumlarına Tasarruf Tedbirleri Genelgesi gönderildi, 14 gün sonra 31 Temmuz itibarıyla kamu idarelerinin toplam taşıt kiralama, organizasyon ve tanıtım giderinin 1 milyar TL'yi aştığını öğrendik Birgün Gazetesi’nden. Eski parayla 1 katrilyonu aşkın…
NE KEYFİNDEN NE SAVURGANLIĞINDAN
Kendi öğüdünü kendi tutmayan siyaset ile bürokrasi yeni değil de dünyadan da haberi yok galiba bunların. Ülke ülke değil, Kovid 19 salgını ve Ukrayna savaşı sonrası tedarik zincirleri kırılmışken dünya ekonomisinde sarsıcı bir kriz beklenirken ne keyfinden ne savurganlığından vazgeçmeyen bir hovardalığın göstergesi.
Yeni değil bu savurganlığın tarihi, 30 yıldır yazılıyor ancak görgüsüzlüğü de aşan bir vurdumduymazlığa taşıdık bu israfı. Kamu ya da özel kurumların bir toplantısına katılıyoruz, sanırsınız makam arabası yarışlarına gelmişiz, en pahalıları toplantı kapısı önüne park ediyor herkes iyice görsün diye. İçine bineni de görmek mümkün oluyor böylece!
UMURLARINDA DEĞİL
Ekonomi kötüymüş, dünyada kötünün kötüsü bekleniyormuş, ooohhh hiç umurunda olmuyor bal tutan siyasetçinin de bürokratın da umurunda. Gözümüze soka soka parmaklarını yalıyorlar. Sadece makam aracı değil konu, hiçbir lüksünden eksik kalmıyorlar ekonomi iyi olsun kötü olsun.
Makam aracı saltanatı yanında memurların servis aracı saltanatı var bir de. Sabah ve akşam bütün resmi kurumların kapısı, yüzlerce servis aracıyla kilitleniyor. Trafiği de kilitleyerek.
MALİYETİNİ MUHAKEME EDEMEYEN MEMUR
2018 yılında Milliyet Gazetesi, Eskişehir Yolu’ndaki Hürriyet Gazetesi binasına taşınmıştı. Ticaret Bakanlığı arka sokakta. Bir gün etrafına park etmiş servis araçlarını saydık; 52 araç sabahtan akşama bekliyordu. Bir gazeteci dostumuz “Onlar buraya park edenler, daha fazlasını saydım ben” dedi. Metro durağı yürüyerek, hadi olsun 2 dakika mesafede. Sallanarak yürüseniz 2 buçuk.
Kızılay civarındaki resmi kurumların çoğu da aynı mesafede metro ya da toplu taşıma araçlarına. Çok azı dolu olmakla beraber 15-20 kişilik servislerin çoğunun içinde 3-5 kişi gidiyor.
Bunu yazmıştık, Ankara Ulaşım Dayanışması da sosyal medya hesabından paylaşmış yazıyı. Çoğunlukta hak verenler yanında bir hanımefendi şöyle demişti: "Servisler kalkınca sanki trafik çözülecek"
Aşırı konfor, böyle çürütüyor işte muhakemeyi. Bize maliyetini, sadece trafik sıkışıklığından ibaret sanıyor okumuş yazmış memur. Pişkinliğinin seviyesinden habersiz.
GİZLİ İŞSİZİK EKONOMİSİ
Başkentin ulaşım sorunları, en çok da bu yaz-kış klimalı arabalarıyla seyahat eden siyasetçiler, bürokratlar ve memurlar nedeniyle çözülemiyor; yaşamıyor ki adam bilsin.
Makam ve servis aracı saltanatı, tüketim ekonomisidir, ürettiği bir şey yok. Hadi diyelim ki paranın tabana yayılması için bir vesiledir, öyle de değil. Bir avuç adamın eline akıyor para.
Ekonomide buna ‘gizli işsizlik’ diyorlar!
Aşırı konfordan çürümüş muhakemesiyle siyasetçisi ve bürokratından bu beklenir zaten; kendi tasarruf tedbirlerini 15 günde önce kendisi çiğner. Makam ve servis araçlarıyla kalmıyor ki daha ne kalemler var savrulan.
Bu muhakemeyle devlet zor yönetilir. Bu savurganlık, vurdumduymazlık, çürümüş muhakeme ne zaman siyasetçi ve bürokratın kişiliği haline gelmişse devlet, yenisini kurmaya hazırlanıyor demektir.