Türk siyaseti, Atatürk’ün vefatından sonra, halka umut olacak liderlere kıyan bir kıyma makinesi gibi işliyor 80 yıldır. Vatandaş olarak oylarımızla seçimleri etkileyebiliyor ama siyaseti yönlendiremiyoruz. Verdiğimiz oylar, istemediğimiz siyasetleri önleyemiyor.
26 Mart 1989 Yerel Seçimleri’nde Murat Karayalçın, Soyaldemokrat Halkçı Parti’den (SHP) Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti. Şehircilik ve belediyecilik adına güzel işler yaptı. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra özlenen siyasetçi örneği olarak umut oldu.
SHP Genel Başkanı adayı olarak adı çok öne çıkmış, konuyu tartıştığımız herkesle ters düşmüştük. Kapatılmış CHP’nin kurt siyasetçilerinden menkul SHP’ye genel başkanlık için erken olduğunu, hem Ankara hem ülke için bir dönem daha belediye başkanlığını sürdürmesi gerektiğini düşünüyorduk. Kimle konuşsak çok kızıyordu bu söyleme.
Karayalçın’ın başına gelenler
11 Eylül 1993’de yapılan SHP 4. Olağan Kurultayı’nda SHP Genel Başkanı oldu Murat Karayalçın. Turgut Özal bıkkınlığına rağmen iktidar olamayan partiye, bir hareket gelmişti. DYP-SHP koalisyonunda 1994-1995 arası Başbakan Yardımcılığı, Devlet Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı yaptı Karayalçın.
6 Mart 1995’de, Başbakan Tansu Çiller’le Dışişleri Bakanı olarak Avrupa Birliği ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması’nı imzaladılar. Ülkeye az faydası, çok zararı olan bir anlaşmaydı. İmzaladığı ay hükümetten ayrılan Karayalçın, 2012 yılında Leyla Tavşanoğlu’na verdiği söyleşide bu anlaşmayı eleştiriyor, değiştirilmesi gerektiğini söylüyordu. Onları ısrarla bu anlaşmayı imzalamaya ittiren işadamları da içlerindeki imdat çığlıklarını bastırarak nazikçe “Gümrük Birliği gözden geçirilmeli” diyordu yıllardır. 28 yıldır zarar ettiğimiz bir anlaşma imzalamıştık.
CHP-SHP birleşmesinden sonra CHP Genel Başkanlığı’na adaylığından sonuç alamadı, 1999, 2004 ve 2009 yıllarında yapılan yerel seçimlerde Ankara’dan aday olup seçilemedi Ankara’nın işlerini yarım bırakıp, ülkenin umudu olan Murat Karayalçın.
Verdiği oylar bambaşka bir siyaset olarak döndü vatandaşa;
siyasetin çarkları, ümidi ezerek yuttu Karayalçın’ı. O yıllara çok benzer bir siyasi ortamı yaşıyoruz bugün.
Birinci olup yardımcı kalmak nedir?
8 Nisan 2019 Yerel Seçimleri’nde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı oldu Mansur Yavaş. Soyadının aksine hızlı başladı hizmetlerine, hızlı gidiyor. Ankara’nın, Kovid 19 salgın dönemi, yüksek enflasyonla altüst olan piyasa dönemi dahil, açık neredeyse orayı kapatmaya odaklandı. Siyasi kimliğini unutturdu, ülke çapında ilgi odağı oldu. Anketlerde, birinci sırada lider olarak çıkıyor uzun zamandır.
Anketlerde birinci sırada lider görünen bir siyasetçiyi, aynı anketlerde üçüncü bile olamayan genel başkana yardımcı yapmak gibi bir karışık kafa önerisi siyaseti yönlendirmek üzere. Seçmenin yönlendiremediği siyaset, bu kez sandıktan önce vatandaşın önünü kesiyor gibi bir şey oluyor. Böyle de garabet bir seçim ve demokrasi aklına şahitlik etmiş oluyoruz.
Aynı hatayı yapmamak için
Karayalçın’ın zamanlama hatası, şehircilik ve belediyecilik ilkelerini çiğneye çiğneye yürüyen Melih Gökçek’le 22 buçuk yılına mal oldu Ankara’nın. Ülkenin elinde ise bir zarar sayfası, Gümrük Birliği Anlaşması kaldı.
Muhalefetin önerdiği hükümet modeline dahil olmamalı Mansur Yavaş. Karayalçın’ın zamanlama hatasını iyi değerlendirmeli. Bu model içinde yer almaktansa bir dönem daha başkente hizmetlerini perçinleyebilir, daha da güçlenerek çıkabilir liderlik yarışından. Kısa sürede ülke çapında ilgi odağı olmayı başarmıştı, gözler yine üzerinde olacaktır. Liderliğinizi kullanamayacaksanız, Cumhurbaşkanı yardımcılığınız, ne Ankara ne de memlekete fayda sağlayacaktır.