Seçimden önce “Girmemeli” demiştik, tabii olarak seçimden sonra da “Girmemeliydi” demek zorunda kalıyoruz. O kadar çelişkili düşünce ve yalpalayan söylemin arkası belliydi, ne kazanabildiler ama istedikleri gölgeyi düşürdüler anketlerin birincisi Mansur Yavaş’ın üstüne. Ertesi gün tefle “İmamoğlu da İmamoğlu” diye çalıp söyler oldu söyledikleri her şeyi önce kendi unutan medyacılar.
Bizim medyacılar, özellikle son 40 yıldır, balık hafızasından hiç şikayetçi değildir; anlık yaşar, dolayısıyla takip edilecek bir düşünce birikimi de bırakmazlar ne tarihe ne topluma. Uçucudur her şey; dün söylediğinin bugün tersini söyler, ısrarla iddia eder, ertesi gün arkasında durduğuna pişman olursun, bir gecede ideolojisi değişir, arkasından el sallayan yobazlığınla kalırsın.
Yanında gibi yandaşın engeller
Meral Akşener’in ağzından çıksa da Kemal Kılıçdaroğlu’yla beraber taca attılar iki lider adayı Yavaş’la İmamoğlu’nu. Entrikalar şehri İstanbul’un bebesi İmamoğlu, iskeletsiz, maddenin gaz kıvamındaki medyacıları arkasına alarak saf Ankara bebesi Yavaş’ı alt etmeye girişti. Medyacılar, görevi üstlendi, seçimden sonra adı geçmedi Mansur Yavaş’ın.
Adı geçse de 6’lı masa fantezisi yar etmeyecekti liderliği Yavaş’a. Murat Karayalçın’a yapıldığı gibi; kazanarak kaybetmiş olacak, milletin teveccüh gösterdiği lidere yaptırılacaktı gayri milli siyasetler. 6’lı ya da 7’li masayı destekleyen güçlerin olağan uygulamaları, hep böyle olmuştur 40 yıldır.
Garabete bakın; iktidarlar eleştirilir muhalefet güçlenir, muhalefeti eleştirmekten iktidara sıraya giremiyoruz.
Karizma çizildi
Anketlerde iki lider adayı Recep Tayyip Erdoğan’a rakip olabilir görünüyordu; Mansur Yavaş ile Ekrem İmamoğlu. Seçim sözcülüğü gibi bir çadır tiyatrosu sahnelendi, oyunda kurban edildi özellikle Yavaş. İmamoğlu iyi oynadı rolünü.
Gerek göreve başladıktan sonra Ankara’nın 22 buçuk yıl birikmiş sorunlarına el atışıyla gerekse salgın, yükselen enflasyon ve Kahramanmaraş Depremi dönemlerinde çok hızlı çözümler üreten tepkileriyle başkent kadar ulusal kamuoyunun dikkatini çeken Yavaş, siyaseti tersine işletmeyi başaran genel başkanların hırsıyla havanda dövüldü. Karizma, çizik yedi.
Desene “Daha Ankara’da yapacak işlerim var, beni şimdilik bulaştırmayın bu işlere” diye. Desene “Çelişik, yalpalı fantezilerinize beni alet etmeyin” diye. Başka büyükşehir belediyeleri de var, mesela İzmir gibi, Başkanı Tunç Soyer gibi. Anketlerde öne çıkan adamın başını niye böyle müsamerelerle yakıyor, önünüzden çekme tuzakları kuruyorsunuz?
Hayırlı körlük
Amerikası Avrupası, bizimle derdi olan ülkeler, çok asıldı bu seçime. Kendi seçimlerine böyle ilgi göstermediler. Ama alıştıkları gibi istediklerini olduramıyor, bunun kaynağını da tespit edemiyorlar 4-5 seçimdir. Onların ağırlık koyduğu kefenin karşısına bir el denk ağırlık koyuyor, kim olduğunu bulamadıkça da bütün uluslararası ilkeleri çiğneyerek hırçınlaşıyorlar.
Şimdi de Yavaş’ı görmezden gelme oyunu başlattı bu yabancı gözler ve onlar gibi bakan medyacılar. İyidir, bir sonraki seçime kadar “Ankara ve ülkenin hayrına bu körlük” diye düşünüyoruz.