Mardin şehrine gittim gödüm. Artukbey kahvecisinde kahve yudumladım. Daha öncesinde ”Mardin Güzeli, Urfa Mardin’e Bakar…” gibi türküleriyle tanıdık bu güzel şehri. Toprağı verimli, havası sıcak, insanı her çeşit. Ben bu şehrin iki abide şahsiyetinden bahsedeceğim. Birçok da olumsuzu var tanıdıklardan ama onları adam yerine koymamak için adlarını yazmayacağım. Çünkü birkaç defa hakkında yazdım.
Mardin’in yüzakı bir dünya malumu aziz insan Prof. Dr. Aziz Sancar hoca… Bütün dünyanın bildiği bizimkilerin de bu adam bölücü devlet düşmanı yediği kaba işeyen bir it olmadığı için gerekli ilgiyi göstermediler. Dünya biliyor ve takdir ediyor. Bunu Nobel ile taçlandırıyorlar. Ama bizimkiler utanmasalar “bu nasıl Mardinli” diyecekler. İsmi ile müsemma bir yiğit olan Aziz hocam aziz olasın.
“Türk diye bir millet yoktur” diyen şahsa… Bu hezeyan, bir sözde profesöre ait. Bu ahmak şimdi de Suriyelileri bu vatanın asli elemanı olarak görüp Türk’e saldırmış. O’nun da onun gibi düşünen sakil insanların da bir kıymeti harbiyesi yoktur. Kendisi gibi bir Mardinli olan bir güzel insandan bahsedeceğim. Belki hakkını helal eder.
Ahmet Yılmaz… Siverek müftülüğünden Birecik müftülüğüne naklen gelmiş bir alim. Şehirlerin büyüklüğüne bakınca tenzil var gibi gözükse de O, kendi isteği ile gelmiş Birecik’e. Burada Birecik Lisesinde Dindersi ve Ahlak Bilgisi derslerine de giriyor. Diğer yarısına da ben giriyorum. Okul müdürümüz Verdi Bey böyle uygun görmüş.
Ahmet Yılmaz Hocaefendi’den bahsetmek istiyorum. Kendisi Mardinli. İlkokulu kendi şehrinde bitirdikten sonra Halep şehrine dini tahsil için gitmiş. Uzun seneler okumuş Halep ve Şam medreselerinde. Bir mükemmel alim olarak dönmüş. İlkokuldan sonrasını hep dışarıdan bitirmiş. Ortaokul ve lise, üniversite sınavına girmiş. Ankara Hukuk Fakültesi’ni kazanmış. Devam mecburiyeti olmadığı için hem müftülük yapmış hem de okumuş. Hukuk Fakültesi son sınıfta artık mezun olacaklar. Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, medeni hukuk dersine giriyormuş. Marksistlere, teröristlere anarşistlere hem gaz verdiği hem söz verdiği söylenen hocadan çekiniyor ister istemez. Bütün sınava girecek öğrenciler toplanmış sınavın kendilerine ne zaman geleceğini hocadan işitecekler. Hoca çıkmış “hiç kimse beklemesin yarın sabah geliniz. Bu gün hoca ile konuşacağız” demiş. Diğerleri gitmiş ikisi kalmışlar. Alacakaptan “hoca bana İslam medeni hukukunda kadını anlat” demiş. Beş saat İslam medeni hukukunu anlatmış. Sonunda “Marksist, milli kültüre düşmanca bakan adam” denilen hoca,” bakınız kendi kültürümüzde, inancımızda ne büyük alamet-i farikalar var da farkında değiliz. Boşu boşuna batının çıkmaz sokaklarında medeniyet arıyoruz” demiş. Daha başta zaten ”hoca sana daha baştan 90 puan veriyorum” demiş. Ama işittiklerinden sonra onu da yükseltmiş. Zaten köksüz ruhsuz adamlar hep öyle söylerler. “Biz kendi zenginliğimizin farkında değiliz” diye söylerler ancak gittikleri yanlış yoldan da dönmezler.
Ahmet Yılmaz hocaefendi ile çok samimi ve hatırşinas dostluğumuz vardı. Bir gün hafta sonu köylere denetime gideceklermiş. Murakıp Abdullah beyin arabası ile gidilecek. Şikayet edilen köylerin camilerine tek tek gittik. Her gittiğimiz caminin kapısı örümcek tutmuştu. Müftü bey ”bakınız bu kapı en az altı aydır açılmamış. Bu sebeple örümcek tutmuş. Ben Diyanet İşleri Başkanı olsam bu camilerin kadrosunu iptal ederim. Bu imamlar örgüt propagandası yapmaktalar” demişti. Bu halisane niyeti muhtemelen kendisinin de dersine girmiş olan Mehmet Görmez tam tersini yaparak o imamlara ilaveten %95 bölücü örgüt taraftarı olan “mele” lere kadro verdi. Bu devlet iyi dayanıyor
Ahmet Yılmaz hocaefendi Harran Üniversitesi kurulunca burada Fen Edebiyat Fakültesi’nde hoca oldu. Vefat etti. Rahmet dilerim. En samimi dileklerimi ve dualarımı gönderirim kendisine. Aziz hocayı dünya tanıyor. Tanıtmaya söz yetmez. Bu iki Mardin yiğidine selam ve saygılar sunuyorum. Sayıları çok ama çok olsa da bu müsveddelerden kurtulsa memleket.