Şehrimin halini yazacaktım.Daha evvel yazdığım ”Kırşehir marka şehir” yazımın devamını yazacaktım.Bu günkü perişanlığı, çamur deryasını yazmayacaktım. Lakin bir Çorumlu arkadaşım benden önce yazıp göndermiş. Elimin varmadığı o korkunç mırıklı caddeleri, yazmaya elimin varmamış olduğu aylardır devam eden perişanlığı ama artık yazmak mecburiyetindeyim.
İki yıl evvel yazdığım ve şehircilikle ilgili ilk kitabımda yer verdiğim ”marka şehir Kırşehir”i simli makalemi okuyan bir dost sitemlerini yazdı.”Bu nasıl marka şehir kardeşim, her yer çamur,her yer mırık,her yer perişan…Çamur deryası bu şehir mi marka şehir?Gel de Çorum’u gör ve marka şehir nasıl olurmuş şahit ol” diye de eklemiş.
Bir vesile ile üç gün Kırşehir’de kalmış. Çamurdan marka olmaz. Şehrin bir yanı değil her yanı çamur. Bu şehirde mahalli idareci yok mu? Bu şehir sahipsiz mi?Bu hali herhalde izah ederler veya izah edilecek bir makul mazeret vardır elbette diyerek birkaç kişiye sordum.Altı aydan fazladır böyle olduğunu yazın tozdan-topraktan,kışın çamurdan bataktan bıktık usandık” dedi.Bir başkası ”ya planlama yanlış,ya seçilen yandaş firma yetersiz veya demeye gerek yok.Çünkü eskisi gibi ödenek yok” mazereti asla yoktur” diyerek şikayetçi oldu.Bir diğeri de elbette bir sebebi vardır.Eskisinden daha güzel yapacaklarını söylüyorlar” diye hafif destek verdi.İşte sizin marka şehrin hali.Şu anda eski halinden eser yok şimdi.Yeni hali nasıl olur ,ne zaman olur bilemem ama “marka şehir ile alakası olmayan bir vaziyet vardı” diyor.
Ben o yazımda “Kırşehir Büyük Selçuklu Devleti’nin marka şehriydi.Kültür şehriydi.Medeniyet merkeziydi.Uzay bilimleri merkezi buradaydı.Hala burada ama o zaman füze yapıp fezaya fırlatmayı,camdan akseden gök yüzündeki hareketleri bir havuza düşürerek manalar çıkarmak vardı.Uluğ Beyin on beşinci yüzyıldaki rasathanesinden daha mükemmel ve daha erken yapılan bir medrese.Aşıkpaşa ‘nı şehri olmak da ayrı bir markaydı.Kaşgarlı Mahmut’tan sonra Türk dilini Türkçeyi savunan Türkçe yazıp okumayı tavsiye eden Aşıkpaşa bu şehrin adamıydı.Yetmez mi bu iki markayla anılmak.Buna ilaveten bir de Ahi Evran vardı.Bu şehirde sanatkarlığı,esnaflığı,kardeşliği buradan dünyaya ilan eden Ahlik…Siyasetçisi güçlü,iktisadi durumu düzgün olan Denizli ve Kayseri ve Gaziantep gibi şehirler bu zenginliğimizi de alıp gitmek üzeredir.Elbette en can sıkıcısı,yabancıların dikkatini çeken eksikliğimiz gözle görünen perişanlığımız çamur,mırık,dolu çaddelerdir.Hep Kırşehir’de yaşamadığım için bu durumdan ancak yaşadığımız gün kadar etkilenmekteyiz.Selçuklu Devletinden sonra şehrimiz bir marka yaratamamıştır.Yakın zamanda böyle bir endişesi olmayan şehircilere mahkum oldu maalesef.
Çorum’un marka şehir olduğunu söylemek imkansız.Çünkü ne dün ne bu gün böyle arayışı da olamamış Çorum’un.Lakin hep uyanık,siyasetçileri olmuş.Yetmişli yılların başında,”Çorum-Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi” vasıtasıyla kalınmada yola erken çıkmış ve bu konuda marka firmaların sahibi olmuş.Çankırı’daki Aytaç bu hamlenin eseridir.Çorum’da ise bakınız hangi markalar var.İşte bu yüzden Çorum’a marka şehir” demek mümkün değil.Lakin markalar şehir” demek elbette mümkündür.Elli yıl öncesinden söylenen,”Çorum Kiremit” sözü herhalde bu markanın şehrinin tanınmasında faydası olduğu gibi kalkınmasına da katkı sağlamıştır.Bir tarım şehri olan,Çorum’dan farkı olmayan şehrimizin böyle bir endişesi olmazken herkes marketlerden “Çorum Unu “aramaktadırlar.”Çorum radyatörü” ile “Kale “markası aynı cümlede anılmaktadır.Otomobil radyatöründe bizim ustaların sorusu ve tercihi de hep “Çorum Radyatörü” olmuştur. Bir ayakkabı devi olan Grayder, yine bir gömlek markası olan Abbate burada hayat bulmuştur.”Çorum yumurtası” farklı olamasa da farklı bir üslupla pazarlanan yumurtalar üreticiyi iflastan kurtarmıştır. Tüketicinin damak tadını etkilemiş midir bilinmez. “Çorum enjektörü” de ayrı bir marka… Bu makaleyi okuyan bir Çorumlu “bu adam ya Çorum’u tanımıyor veya bilgisi yok” diyecektir. Çünkü ”Çorum Leblebisini” en son ayazdım.”Kahraman Çorum,senin yaptığını Çorumlu yapmaz” ı da sayarsanız marka sayısı da artar o nispette.
Peki Kırşehir’de hangi marka var.Bir markaya sahip miyiz?Marka şehrin markalık özelliklerini de çamura gömdük geriye ne kaldı?