Masumiyet

Uğur Böceği

Yıllar, yıllar önceydi. O zamanlar ilkokula giden bir çocuktu, babam. Günlerden bir gün bir kitapevinin önünde kitaplara bakarken başka çocuklar bir edepsizlik yapmış. O hengâmenin içinde babamın Türkçe hocası Turgut Bey babamı yanına çağırıp kızarak bir tokat atmış.

Bu olayın ardından birkaç gün geçmişti ki; Turgut hocanın dersinde öğrencilerine bakarak masumiyet kelimesini cümle içinde kullanmalarını isteyince. Babam ısrarla elini kaldırmış. Öğretmeni ona söz vermişti. Babam bunun üzerine oturduğu yerden kalkarak. ‘‘Turgut Bey, beni masumiyet yere dövdü’’ demiş. Bunun üzerine Turgut Hoca yerinden hemen kalkıp babamın yanına doğru gelirken babam ister istemez, çekinmiş. Turgut hoca babamın yanına gelince ‘‘Evladım senden özür diliyorum. Ben yanlış anlamışım’’ demiş.

Yıllar, yıllar sonraydı. İşyerimizin önünde babamla beraberdik. Muhtemelen müşteri bekliyorduk, o ara babam milli piyango satan bir amcanın yanına yaklaştı. Hemen eline sarıldı ve öptü. Ardından kendini ve beni hocasına tanıttı. Meğersem o milli piyango bileti satan şahıs babamın Türkçe hocası Turgut Beymiş. Hocamızın bende elini öptükten sonra içeriye geçtik. Çaylarımızı yudumlarken o gün babamın yaptığını anlatırken duygulanmıştı. Yıllar yılı bütün öğrencilerine bu vakayı sitayişle anlattığını eğer babam suçlu olsaydı bu hareketi yapamayacağını öğrencilerine defatle anlatmış. Babam küçücükken bile o cesareti göstermesine duyduğu hayranlığını hem o an için bize ve hem de öğrencilerine yıllarca anlattığını ifade ederken bize de o duygulu anları yeniden yaşatmıştı. Babamın hocasıyla biraz daha muhabbet ettikten sonra hocamızın elini öperek uğurlamıştık. Babam benim! Cesareti, doğruluğu ve dürüstlüğüyle her zaman bize ve çevresine önder olmuştur.

Zamanın başbakanına sanayicilerin başkanı olarak gittiği bir görüşmede ‘‘Sayın başbakanım sözünüzden rücu ediyorsunuz’’ demiştir. Bunun üzerine ‘‘bir başbakanla böyle konuşulmaz’’ diyen başbakana herhangi bir şey demeden kapıyı çekip çıkmıştır. Bu olayı bir başka zaman detaylarıyla anlatırım, inşallah. Şu an ne babam ne Turgut Hoca ne de o başbakan yaşamıyor. Önce babam, Turgut Bey başta olmak üzere hepsine Allah’ımızdan rahmet diliyorum.

Daha dün öğrendiğim üzere Amerika başkanı Trump için Nobel barış ödülüne aday gösterilmiş. Dünyadaki masumiyeti çalan başka ülkelerinin malının üzerine oturan o. Suriye’deki petrol kuyularına çöreklenirken ülkeleri birbirine düşman edip arasından tereyağından kıl çeker gibi sıyrılan PKK ve uzantılarına silah yardımı yapan o değil mi? Böylesine savaş taraflısı insanlığın yüz karası birini bu ödüle layık göstermek en büyük talihsizlik ve de utanmazlıktır.

Daha geçen Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic aşağılamasını umarım haberlerde görmüşsünüzdür. Görmediyseniz internet üzerinden bakabilirsiniz videoları mevcut. Bu adaylığı Sırbistan ve Kosova Cumhuriyetlerinin İsrail büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıma kararı anlaşmasının hileli olarak Sırbistan ve Kosova Cumhurbaşkanlarına imzalatılması ardından Yahudilerin bir jesti olarak yorumluyorum.

Ayrıca son zamanlarda kendi ülkesindeki bile siyahîlere yaptıkları affedilemez. Zaten yıllarca o insanları köle olarak kullandınız ve masumiyetlerini çaldınız. Ve bunların ardından Nobel barış ödülüne layık görülmek ne demek, yok artık. Trump’u tanımak için Amerika’ya gelen ilk dedesinin mesleğini öğrenmeniz yeter sanırım. Oda internette mevcut hem siyahî düşmanı ve hem de kadın satıcısı.

Dünyadaki birçok masumun kanı üstüne bulaşmış bu adamı Nobel barış ödülüne aday gösterilmekle sanırsınız ki sütten çıkmış ak kaşık dünyanın çivisi çıkmış vesselam.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.