Mecnun dal-salkım söğüt

Sefer Aşır Eraslan

Bir göl kenarında bir mağrur mecnun dal

Her sabah taradı saçların gören dedi bu ne hal

Suya bakarak söylerdi bak ne güzelim

Köküm toprakta ama saçlarımda elim

Suda görür aksini hep iftihar ederdi

Onun bu beğenmişliğine kim ne derdi

Güzelliği ile etrafına baktı salkım söğüt

Başka bir güzel var mı dedi salkım söğüt

Bakanı yaktı görmeyeni çekti salkım söğüt

Bu hal ile içmedi bir damla su salkım söğüt

Konaklardı gölgesinde geçen her yolcu mal

Ona yüksekten bakan selvi dedi: Bu nice hal

Selvinin uzun boyu ile kibar bedeni

Hayal ederdi hep ona hayret edeni

Selvi dosdoğru ama gitmiş en yücelere

Salkım söğüt kalmış en altta hep cücelere

Etmedi dert boyun kısalığın salkım söğüt

Saçlarının güzelliği ile herkese verdi öğüt

Güneş tepesinde aksini görmez oldu

Kayboldu suda aksi, saçların örmez oldu

Allah her yaratılmışı kıldı özüne hayran

Kul olmak köle olmak Rabbine hayran

Salkım söğüt onca güzellikle göçüp gitti

Bütün güzeller gibi ondaki güzellik de bitti

Aslına döndü her mahluk gibi mecnun dal

Ne saçları kaldı ne de salkım misali bir dal

Ders almalısın bunlardan sen ey insan

Bunca debdebeden sonra kalmadı isyan…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.