Türkiye Yazarlar Birliği Şeref Başkanı Mehmet Doğan ağabeyi emaneti teslim edince, ardından herkes güzel kelâm etti. Biz de rahmetli Mehmet ağabey ile Ankara'ya geldiğim yılların başında 2006 veya 2007'de tanışma imkanı bulmuştuk. O günden sonra aramızda güzel dostluk oluştu. Türkçeyi, gazeteciliği, Mehmet Âkif'i, Ankara'yı ondan çokça dinledik ve onun eserlerinde okuduk, konferanslarında notlar aldık.
Mehmet ağabey ardında mücadele dolu bir ömür bıraktı. Vefatından sonra binlerce paylaşım yapıldı, devlet arkânı Mehmet Doğan'ın cenazesinde saf tuttu ve Âkifçe bir hayat yaşayan Mehmet Doğan ağabey, Tâceddin Dergâhı’na defnedildi.
Ankara'da yaşayıp, Başkent'te gazetecilik yapmak isteyen biri eğer Mehmet Doğan'ın "Ömrüm Ankara" kitabını okumadıysa büyük bir eksiklik içindedir. Çünkü Mehmet ağabey çocukluğu Ankara'nın sokaklarında geçen, Ankara'ya dair bir bakışı olan, şehrin kimliğine kafa yoran, geçmiş dönemde yazdığı eleştirel yazılarla birçok kez Ankara Büyükşehir Belediyesinin davalarına konu olan kıymetli bir isimdi. Duruşundan asla vaz geçmedi.
Hani günümüzde insanlar kendinden bahsederken "Beni herkes şöyle tanır, böyle bilir, ben örnek gösterilen bir isimim, kime sorarsanız bize güvenir vs." lafları eder ya rahmetli Mehmet ağabeyde bunların hiçbirini duymadım. Çünkü o, kendinden hiçbir zaman övgüyle bahsetmedi, hep mütevazi oldu.
D'NİN SIRRI İLE VADE ETTİ
Pursaklar Belediyesinde görev yaptığımız dönemde Mehmet ağabeyi davet edip şehircilik üzerine tecrübelerinden istifade etme imkanımız da oldu. Mehmet Doğan'ın isminin önündeki 'D' harfinin sırrını ilk o zaman kendisine sordum ama cevap alamadım. Ardından yıllar geçti, Türkiye Yazarlar Birliğinde, Araştırma ve Kültür Vakfındaki konferanslarında sordum cevap alamadım. Yanılmıyorsan 2 yıl önce Cihan Balcı Hoca'm ile Hacı Bayram'da Mehmet ağabey ile bir yemekte buluşup ardından Şehir ve Medeniyet Vakfı'nda gençlere vereceği konferansa geçmiştik.
Yemek esnasında müsaade isteyip o soruyu tekrar sordum.
-"Mehmet ağabey müsaaden olursa bir soru sormak istiyorum." dedim.
-"Estağfirullah, buyur Adem kardeşim." diye karşılık verdi.
-"Ağabey, sizi sevenler isminizin önündeki 'D'nin sırrını ne zaman öğrenecek?" diye sorunca,
-"Ademcim 'Deli' diyen çok oluyor sanırım." karşılığını vermişti...
-"Ağabey biz 'Derviş' olarak algılıyoruz." demiştim ve tebessüm etmiş ama yine cevabımı alamamıştım.
Mehmet Doğan ağabey o sırla gitti ama 'D'ye herkes birçok anlam yükledi: Dost, Dava, Diriliş, Dayanışma, Derviş vs.
Mehmet ağabeyin hayatı bize bunların ipuçlarını veriyordu. Onun hayatına baktığımızda devrimci, dost, derviş, dayanışma olduğunu gördük.
Ankara üzerine güzel çalışmalar yapmak ve bir şehir rehberi oluşturmak için düşüncemizi Mehmet ağabey ile paylaşmıştık ama nasip olmadı. Ankara gazeteciliğinin eksik yönlerini kendisinin ilim deryasından istifade ederek yapmak için sözleşmiştik ama araya hastalıklar girdi öylece kaldı, nasip olmadı.
Bir kez daha Mehmet Doğan ağabeyi rahmetle anıyorum, mekânı cennet olsun.