Memleket hasreti

Zafer Çam

Türkiye’nin birçok ilinde yaşayan Kırşehirli hemşerilerimiz bulunmakta.

Taşıyla, toprağıyla, dağlarıyla, ovalarıyla, akarsularıyla, özlemini duyan hemşerilerimiz Ankara başta olmakla yurdun çeşitli ilerinde yaşamaktadırlar.

Ankara’da yaşayan Kırşehirlileri sayısı diğer iller bakar çok fazla.

Başkente yakın olması, iş ortamın bulunmasıyla, göç akışını Ankara iline yoğunlaştırmış.

Kırşehirlileri bir araya toplayan, birlikteliklerini sağlayan şemsiye olan dernekler, vakıflar kurulmuş ve faaliyetlerini de yürümekteler.

Bugün Ankara’da yaşayan Kırşehirlileri bir çatı altına toplayan dernekler ve vakıflar birliktelik görevi üstelenmekler.

Birleşme, örgütlenmeler ve faaliyetler, bütün Kırşehirlileri kapsıyor ve güç birliği oluşturuyor.

Dernek ve vakıf altında olan Kırşehirliler her alanda daha çok söz sahibi oluyor.

Bu çerçevede yapılan bütün faaliyetlerde dernek, federasyon, vakıf yöneticileri Kırşehir adına izlenebilecek bütün süreçleri değerlendirme fırsatı bulmaktalar.

Hemşerilerimiz bir müddet sonra bu faaliyetlerini yaşama geçirerek toplumsal ilişkilerinde kuvvetlenmesine ve güçlenmesine yol açmalılar.

Bizim tabirimizle hemşeri, memleketi ayni yer olan kişilerdir. Kırşehirliler nerede olursa olsun hem bu çatıda hem de bu manada kenetlenebilmektedirler.

Kırşehirlilerin en büyük arzusu ve önemli bir gerçeği de memleketlerine olan sevdaları ve bağlılıklarıdır.

Bu memleket olgusunun ve sevdasının birinci anlamı Kırşehirli olmak ve delicesine sevgi misali hemşericilik bağıdır.

Ana vatanı, baba yurdu dediği ozanların diyarı, yani kök saldığı Kırşehir’in boz toprağı, benimsendiğinden.

Bir toplantıda karşılaştıklarında Kırşehir deyince, gözleri ışıldar siz daha nerelisiniz demeden boz toprağın kokusu gelir, kervansaray dağlarında yetişen kekik gibi kendini belli eder.

Bir araya geldiklerinde Muharrem ustadan, Neşet Ertaş’tan Çekiç Ali den, Şemsi Yastıman’dan Ölmez, sağ olursam bu yaz inşallah,

Sılayı bir daha görmek istiyom, Kırşehir’e varınca ya ağşam, zabah

Topraklara yüzüm sürmek istiyorum dörtlü söylerler. 

Çünkü Kırşehir toprağı ana yurdu, baba, ocağıdır sevgisinden her şeyden önce gelir.

Yapılan tüm toplantılarda bu bağlılık ve sevda kendisini göstermektedir.

Kırşehirlilerin vatan, memleket sevgisi ve sevdası bütün konuşmaları ve ilimize yapılan azda olsa atılan somut adımlarla kendini göstermektedir.

Hemşerilerimiz bu vesile ile memleketleri için derneklerin vakıfların düzenlediği toplantılarda bir araya gelerek, ekonomik, kültürel, eğitim, sağlık ve siyasi alanlarda iş birliği yaparak memleketlerine bir şeyler kazandırmanın çalışmalarını yapmalılar.

Kırşehirliler olarak Ankara’da bulunan değerli hemşerilerimizin illerine yatırım yapmalarını ve anavatanlarında bir eserlerinin olmasını istiyoruz.

Kırşehir bu konuda çok bakir durumda, devlet yatırımların da pay alamıyor, yatırımları da Ankara’da yaşayan kıymetli hemşerilerin de bekliyor.

Kırşehir’in simgesi olan termal suyuyla, “Ne büyüktür zevki yurdu görmenin, Kaç senenin hasretine ermenin, Dört bir yanda methedilen termenin, Şifalı suyuna girmek istiyom” diyen hemşerimizin termal suyu boş akıyor.

Kırşehir tarihin bir ilki gerçekleştiren, Kırşehir’e gelerek çok katlı termal yatırımı yapan Ercan Malkoç kardeşimizi tebrik ediyoruz.

Ercan Malkoç kardeşimiz gibi hemşeri ruhu olan yatırımcıları ilimize bekliyoruz.

Kırşehir’le övünüyorsanız, ozanlar şehrindeyiz, ahi ocağındayız diyorsanız, derneklerde söz sahibi oluyorsanız, bu il siz değerli hemşerilerinde yatırım bekliyor.

Sözün kısası, gurbette hemşerilik ilkesine dayanılarak oluşturulan Kırşehirlilik kavramı, gönlümüz de, yüreklerimiz de oluşan vazgeçilmez bir sevda olarak kalmasın.

Kırşehir’de eserleriniz olsun.