Elbette tehdit değildir. Bir ikaz bir dikkat çekme olayıdır. Ama başka şekilde anlayanlar anlamak istedikleri gibi düşünmektedirler.
Memuru tehdit nasıl olur! Bu zamana kadar topladığı küçük puanları dili belasına heder eden adam kendi ipini kendisi kesti. Yakışmadı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Daha önce farklı bir tavırla alınacak oyları yok etti. Strateji yoksunluğu buna denir. Daha önce CHP ve sol seçimlerden hep mağlup çıkarlardı. Bu seksen önceki durum. O zaman derlerdi ki “siz hükmedemezsiniz ancak iktidar olacak sayıya sahipsiniz. Hükmeden bürokrasideki hakimiyetimiz sebebiyle biziz” derlerdi. Bu hükmü uygulayanlardan birisi de Kılıçdaroğlu idi. İktidar olmuş ama hükmeden olamamış yönetime karşı sessiz bir karşı duruş sergilerlerdi. Hem belge sızdırma hem de verilen emre direnme o zamanki solcu bürokratların direnişi vardı. İşte buna alışkın olan Kılıçdaroğlu kendi zamanındaki gibi yapmalarını istedi. Unuttuğu şey kendisinin temsil ettiği ana muhalefete asla güvenemediğini söyleyen solcu bürokratlarla dolu.
Bugün şahsı adına uygunsuz taleplere direnen imzalamayan veya bir bahane ile sıyrılanlara ya “fetocu veya bizden değil” diyerek karalama yapmaktadırlar. Bunu yapanlar ne Kılıçdaroğlu’na ne de başkalarına güvenmeden paçayı kurtarma peşindedir. Mecbur kalıp imzalayanların sayısı da az değil. Lakin bunlar Kılıçdaroğlu’nun davetini dikkate almazlar.
Sayın Kılıçdaroğlu, “Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala neden yatıyor?” diyor. Neden yattığını iyi bilen bu adam bu soruyu bir de şehit ailelerine, HDP önündeki ailelere sormalıdır. Dış güçlerin emriyle başlatılan “Kürt sorunu söylemi” ise tam bir kepazeliktir. Devlet idaresini bu adamlara teslim edenlerin vebali büyük olur. Solun başka hiç mi adamı yok. Bu kalitede “dış güçlerin emrine amade” başkası yoksa tamam aksi takdirde en değerli adamımız bu “diyorsanız yanılıyorsunuz. Kılıçdaroğlu’nu seçmekle hata ettik” diyen profesör de “Kılıçdaroğlu bu yükü taşıyamaz” diyen üç nesil solcu olan Niğdeli vatandaş da niyetleri halis insanlar.