Yeryüzündekilere merhametli davranmak, Allâhü Teâlâ’nın rahmetine ermenin sebeplerindendir. Resûlullâh Efendimiz (s.a.v.): “Yeryüzündekilere merhamet edenlere Rahman olan Allâh da rahmet eder. Yeryüzündekilere merhamet edin ki semâdakilere rahmet eden Allâhü Teâlâ size de merhamet etsin.” buyurmuşlardır.
Hak Teâlâ: “Ey Musa, sevdiğim kullarımdan birisi vefat etti, onun teçhizi ve kefenlemesiyle alakadar olup defnet” diye Hazret-i Musa’ya vahyetti.
Hazret-i Musa onun aralarında yaşadığı kavmin yanına geldi. Yayık yapan insanlar gördü. Onlara “Yakında aranızda zâhid bir zât vefât etti mi?” diye sordu.
“Bildiğimiz birisi yok” dediler.
“Peki, yakın zamanda hiç vefat eden oldu mu?” diye sordu.
“Mahallemizde günahkâr bir adam vardı, o öldü. Biz dinimizin emri üzere defnini münasip görmediğimizden onu bir kuyuya attık” dediler.
“Bana orayı gösteriniz, sizde bana yardım edin, onu kuyudan çıkaralım” buyurdu. Onlar da yardım ettiler, Hz. Musa onu kuyudan çıkardı, yıkadı, kefenleyip defnetti. Sonra Hak Teâlâ’ya niyaz eyledi: “Yâ Rabbi, sen: ‘Mü’minler Allâhü Teâlâ’nın şahidleridir’ buyurmuş idin. Bu kulun için de ‘sevdiklerimdendir’ buyurdun. Hâlbuki senin kulların bu kulun hakkında ‘günahkâr’ dediler. Bu nasıl oldu?”
“Kullarım, onun işlediği günahlardan benim bildiklerimin onda birini bilmezler. Lâkin işlediği bir amel sebebiyle ondan razı oldum ve günahlarını bağışladım. Yâ Rabbi, onun affına sebep olan ameli bana öğret.”
“O yürürken susuzluktan dili dışarı sarkmış bir köpek gördü. Bir kuyuya gitti, ip ve kova bulamadı. Mendilini kuyuya salıp bir köşesini ıslattı ve onu sıkarak köpeğe su içirdi. Köpeğe bu cömertliği sebebiyle onu affettim, günahlarını bağışladım ve sevdiklerimden kıldım, ona keremimle muamele eyledim.”
Bu günahkâr kul, Hak Teâlâ’nın yarattıklarından bir canlıya merhamet ederek mağfiret ve ilâhî afva nâil oldu. Ya mahlûkatın en şereflisi olan insana merhametli davrananın hâli ne olur.