Mustafa Ertuğrul bir plan yaptı. Buna göre bir yelkenliyi yem olarak kullanacaktı. Bu yelkenliyi düşman Gemilerinin görmesi için Ağva limanına bağladı. Düşman Gemilerinin bu yelkenliyi görüp hareket etmesini beklemeye başladı. Amacı bu yelkenli üzerine gelen Gemileri top ateşi altına almaktı. Planladığı gibi oldu. 13 Aralık 1917 tarihinde “Paris II. Gemi”si bu yelkenliye doğru yaklaştı. Bu esnada zaten böyle bir durumu için hazır beklemekte olan Mustafa Ertuğrul bataryasına atış emri verdi. Toplam 145 atış yapıldı. Bunların 110’u isabet kaydetti. Bu oran bu tür hareketli hedeflere yapılan atışlarda büyük bir başarıdır. 18 dakikada gerçekleştirilen bu atışlarda Fransızlara ait “Paris II Savaş Gemi”si batırıldı. Böyle bir Geminin batırılması çok büyük bir askeri başarı olarak görüldü. Geminin personelinden denize atlayanlar birliklerimizce kurtarıldılar. Hepsine iyi muamele yapıldı. Bir esir gibi değil misafir gibi davranıldı. Yaraları sarıldı, Karınları doyuruldu. Sonra daha uygun yerlere götürülerek bakımları sağlandı. İlerleyen zamanlarda memleketlerine gönderildiler. Mustafa Ertuğrul bu başarısından sonra bataryası ile birlikte 15 Aralık’ta Antalya’ya döndü.
FRANSIZ GEMİSİ ALEKSANDRA”NIN BATIRILMASI
Fransızlar önemli bir gemilerini kaybetmenin psikolojisi ile diğer savaş Gemisi Aleksandra’yı sık-sık Antalya kıyılarındaki yerleşim yerlerini vurmakla görevlendirdi. Bu Gemi zaman-zaman da limanlardaki ve Denizlerde seyreden yelkenlileri vurarak batırıyordu. Amaçları Antalya kıyılarını abluka altına alarak halkın direnme gücünü kırmaktı. Kısmen buna muvaffak oluyorlardı. Bölgede kıtlık, zor yaşam şartları ve hastalıklar görülmeye başladı. Bu durumun yaratılmasında Fransız Savaş Gemisi Aleksandra’nın rolü büyüktü. Bu konuyu da halletmek isteyen Mustafa Ertuğrul diğer batarya Komutanı ile yaptığı görüşmeler sonucu bir plan hazırladı. Buna göre bir tuzak hazırlanacaktı. Bir teknenin alt bölümüne 75 kiloluk dinamit yerleştirildi. Bir fünye ile de patlamaya hazır hale getirildi. Üzeri portakal sandıklarıyla kamufle edildi. Plana göre bu tekneyi ele geçirmek istediklerinde kurulan bir düzenekle üzerindeki portakal sandıkları kaldırıldığında patlama meydana gelecekti. Bu esnada da karadan top atışları ile Gemi vurulacaktı. Her şey planlandığı gibi gelişti. Aleksandra mürettebatı bu tekneyi ele geçirmek ve içindeki portakal sandıklarını Gemilerine taşımak istediler. Tekneyi Gemilerine yaklaştırdılar. Sandıkları taşımaya başladılar. Son sandık da kaldırıldığında düzenek harekete geçti ve dinamitler patladı. Bu patlama Aleksandra’da büyük bir hasara yol açtı. Patlama olur olmaz karadan da top atışları ile Aleksandra bunaltıldı. Gemi yanmaya başladı ve kısa bir süre sonra da battı. Mürettebatının büyük bir kısmı esir edildi. Bunların da bakımları sağlandı. Diğer esirlere yapılan muamele gibi bunlara da iyi davranıldı.
ANTALYA’NIN KADERİNİ DEĞİŞTİREN KAHRAMAN
Mustafa Ertuğrul, İngiliz ve Fransızlara ait 3 büyük Savaş Gemis’inin ve çok sayıda da düşman safında yer alan yelkenlinin top atışlarıyla batırılmasını sağlayarak büyük bir başarıya imza atmıştır. İngiliz ve Fransızlar Antalya kıyılarında rahat edemez bir hale gelmişlerdir. Karaya çıkma planları yarım kalmıştır. Daha sonraki dönemde Antalya bölgesine kara harekâtı yapmanın zorluklarını yaşayarak gördükleri için halka şirin görünme yöntemini tercih etmek zorunda kalmışlardır. Antalya, Birinci Dünya Savaşı içinde ve sonrasında İstiklal Harbi esnasında topla tüfekle, zor kullanılarak, silah gücüne dayanarak işgal edilememişse, bunda Mustafa Ertuğrul’un düşman birliklerini karaya ayak bastırmamış olmasının büyük bir rolü ve etkisi vardır. 1916 yılı sonlarından 1918 yılı başlarına kadar Antalya kıyılarında faaliyet gösteren İngiliz ve Fransız askeri güçleri, Top.Yzb.Mustafa Ertuğrul’un doğru yerde doğru zamanda ve doğru davranışlarıyla başarısız olmuş ve bölgede etkinlik kuramamışlardır.
Bu mucizeli kahraman Mustafa Ertuğrul’un bu başarılarının sonraki döneme bir yansıması daha olmuştur. Mondros Mütarekesi sonrası Anlaşma Hükümleri’ne göre silah ve cephaneler, görevlendirilmiş yabancı müfettişler nezdinde teslim edilecekti. Topların da teslimi gerekiyordu. Bir topun teslimi mekân ve imkân açısından zor olduğu için toplarda ateşlemeyi sağlayan kamaların teslim edilmesi esastı. Bu şekilde Osmanlı Ordusu’ndaki topların kamaları İngilizlere teslim edildi. Bu teslim sürecinde Aydın bölgesinde Birliğin başında bulunan Mustafa Ertuğrul’un toplarının kamalarının teslimine sıra gelmişti. İşte bu esnada topların tesliminde görevli İngiliz Komutan, Mustafa Ertuğrul’u tanıdı. Kendisi Ben “My Chree Gemisi’nin eski komutanlarındandı.
BİR DESTAN KAHRAMANI-ERTUĞRUL!
Mustafa Ertuğrul’un bataryasının teslim alınmasını askerlik onuruna aykırı gördü ve kamaları söktürmedi. İşte bu olay İstiklal Harbi esnasında ilk başlarda çok işe yarayacaktır. Çünkü topların hemen tamamı kullanılamaz halde iken bir tek Mustafa Ertuğrul’un 4 toptan oluşan bataryası muharebeye hazırdı. Bu toplar İstiklal Harbinin atış yapabilen ilk topları olarak da önemli bir rol üstlenmişlerdir. Bu toplar sayesinde İstiklal Harbinin ilk başlarında sağlanan küçük başarılar büyük başarılara dönüşecektir. I. Dünya Savaşı içinde çok önemli bir görev ifa ederek onlarca düşman Gemi’sini batıran toplar şimdi İstiklal Harbinin emrinde zaferden zafere koşmaya başlayacaktır.
Bu büyük kahraman ve gerçekleştirdiği bir birinden önemli büyük olaylar bize çok başka mesajlar da vermekte ve sorumluluklar yüklemektedir. Tüm bu gerçekleştirilen önemli, olağanüstü başarılara baktığımızda; bu Vatanın kolay kazanılmadığı, büyük emek, gayret ve fedakârlıklarla, kanla, canla savunulduğu görülmektedir.
Ana hatlarıyla tanımaya veya hatırlamaya çalıştığımız Yzb. Mustafa Ertuğrul’un yaptıkları destan, kendisi de adeta bir destan kahramanı gibidir. Kazandırdığı zaferler, yaptığı bir birinden fevkalade önemli başarılar, mütevazı kişiliği, şahsi özellikleri, yazdıkları ve söyledikleriyle Türk Tarihi içinde altın harflerle yer alması gereken büyük bir şahsiyettir.
Bu abide şahsiyeti hak ettiği ölçüde anmak ve yaşatmak bizler için bir zorunluluk ve sorumluluktur… SON…
Doğum | 1892 |
Ölüm | 1968 (76 yaşlarında) |
Bağlılığı | |
Hizmet yılları | Osmanlı:1912-1920 |
Rütbesi | |
Savaşları/Çatışmaları | |
Madalyaları | |
Sonraki işi | Emekli |