Mesleğinin hakkını verenleri atlamayalım

Nihat Kaşıkcı

Bu köşede zaman zaman sağlık ve eğitim çalışanları başta olmak üzere, bazı kamu personelinin hatalarını, görev ihmallerini ve kasıtlı davranışlarını dile getiriyoruz. Görevini düzgün yapmayan, mesleğinin hakkını vermeyen, hatta bağlı oldukları bakanlığı ve sonuçta ülkeyi yöneten liderliği sıkıntıya sokmak için çaba gösterenleri eleştiriyoruz.

Peki, kamuda çalışan hizmet erbabının hepsi mi böyle? Onca çalışanın içinde, mesleğine âşık, işinin hakkını veren, hatta yükümlü olduğundan çok daha fazlasını, adeta bir adanmışlık tutkusuyla yerine getiren güzel insanlar yok mu? Var elbette. Hem de çok sayıda. Onların varlığını her zaman fark edemeyişimizin sorumlusu da yine bizler, medya mahallesindeki kalem erbabıyız.

ARKAMIZI TOPLAYANLARDAN SELAMI ESİRGEMEYELİM

Yanlış bir tutumumuz var. Gözümüzün önündeki iyi örnekleri, ‘zaten olması gereken budur’ diye görmezden geliyoruz. Olumsuz örnekleri ise iyice görünür kılıyoruz. Daha da somutlaştıralım: En son ne zaman bir kâğıt toplayıcısına selam verip, hal hatır sordunuz? O fedakâr insanın yaptığı hizmetin, toplum ve ülke ekonomisi bakımından yararlarına dair, kendisini onurlandıracak birkaç güzel laf ettiniz mi?

Kalem erbabının kendisi hakkında veya maruz kaldıklarına dair yazması hem zordur, hem de hoş karşılanmaz. Bununla birlikte, mevzu kendimizi anlatmak değil de muhatap olduğumuz hizmet erbabının hakkını vermek olunca, parçası olduğumuz olayları anlatmak bir görev haline gelir.

Bugün bu görevi yapalım. Özümüze methiye sayılmaması temennisiyle söylemek isterim: Karşılaştığım ve göz göze geldiğim kâğıt toplayıcılarına, belediyenin temizlik görevlilerine ve genel olarak topluma hizmet edenlere selam vermeyi bir zevk edindim.

Çoğu zaman da selamdan öteye geçip, hal hatır soruyorum. Onların yaptığı hizmetin, toplum için nasıl bir güzellik sebebi olduğunu, birkaç cümleyle dile getiriyor ve kendilerine teşekkür ediyorum.

İnanır mısınız, bu tür karşılaşmalarımın istisnasız tamamında, muhatabımın ne denli mutlu olduğunu gözlerindeki ışıltıdan anlıyorum. Ve ben de büyük bir tatmin duygusu ve mutluluk hissediyorum.

Her mahlûkun, Yaratıcı’nın eşsiz bir eseri olduğunu zihninizin bir köşesinde tutarak, karşılaştığınız temizlik görevlisi, kâğıt toplayıcısı gibi tüm hizmet insanlarına selam vermeyi ihmal etmeyiniz. Emin olun, kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.

BİR GÜZEL İNSAN

Kızım, böbrek taşı tedavisi için Ankara Şehir Hastanesi’ne başvurdu. Karşımıza, bir güzel insan çıktı. Mesleğinin hakkını vermenin çok ötesinde, kendisini ‘insan için adamış’ bir güzel insan çıktı: Doktor Çağlar Sarıoğlu… Üroloji bölümünde cerrah… Böbrek taşı ameliyatları denildiğinde, çevredekilerin parmakla işaret ettiği bir isim…

Doğrusu, herhangi bir sağlık hizmeti almam gerektiğinde, ‘hangi doktor’ sorusunu sormuyorum. Sadece mesleğinin ehli ve güzel insan karakterleriyle karşılaşmayı diliyorum.

İşte Dr. Çağlar Sarıoğlu da o güzel insanlardan, hem de en güzellerinden birisi. Hastalarıyla, basit bir hekim-hasta ilişkisi bağlamında ilgilenmenin çok ötesine geçiyor. Kişisel telefon numarasını hastasına verip, “Şöyle belirtiler olduğunda, günün 24 saati beni arayacaksın. Sakın ihmal etme…” diye tembihliyor. Hastasının acil yatışı gerektiğinde, muhatabı henüz hastaneye ulaşmadan işlemlerini yaptırıyor ve kendisine de bilgi veriyor. Mümkün olduğu durumlarda, hastasının tahlil sonuçlarını sistem üzerinden inceleyip, kendisini hastaneye kadar yormadan, gerekli müdahaleyi yapıyor; ilave tetkikler gerekiyorsa bildiriyor. Yetinmiyor; uzun süreli tedavilerde, hastasının moralini yükseltecek, umutlarını yeşertecek şekilde izahat ve telkinde bulunuyor.

Yani özetle, tipik bir ‘memur’ anlayışıyla değil, hastalarının en kolay yoldan ve kısa sürede tedavi alması için, kendi zamanından ve emeğinden vermeyi bir zevk haline getirmiş, hakiki bir ‘insan’dan bahsediyoruz.

Allah, bu tür hizmet insanlarını çoğaltsın, gayretlerini bereketli kılsın.

İŞİNİN EHLİ DİŞ HEKİMLERİMİZ

Kendi yaşadığım iki örneği daha vereyim ki, işinin hakkını verenlere olan vefa borcumuza sayılsın.

Ankara Etimesgut Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi’ne bağlı Osman Arıoğlu Polikliniği’nden, bir dolgu ve bir diş çekimi için 4 gün arayla randevu aldım. Dolgu işlemini Diş Hekimi Hülya Karpuzoğlu hanımefendi yaptı.

Son derece pratik ve eli hızlıydı. İşi yokuşa sürmeden, doğruca işleme odaklandı ve 10 dakika gibi bir sürede dolgu işlemini tamamladı. Bunu yaparken de diğer dişim için dolgu veya kaplamanın mümkün olmadığını, çekilmesi gerektiğini güzelce anlattı. Sorduğum sorulara, kibirsiz bir tavırla cevaplar verdi.

Takdir edilmesi ve kutlanması gerektiği için, kendisinin haberi olmadan Diş Hekimi Hülya Karpuzoğlu Hanımefendiyi bu yazıya konuk ettim.

Gelelim diğer diş hekimine… Onu da kendisinden habersiz konuk ediyorum buraya. Yine aynı poliklinikte Diş Hekimi Seda Gül Hanımefendi. Diş çekimi randevusunu, kendisinden aldım. O da fevkalade işinin ehli ve çözüm odaklı bir sağlık çalışanı.

MESLEĞİNİ SEVEREK YAPANLAR

Randevu tipi zorunlu olarak ‘muayene’ olmasına rağmen, dişimin çekilmesi gerektiğine dair bir önceki teşhisi kendisine anlattım. Gerekli kontrolü yaptı. Röntgen çekimine gönderdi. O sırada, kliniğin kıdemli hocasıyla gereken istişarede bulundu ve onayını aldı. Hiç beklemeden anestezi iğnelerini yaptı. Dışarıda biraz beklememi söyledi. Sonra beni, hiç kimsenin seve seve oturmadığı dişçi koltuğuna oturttu. Bu arada, çekim sırasında dişin kırılabileceğini, bunun normal olduğunu ve panik yapmamam gerektiğini bildirdi.

Aynen öyle oldu. Kırılmalar başlayınca ben, acaba çekim için, kesip biçmeli bir cerrahî müdahale mi gerekecek diye endişelenirken, Seda Gül hanımefendi, gayet sakin bir tavırla, yaptığı her işlemi bana basitçe anlatarak, kısa bir zaman içinde çekimin tamamlanacağını dile getirdi. Böylece beni teskin etti. Dört parça halinde çekilebilen diş için, her aşamada bana kısa cümlelerle bilgi verdi. En sonunda, işlemin bittiğini, gerekli temizliği yapacağını anlattı. O da bir dakikadan az sürdü. Ve beklediğim cümleyi kurdu: Geçmiş olsun

İşte böyle… İster kamuda, ister özelde olsun. İnsana ve topluma hizmet eden insanlarımız, mesleğini severek yapıyor ve yüreğinde de ‘yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevme’ düsturu taşıyorsa, hizmet verdiği insanları memnun etmekle kalmıyor; eminim ki kendisi de bununla çok mutlu oluyor.

İşini güzel yapan güzel insanlarımıza selam ve teşekkürlerimizle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.