Geçen haftaki yazımın son paragrafından bir önceki bölümü aynen şöyle idi: “Peki çözüm nerede? Bu kadar tenkit ve sitem dolu bir yazı yazmışsınız? Meslek ahlakı ve iletişimde dört dörtlük, dört dörtlük olmasa da, daha iyi bir noktada nasıl oluruz? İçinde bulunduğumuz bu olumsuz durumdan çıkmak için çözüm nedir? Bunları sorduğunuzu düşünüyorum.”
Bunları yazdıktan sonra en son paragrafta kısaca “Çözümlerimi bir sonraki yazımda anlatacağım inşallah” diye belirtmiştim.
İşte bu yazıda, mesleği etiği ve etkili iletişimle ilgili olarak toplumda yaşanan sorunlar ve olumsuzlukların giderilmesi noktasında çözüm önerilerimi sunacağım.
Önce meslek etiği noktasında karşılaşılan sorunlara çözüm önerileri geliştirelim:
Başta şunu belirteyim işimiz zor. “Bu mesele zor” demiyorum, “işimiz zor” diyorum. Şair Mütefekkir İsmet Özel, “bana bu mesele zor demeyin, zaten zor olmasa idi, mesele olmazdı” diyor. Öyleyse “bu meselenin çözümü hiç de kolay değil” diyerek bir mühim noktanın altını çizelim. Çünkü meselenin özünde, konunun temelinde “dört dörtlük insan yetiştirmek ve dört dörtlük bir etik sistem kurmak” şeklindeki bir zorluk bulunmaktadır.
Ailede çocukları, etik değerlere ve ahlak kurallarına bağlı yetiştirmek gerçekten zor mudur? Etik bir toplum oluşturmak ve meslek etiğine bağlı insanlar yetiştirmek gerçekten zor mudur? Devlet olarak ahlaki değerlere uygun çalışan yetkili ve görevliler seçmek gerçekten zor mudur? Bu sorular yanında, “Sistem mi ? İnsan mı? Yönetici mi? Yönetilen mi?” diye soruyorum. “Yüzde yüz etik değerlere bağlı bir yönetim kurmak ütopya mı?” diye soruyorum. Bir de şu soruyu gündeme taşıyorum: “Kapitalist toplumda ahlaklı kalmak mümkün mü?”
Evet, sorulardan anlaşılacağı üzere işimiz zor.
Şu aşağıda belirttiğimiz gerçekler bizim Ülkemizin de içerisinde bulunduğu kapitalist toplumlarda günümüzde geçerli hususlardır.
- “Mutlak başarıya” odaklanmak.” Hırslı olmak.
- «Elde et de nasıl elde edersen et.» Nasılların değil, ne’lerin önem kazanması.
- “Bir yere yüksel de nasıl yükselirsen yüksel.” Sığ düşünce.
- “Üzümü ye, bağını sorma.” Derin düşünmemek.
- “Tüket, harca, gününü gün et.” Hazcılık ve zevk düşkünlüğü.!
İşte bu saydığımız olumsuzlukların geçerli olduğu toplumlarda meslek etiği ve ahlaki değerler yer bulamaz.
Öyleyse, bu olumsuz düşünce ve bu olumsuz bakış açısını değiştirmek gerekmektedir.
Bunun için de,
- Çocukların ailede iyi yetiştirilmeleri (Örnek Anne ve Babalar)
- Okullarda akıl eğitiminden önce ahlak eğitimine önem verilmesi (Ahlaki değerlerin zihinlere nakış nakış işlenmesi)
- Toplumda etik kültürünün ve ahlaki değerlerin yaygın uygulama alanı bulması ve örneklik (Toplumda büyükler küçüklere örnek davranışlar sergilemelidir)
- Kamu yönetiminde etkili kurallar (Şeffaflık, hesap verebilirlik, etkili denetim)
- Sağlam bir sistem (Etik değerleri uygulamada bizzat gösteren yargı, yasama, siyaset, bürokrasi, medya, sivil toplum kuruluşları oluşturmak Devlet’in görevidir)
- Bu sorunun çözümü için herkesi işin içerisine katmak. Bir veciz sözde belirtildiği gibi, “bana söylersen unutabilirim. Gösterirsen anımsayabilirim. Ama işin içerisine beni katarsan anlayabilirim.”
Tüm bu hususları bir araya getirdiğimizde insanlarımızı “kendini bilmek” dediğimiz noktaya getirdiğimizde problem kendiliğinden çözülmüş olur. Bunun için de kişiler kendi içlerinde içsel yolculuğa çıkarılmalıdır ve kendilerini tanımaya teşvik edilmelidir. Bu nokta itibariyle, kişilerin etik değerler ve ahlaki kuralların önemini anlamaları için işin içerisine katılmalı ve sürekli etik meselesi gündemde tutulmalıdır.
İşte bunları sağladığımız takdirde meslek etiğine bağlı insanlar ve etik bir toplum meydana getirebiliriz.
Aksi takdirde baştakiler, büyükler yanlış uygulamalar içerisinde olursa, “üzüm üzüme bakarak kararı” misali, toplumda bozulma, yozlaşma ve çürüme başlar.
Etkili iletişimde ortaya çıkan sorunların çözümünde şu hususları önerebiliriz:
- Empati ve sempati içerisinde olmak. (Empati başkasının yerine kendisini koyarak düşünmek, sempati, sevmek, hoşgörülü olmak)
- Bireysel ve sosyal ilişkilerde duvar değil, köprü kurmak (İnsanlara önyargıyla yaklaşmamak, sade olmak, doğal davranmak, kibirden uzak durmak)
- Sorunun değil, çözümün tarafında olmak. (Maksadınız üzüm yemek olsun, bağcıyı dövmek olmasın)
- “Özür dileyen cesurdur. Affeden güçlüdür. Unutan mutludur.”
- “Mutluyken söz verme. Üzgünken cevap verme. Öfkeliyken karar verme.”
Evet, bu saydığım hususlar da etkili iletişim için gerekli noktalardır.
Elbette, bu hususların yanında, hem etik değerler ve hem de etkili iletişim açısından birçok hususu daha burada belirtebiliriz. Ancak yazımızın hacmini uzatmak istemiyorum.
Yazımın bu noktasında şu Hadis-i Şerif’i dikkatlerinize sunuyorum.
«Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi sen de başkasına yapma!»
Hem meslek etiğinin ve hem de etkili iletişimin temeli işte Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) bu sözünde bu sözde saklıdır. Bu söze uygun davranan kişiler ne kadar çoksa bir toplumda, “o toplum meslek etiği ve etkili iletişim konusunda o kadar iyi durumdadır.” Aksi takdirde “kötü durumdadır.”
Yazımın en sonunda Zümer Suresi 9. ayeti dikkatlerinize arz ediyorum.
“De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu!” Doğrusu ancak akıl iz‘an sahipleri bunu anlar.”
Vesselam.