Mevtayı nasıl bilirdiniz?
Tüm Dünyada Allah’ın her günü, gazetelerdeki köşelerinde köşe yazarları, televizyonlarda moderatörler, parti başkanlarının, hükümetin başının, hükümetin ortaklarının, yediğinden, içtiğinden ıkındığından, tıkındığından, kaş göz el kol hareketlerinden “Bir Anlam” çıkarmaya çalışırlar.
Avrupa ülkelerinde liderlerin, devletlerin hareketlerini, davranışlarını çözmeye çalışan, bu tavırlardan, davranışlardan, hareketlerden, konuşmalardan anlam çıkaran ya da çıkardığını sanan, adlarına POLİTOLOG denilen bir meslek grubu oluşmuştur.
Diyelim ki, herhangi bir ülkede hükümetin başı o gün bir şehirde 70! (nasıl oluyorsa) fabrika açılışında mübarek elleriyle kurdelayı kestikten sonra incik kebabı üzerine sarımsaklı cacık yedi, basın toplantısında geğirdi!
O akşam yandaşından muhalefetine tüm kanallar, haber saldıkları değişmeyen ekiplerinin elemanlarıyla beraber, bu geğirtiden bir anlam çıkarmaya çalışırlar. Kokusunun mu, yoksa; Davulcu yellenmesi gibi gümbürtüye giden geğirti sesinin mi daha etkili, daha yararlı olacağı, kokusuyla hangi mesajı verdiği, sesiyle hangi mesajı vermek istediği konusu (!) saatlerce tartışılır, fikirden fikir, görüşten görüş, felsefeden felsefe çıkarmaya çalışılır.
Birisi derki; O geğirdi de başkanımın mübarek nefesi, önce yakınında bulunanların daha sonra, dalga dalga yayılarak seçmenin yüzlerini yalayıp geçerken, aslında ülkenin fabrikalarına fabrikalar, mahsüllerine mahsul, sürülerine sürü, turitslerine turist katacak, ülke tüm dünyayı kıskandıracak mahşerin “İLK BEŞLİSİ” olmasa da “İLK ONLUSUNA” girecektir...
Aslında sayın başkanım; şeyi şey etmek isterken şeyi şey etmiştir!" der.
Daha başka kanalda daha başka biri: "Sayın başkanım için; o artık lider mider değil, daha düne kadar en ağır hakaretlerde bulunduğu birinin bugün hiç bir şey olmamış gibi sözcülüğünü yapıyor, canını siper edercesine dün sövdüğünü, bugün savunuyor! demeleri yersizdir, kinayelidir, talihsizdir maksatlıdır(!)
Aslında sayın başkanım bu ifadeleriyle, şeyi şey ettiğinden şeyin şey olması gerektiğini şey etmiştir!"
Gerçek, hangi parti lideri, hangi başkan olursa olsun şayet, konuşabilme yeteneğine sahipse(!) sizin benim gibi, ağzına geleni konuşmuş, ya da kendine okuması için hazırlanıp eline tutuşturulan metni okumuştur...
Bu konuşmalardan başka başka anlamlar çıkarmak, derin felsefi görüşler bulup yorumlamak, saatlerce televizyon ekranlarında niyet okumak, tartışmak zaman kaybıdır.
Çünkü; O liderin daha önceki yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
Bu tür tartışmalar ayrıca okumayı engelleyicidir. Televizyon başlarında saatlerce tartışma programlarını izleyenler, okumaya (!) fırsat bulamamakta, okumadıkları için ne yazık ki, kendilerine özgü fikirleri, görüşleri oluşamamakta tartışmacıların fikirlerini alıp savunmaktadırlar...
Günlerdir, AK Partililerin cemaat halinde HDP'lileri ziyaretleri konusunda “hükümetin ortağı” MHP lideri Bahçeli'nin alacağı tavır televizyonlarda tartışıldı, gazete köşelerinde yazıldı.
Kimi: "Efendim, Bahçeli'nin sağı solu belli olmaz (!) Bahçeli bu (Ortada makul hiç bir sebep yokken, Ecevit koalisyonunu yıkmıştı) ) ortaklık mortaklık dinlemez, partisinin kırmızı çizgisi olan bir konuda daha fazla dayanamaz, bozar ittifakı yıkar masayı valla!" dedi.
Kimi: "O'nun bir misyonu var (gizli kutsal görev) onu yapmakla meşgûl, şimdilik beklemede günü geldiğinde kükreyecek, (Gün ne zaman gelip Bahçeli ne zaman kükreyecekse?) ben hiç yanılmam yazdıklarım, söylediklerim hep çıktı, göreceksiniz" dedi.
Bahçeli önceki gün partisinin grup toplantısında; "AKP Parti heyetinin Mecliste grubu bulunan siyasi partileri ziyaret etmesi son derece doğal bir adımdır. Bizim gözümüzde HDP ne ise CHP' de odur ve aynısıdır" şeklinde konuştu.
Mevta dirilmez!
Televizyon programlarında tartışmak, gazete köşelerinde yazmak, ona çeşitli misyonlar yüklemek “Mevtayı diriltmeye çalışmaktır.”
İncil ile Kuran gibi iki kutsal kitapta; (Tevrat'ta geçmez çünkü Tevrat, İncil’den öncedir)
Mevtayı diriltenin ölümlülerden sadece İsa Peygamber (JESUS) olduğu, yazılıdır.
Bahçeli, siyasi bir mevtadır. Siyaset tarihinin neresinde yer alacağını gerçek ülkücüler başta olmak üzere hepimiz bilmekteyiz (!)
Kendileri farkında olmasalar bile imam çoktan: "Mevtayı nasıl bilirdiniz?" diye sormuştur. Bizlere düşen ne diyeceğimizi bilmektir(!)
*Mevta: Arapça asıllı bir sözcüktür. Ölü, ölmüş kimse demektir.
Saygılarımla...