Yarım asırdır bu ülkenin bekçiliğini üstlenmek için sivil toplum örgütü olarak kurulmuş bir siyasi partinin ambleminin üç hilal kuruluş felsefesinin önce vatan hürriyet milliyet bayrak aşkı olan gerekirse bu felsefelerin ayakta kalması için ölümü şeref ile gözünü kırpmadan 1980’den önce olduğu gibi binlerce yiğidini toprağa veren 1980 ihtilalinin mağdurları olan Yusufiye’de gönlünü Hz. Yusuf’a bağlayan Yusuf yüzlüleri Allah’ın son Peygamberine ulaşmak için haksızlıklara göğüs geren, işkenceler, hakir görmeler, edepsizliklere karşı edep yerlerini Allah’tan utanarak kapatan dışardaki aile yuvalarının aç susuz per perişan olarak geride bırakan her şeyin karşılığının vatan olarak bilen yiğit ülkücülerin bir sivil toplum örgütü olan MHP’nin içerisinde şerefli, şanlı, ülkücü yetiştiren fedakar, cefakar, vatan evlatlarının harmanlaştığı yılların 50 senelere ulaşması elbette Türk Siyasi Tarihinin şerefli tarih sayfalarında yer almasının gurur verici övünç meselesi olarak alnı açık yüreği pek ülkücü kardeşlerimin nice 50 yıllara ulaşacağı azmi içerisinde MHP’nin 50. Yılını 1969’dan beri içerisinde bulunduğum davanın, bu davada MHP’nin hemen hemen her kademesinde yer almanın gururu ile kutluyorum ve nice 50 yıllara diyorum.
Yalnız 50 yıllık bir siyasi partinin çileli yollarda çile çekerek geçmişte vatan için toprağa düşen ülküdaşlarının mazisine ihanet etmemek için yollarına yılmadan, usanmadan yürüyerek ömürlerini tüketen aksakallılar dediğim insanların unutularak hovardaca insan birliğimizi duymamazlıktan, görmemezlikten gelen insan kaynaklarımızı yok sayan idareciler diyeceğin. (bu idareciler il, ilçe başkanları tür Türkiye olarak değerlendiriyorum) bu fedakar, cefakar insanlarla ne zaman ayrı düşüp unutulursa bu yüzden yüreğim kan ağlar. Kızmayın beyler, 50 yıldır ta kuruluş tarihinden bu yana her türlü toplantı ve gösterilerimizde tıklım tıklım dolan salon ve alanlar o alkışlar o haykırışlar o manevi havalar nereye gitti beyler?
Eğer 50 senede her sene 5 bin insan katıldığını göz önüne getirsen 50 senede neler olmazdı. Bizden sonra kurulan bütün partileri yönetim ve icraatlarında ülkücüler yer almıştır. Niye sahip olunmadı? Transfer mi yapıldı? Siyaseti bizden öğrenenler bizleri idare eder oldu. Neden beyler hiç düşündünüz mü? Biz ülkücüler bu toprağın bekası izcin can verirken oyunda olanlar vatan geleceğinden bihaber olanlar iktidar oluyor da bizlere ne oluyor beyler.
Nerede ülkücü yiğitler, kimler nereye gönderdi, kim küstürdü, kim yıldırdı kim sahip çıkmadı kısaca bir olayı anlatayım; “1985 yılında rahmetli Alparslan Türkeş ile Pamukkale’de sabah saat 9’da karşılaştık. Elini öptüm, ayaküstü sohbet ettik. Bizi, Kırıkkale’yi çok sevdiğini söyledi. Gelip kuzunuzu yiyeceğim dedi ve geldi de. Konuşmalar içimde onu ben saklıyorum. Allah rahmet eylesin kısaca bu” yalnız ülkücünün terbiyesi atadan gelme örf adet içerisinde olsa idi geçmişte heyecanla doldurduğumuz salonlar yine dolar iktidar olur, kimse bizi çeşitli ifadelerle suçlamaz, karşımızda Türk milletine saygılarını ifade etmek için sıraya geçerlerdi. Yazı uzayacak, uzatmak istemiyorum Ne Mutlu Türküm Diyene.
Ülkücü vakar şeref taşır vatan için
Geçmişte yürüdü zindanlara doldu bayrak için
Dönmedi arkasına gözünü kırpmadı şehitlik için
Dağlarda bozkurt mu? Çakal mı? Onu iyi seçin…
Ülkü yolu kar, boran, çalı diken olur
Ülkücüye ölüm helikopterde arar bulur
Reisim karlı dağlarda donar durur
Ülkücünün vatanı, bayrağı, bekası olur…
Uzatma Halis seni anlayan çıkar mı bilmem
Dalkavukları ben bilirim onları nasıl yeremem
Dağlarda tilkiler dolaştıkça bende gülemem
Beka ülkücüden sorulur ölürüm de vatanı vermem…