Ülkede, zihinler karışıyor, dimağlar şaşıyor, koltuk sahipleri yetkileriyle ferman okuyor. Anayasa değişiklikleri, kanun hükmünde kararnameler, olağanüstü hal ilanı ve seferberlik ilanları acaba ülkeyi huzur ve adil yönetmeye mi götürüyor, yoksa krizlere mi sebep oluyor? Yoksa, geleceğimiz mi karartılıyor?
Türkiye, yasa değiştirmede, seçim üstüne seçim yapmada, gücü ve yetkileri olanları daha da güçlendirmede, sistem mi, rejim mi değişeceği belli olmayan bir kavganın, bir yarışın içine itildiği görülmektedir.
Bir taraftan başkanlık için reklam yapanlar, yetki ve güçlerini kullananlar; Anayasa değişiklikleri yapanlar; bindikleri dalı kestiklerinin farkın da değiller. Başkanlık gelirse, Başbakanlık ve milletvekilleri yetkileri ne hale gelecek, bunları bilmiyorlar mı? Hangi akla hizmetle vekil sayısı 600 e çıkarıldı? Milletvekili seçilme yaşı 18 e indirildi? Asiller, zar, zor geçinirken, vergilerle pahalılıklarla, adaletsizlikle ezilirken; Milletvekillerinin yıllık telefon, faks, v.s. gibi iletişim araçlarını nasıl kullandıklarını, en az yıllık 40 bin liralık bir haberleşme hakkının verilmesi, bir milletvekilinin dudak uçuklatacak bir telefon konuşmasıyla devlete verdiği zararı varı siz hesap edin?
Vekillere ödenen maaşlar, harcırahlar, ucuz yemekler, çevresindekilerin devlet bütçesinden yararlanması, sizce adil mi? Her çeşit iletişim araçları ortada iken; temel atma, kurdele kesme adıyla, seçim mitingleri israf değil mi? Saraylara, lüks resmi araçlara verilen paralar, miting şovlarıyla yapılan masraflar israfa girmiyor mu?
Devletin bazı memurları, kaymakamı, valisi, müftüsü, imamı v.s. siyasetin maşası haline gelmektedir. Devlet memurlarının, din adamlarının olmaması gereken parti toplantılarına katılmaları gövde gösterisi yapmaları etik oluyor mu? Bulunduğu makamları korumak isteyenler, yeni koltuk ve rant elde etmek isteyenler, çevresini işe aldırma sevdasında olanların alenen siyasi destek peşinde olmaları, onurlu ve omurgalı duramamaları esef vericidir.
Okumayan, okuduğunu anlamayan ve anlatamayan, düşünmeden karar verenlerin "Aldatıldık, kandırıldık" bahaneleri inandırıcı olmuyor. Ülkemizde milyonlarca işsiz varken; Suriye'den gelenlere yapılan yardımlar, tanınan toleranslar ve bütçeden harcananlar gözlerden kaçmamaktadır.
Terör örgütü FETÖ ile yıllarca beraber olup, her çeşit tavizi ve yardımı verenler, FETÖ'yü ziyaret eden 24 AKP’li milletvekilinin, Devlet Bahçeli'nin açıklamalarında belirttiği gibi 89 AKP’li şifreli telefon kullananların, yardım ettiklerini belirten belediye başkanlarının da ne zaman hesaba çekileceğini Türk Milleti sabırsızlıkla beklemektedir.
Darbecilerin soruşturulması için komisyon da verilen önergeyi reddeden AKP’li komisyon üyelerinden hesabı sorulmayacak mı? FETÖ soruşturmasından açığa alınan birinin önce Bakan danışmanlığına, sonrada rektörlüğe atanmasının izah edilmesini bekliyoruz. Aksaray'da ki baş danışmanın akla ziyan demeçleri, eyalet sistemlerin geçileceğini açıklaması nasıl izah edilebilir? Bulunduğu ortamlara, getirilen makamlara göre zikzak çizenleri, dün kötü dediklerine, bu gün iyi demelerini "Dün dündür, bu gün bu gündür" zihniyetindekileri bu millet elbette bir gün sorguya çekecektir.
Ellerinde yetki olmasına rağmen, İstanbul'un yapılaşmasından, israfların artmasında şikayet eden liderler, bu milleti o kadar da saf zannetmesinler.20 yıldır İstanbul'u yönetenler kimler?
Ergenekon kumpaslarıyla, Türk Milleti'ne darbe indirenleri, suçsuz, günahsız masum insanları hapishanelerde çürütenler, Kozmik Odalara girme iznini verenler, suikast yalanlarıyla konuyu sapıtanları bu millet hesaba çekmelidir." 400 milletvekili veri, ülke huzura kavuşsun" diye miting meydanlarında ki söylemleri bu millet unutmamıştır." Çözüm süreci" neden hala buzdolabında bekletilmektedir? Millet, gerçekleri elbette bir gün öğrenecektir.
İnternette yayınlanan videolarda izliyoruz. Umre yapanlara başlarında ki görevlinin "EVET" verin diyerek nasıl rezalet sergilediğini üzülerek gördük. Dini siyasete alet edip, insanları guruplaştıranlara lanet olsun diyorum. Dost bilinen ülkelerin ülkemizi yok etmek için nasıl oyunlara girdiklerini, nasıl kumpaslar kurduklarını artık herkesin bilmesi gerekir.
Birliğimizi, beraberliğimizi bozmak isteyenlere, sırf hırsları ve makam sevdasıyla insanlarımızı kamplara ayıranlara, kaos yaratanlara fırsat vermemeliyiz. Cumhuriyetimizin ve Türk Milletinin bekası için kendimize gelelim. Bu milletin barışa ve huzura ihtiyacı var.