MİLLİ TAKIM VE “MEDYA OYUNLARI”
A Milli Futbol Takımımız Avrupa Uluslar C Ligi son iki maçındaki oyun ve skorları ile tam bir hayal kırıklığı yaşattı. Her ne kadar grubunu 1. olarak bitirerek B Ligine yükselse de gelecek için bir umut vadetmedi.
Şimdi takımımızın neden bu duruma düştüğü konusunu irdelerken, Milli takımın oynadığı oyundan, Teknik Direktör Kuntz’un oyuncu tercihlerinden, milli takıma aldığı-almadığı oyuncu grubundan, oluşturduğu veya oluşturamadığı sistemden, çıkardığı 11’den, oyunu okuma ve oyuncu değişikliklerinden bahsetmeyeceğim.
Aslında yazımda bunlardan bahsetmeyi düşünmüştüm önce, fakat maçın ardından gecenin geç saatlerinde Milli Takımlar sorumlusu Sayın Hamit Altıntop’un TRT’de stad ortamında canlı yayına katılıp konuşmasını dinledikten sonra maçın teknik ve milli takımın genel durumunu analiz etmekten vazgeçtim. Çünkü Milli Takımımızın bu durumda olmasından veya bu duruma düşmesinin başka ana nedenleri olduğunu anladığımı sanıyorum.
Sayın Hamit Altıntop konuşmasında oldukça sitemkar vurgular yaptı. Bir takım medya oyunlarından bahsetti. Sanırım Altıntop’un “Medya oyunları” sözü gündemi epey meşgul edecek, günlerce konuşulup bazı isimlerin geleceğini tehlikeye atabilecek veya bazı sebepler için koz olarak kullanılabilecek bir vurgu oldu.
Hamit Altıntop neden sitemkar ve biraz da kızgın açıklamalar yaptı. Bunu açmak gerekirse veya Altıntop’un ne demek istediğini özetlersek, benim de Fenerbahçe için yıllarca dile getirdiğim “baş sorun olarak gördüğüm” kamuoyundaki davranış bozukluğuna vurgu yaptı sayın Altıntop.
Nedir bu davranış bozukluğu? F.Bahçe’de Aziz Yıldırım’ın son dönemlerinde meydana gelen ve halen de (biraz azalsa da) devam eden kaos ortamı ve camia olarak tutarlı olamama, söylediği ile yaptığı şeylerin ayrı olması, diğer camialara saygılı olamama, en büyük kendini görme (büyüklenme, kibirlenme, karşıyı küçük görme) vs, vs. gibi davranışlardır.
Şimdi aynı durumun Milli Takım içinde yaşandığını anladım Sayın Altıntop’un konuşmalarından ve kendisine kısmen de olsa hak verdim. Çünkü başından beri Milli Takımın başına Stefan Kuntz’un getirilmesi (Bu teknik ve ayrıca tartışılması gereken bir konu) hatta ve hatta Hamit Altıntop’un Milli Takımlardan sorumlu yönetici olması bazı medya kuruluşları tarafından hala hazmedilememiş bir durum olarak ortada. Bu sadece Kuntz için değil, kim gelirse gelsin bu sefer başka medya grupları gelenlere karşı oluyor ve hemen aleyhte faaliyetlere başlanıyor.
Bu Fatih Terim için de böyleydi, Şenol Güneş için de böyleydi, Lucescu için de böyleydi. Hatta hatta uzun yıllardır bu böyle. Yani futbolumuzu maalesef Federasyon, kurulları, yöneticileri, sorumluluları, teknik direktörleri yönetmiyor, yönlendirmiyor. Bazı medya grupları yönlendiriyor, yönetiyor. Neden? çünkü biz halk olarak ne okursak, ne izlersek, ne duyarsak araştırmadan, soruşturmadan ona inanıyoruz.
Günümüz hayatında teknolojik gelişmelerin sayesinde artık, internet ortamı ve sosyal medya inandırıcılıkta çok büyük bir güç oldu. TV-Radyo-Telefon üçlüsü her haberi anında tüm dünyaya ulaştırıyor. Bu çok büyük bir güç. En ufak yalan bir haber saniyeler içerisinde milyarlarca insana ulaşıyor. İşte sıkıntı burda hemen her görüp-işittiğimize inanıyor ve aynı hızla daha da fazla yayılmasına vesile oluyoruz.
Milli takımda Kuntz’un varlığını bir türlü hazmedemeyen veya kendi istediği birini oraya getirilmesini isteyen bir takım medya grubu veya kendisinin milli takımın içerisinde görev almaya heveslenen bir takım kişilerin yönlendirdiği medya grupları harekete geçmişti zaten son aylarda.
Olmadık haberler yaparak ve sanki Federasyon içerisinde de böyle konuşuluyormuş gibi vurgulanarak “Yılmaz Vural, hayır Sergen Yalçın, yok yok Aykut Kocaman, Başka bir gün Şenol Güneş milli takımın başına getiriliyor” gibi haber ve paylaşımlar yapılıyordu.
İşte Sayın Hamit Altıntop “Medya oyunları” demekle bundan bahsetti. Kesinlikle böyle bir şey yok, ne konuşuldu ne gündeme geldi. Aklımızın ucunda bile geçmedi. Tüm bu oyunlar Fatih Terim, Şenol Güneş, Lucescu için de yapıldı. Bu oyunların hiç kimseye faydası yok. Takımımıza ve ülkemize zarar vermekten, futbolumuzun körelmesinden, gelişimini engellemesinden başka kimseye faydası olmayan şeyler bunlar. Lütfen bundan vazgeçelim dedi.
Özetle milli takım ortamındaki ve futbolumuzun geriye gitmesindeki ana sebebin tüm camia ve kuruluşlar tarafından bir “davranış bozukluğu” içerisinde olduğumuzu vurguladı. Ben de aynen Sayın Altıntop’a katılıyorum. Bundan vazgeçelim, olmadık şeyleri olmuş gibi göstermeyelim, kayırıcılık yapmayalım, yalan söylemeyelim, herkese saygılı olalım, doğru dürüst işimizi yapalım. Her konuyu işimize geldiği gibi değil, sistem neyi gerektiriyorsa onun olması için çaba gösterelim. Çok çalışalım, disiplinli olalım, kimseyi küçük görmeyelim. Bir galibiyette göklere çıkarıp, bir mağlubiyette yerin dibine sokmayalım. Onu gönder, bunu getir, olmadı onu da gönder bunu getirle bu işlerin yürüyemeyeceğini artık anlayalım, istikrarlı olalım.
Bu saydıklarımızı bir becerebilirsek zaten gerisi gelir.