Karanlıkta, ışıkların aydınlattığı yolda, bir şey göremeden ilerliyoruz. Hiç bilmediğim ilk kez gördüğüm şehirlere eğer gece girmişsem karanlığın kötü görüntüleri örttüğü yollarda ışıkların aydınlattığı ortamlar hep o şehirler hakkında olumlu izler bırakmıştır bende. Yine gece ve yine ilk kez gördüğüm bir şehre inmişti uçak. Ama bu sefer sadece şehir değil, ülke de farklı. Ve işte Mısır’ın başkenti, Kahire.
Otelimiz eski İngiliz otellerini andırıyor. Asansörü bile otantik merdivenlerin ortasından yukarı doğru çıkan işlemeli demirlerden oluşan ve içinin göründüğü iki taraftı kapısının ortadan açıldığı, tarihi bir asansör. Asansörün başında duran Sudanlı olduğunu sonradan öğrendiğim Muhammed yirmili yaşlarda iri yapılı bir genç, ama o cüsseli görüntüsünün altında, kalbinin güzelliği yüzüne yansımış iyi niyetli, çok güler yüzlü bir delikanlı, yöresel beyaz elbise giyiyor ve bizi her daim gülen yüzüyle karşılıyor.
Yorgun ama mutlu bir halde odalarımıza yerleşiyoruz. Odamız da aynen otelin genel yapısıyla örtüşen, eski, tarihi görüntüsüyle içimizi ısıtan, aynı zamanda tertemiz bir şekilde bizi karşılıyor. Ve bilmediğimiz bir şehirde, hatta ilk kez geldiğimiz bir ülkede uykuya dalıyoruz.
Sabah lezzetlerini hiç bilmediğimiz bir ülkenin ilk kahvaltısıyla güne merhaba diyoruz. Kahvaltı salonu da otel konseptine uygun döşenmiş. Görevli ekip, tüm diğer çalışanlar gibi güler yüzleriyle karşılıyorlar bizleri, bu salonda. Kahvaltıda dikkat çeken en önemli ayrıntı ve buradaki ilk izlenimim bu bölgenin baharata olan düşkünlüğü oluveriyor hemen. Sabah kahvaltısında bile çeşit çeşit baharatlar, kahvaltılık malzemelerin yer aldığı stant ta bölüm halinde yerlerini almışlar.
Otelimiz Kahire’nin merkezinde ve her yere yürüme mesafesinde. Ama öyle bir şehir ki Kahire Mısır'ın başkenti, Arap dünyası ve Afrika'nın en büyük kenti. Büyük bölümü Nil Irmağının doğu kıyısında, yer alan ve nüfusu kent merkezinde 7.9 milyon, toplamda da 20 milyona yakın bir nüfusa sahip. Durum böyle olunca trafiğin ne kadar yoğun ve kalabalık olduğunu bir düşünün.
Caddelerin ana alterleri 4 şeritli büyük caddelerden oluşuyor. Kahire caddelerinin kalabalığını ve trafik yoğunluğunu tasvir etmek için caddeye iğne atsan yere düşmez desem yeterli olur diye umuyorum. İşte tam da kalabalığın tasvirinden, sonra başlıyor asıl problem maalesef. Çünkü trafik ışığının birkaç büyük meydan haricinde hiçbir yerde olmaması ve asıl önemlisi trafik kurallarının burada uygulanmaması, araçların daha üstün sayıldığı yıllar öncesi ülkemizin durumunu anımsattı bana. Kural yok, öncelik yok ve trafik çok. Herkes atlayıveriyor yola, engelli elli metre yarışı gibi karşıya geçme çabası içine giriliyor. Eğer trafik dursun ya da birileri bana yol versin diye beklemek isterseniz asla karşıya geçemezsiniz. İlginç olan bizim de hemen ortama uyum sağlamamız haricinde herhangi bir problem yaşamadık.
Buradaki neredeyse tüm araçların çarpılmış halleri de dikkatimizi çekmedi değil hani. Trafikte önceliğin araçlarda ve her araç sahibinin de önceliğin kendinde olduğunu düşündüğü için, çarpışmalarda kaçınılmaz elbette. Öncelik meselesi olduğu ve bunu dile getirme yolunun da kornadan geçtiğini kavramış olduklarından gürültü kirliği de hat safhada. Herkes de bir korna çalma alışkanlığı mevcut maalesef. Gün boyu dışarda iseniz bir birinizi duyamayacak kadar gürültü içinde yer alıyorsunuz. Çok ilginç bir başka durum ise, gündüz hayat sokaklarda nispeten daha sakinken geceleri her tarafın ışıl ışıl ve çok canlı olmasıydı. Anladığımız kadarıyla sıcak iklimin etkisi insanları akşamları dışarıda olmaya yönlendiriyordu. Şubat ayı olmasına rağmen hava sıcaklığı 27 dereceyi gösteriyordu. Durum böyle olunca yazların sıcaklığını varın siz düşünün artık.
Burada trafiğin yoğun olmasının bir başka nedeni, taksilerin ulaşım araçlarının çok ucuz olması, otuz kırk km’lik bir yolu yüz lira gibi bir fiyata gidebiliyorsunuz. Bunun nedeni elbette petrol rezervinin yüksek olan bir ülke olması. Ancak turist olduğunuzu anladıklarında olay değişiyor. Ne kadar çok para koparırsam kardır şekline bürünüveriyorlar. Siz de tabi pazarlık yaparsanız ücretler beş kat aşağı doğru iniveriyor. Ayrıca telefonlarınıza indirilen çeşitli uygulamalardan çağıracağınız araçlar ile daha ucuz yolculuklar sağlayabiliyorsunuz.
Devamı gelecek hafta…