GİRİŞ
30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı Devleti, mağlup, Mondros Mütarekesini imzalayarak savaştan çekilmişti. Konu ile ilgili olarak üç bölümden ibaret makale dizisinin dünkü (ilk) bölümünde Mütâreke’ye giden süreç okuyucular ile paylaşılmıştı. Bugünkü bölümde de Mütâreke öncesinde meydana gelen siyasî gelişmeler ile Mütâreke’nin imzalanması okuyucular ile paylaşılacaktır.
HÜKÛMETİN İSTİFASI…
İtilaf Devletleri adına İngilizler ile başlatılan mütâreke görüşmelerinin yaşandığı süreç mevcut İttihat ve Terakki (İvT) Hükûmeti adına da sıkıntılı bir durumu ifâde etmekteydi. Zira İngilizler daha 1917 yılında, savaştan gâlip çıktıklarında Enver, Cemâl ve Talât Paşa’lar başta olmak üzere İvT Yönetimini yargılayacaklarını açıklamışlardı.
Talât Paşa, Almanya’nın mütâreke isteğinde bulunacağının öğrenildiği 1 Ekim günü Kâbineyi toplayarak üyelere Osmanlı Devleti’nin derhâl mütâreke istemek zorunda olduğunu ve İtilaf Devletleri’nin şartları ağır bir mütâreke imzalamalarına yol açmamak için Hükûmetin istifa etmesi gerektiğini belirtti. Enver ve Cemâl Paşalar, Hükûmetin çekilmesine itiraz ederek, belki ileride daha iyi şartlarda mütâreke yapılabileceğini ileri sürdüler. Sonuçta diğer üyelerin kabul etmeleri üzerine istifa edilmesinin daha doğru olacağına karar verildi. 7 Ekim’de kâbineye güvensizlik oyu vermesi sonucu Talât Paşa 8 Ekim’de istifasını Padişah Vahideddin’e sunmuştur.
Talât Paşa, yeni hükûmet kuruluncaya kadar Wilson İlkeleri çerçevesinde bir mütâreke yapılması için girişimlerini sürdürmüştür. Çünkü İtilaf Devletleri cenahında hem Lloyd George’un hem de Wilson’un çeşitli tarihlerde dile getirdikleri ilkeleri dikkate alacaklarını düşünüyordu. Mütâreke kapsamında devlet ricâli için asıl endişe verici olan, Wilson Prensipleri ile güçlü bir şekilde ifâde imkânı bulan çokuluslu yapıdaki devletler bünyesindeki her bir etnik unsur için bağımsızlık öngörülmesiydi.
YENİ HÜKÛMETİ KURMA ÇABALARI…
Yeni Hükûmeti kurmakla görevlendirilen ve İttihaçıların dışında bir kâbine kurmak isteyen Ahmet Tevfik (Okday) Paşa bu çabalarından sonuç alamadı. Ahmet Tevfik Paşa’nın kâbineyi kurmakta başarılı olamaması üzerine, Ayan Meclisi (Senato) üyelerinden eski Gnkur.Bşk. Müşir Ahmet İzzet Paşa, Padişah tarafından hükûmeti kurmakla görevlendirildi.
Kâbinenin kurulması için yaşanan güçlükleri gören ve o sırada Suriye Cephesi’nde bulunan 7. Ordu Komutanı Mustafa Kemâl Paşa 14 Ekim’de Padişah Başyâveri Naci (Eldeniz) Bey’e “çok gizli” gizlilik dereceli bir telgraf göndererek Osmanlı Ordularının savaş gücünü kaybettiğini, düşman baskısının artmış olması nedeniyle bir an önce barışa gidilmesi gerektiğini, aksi hâlde yurdun baştanbaşa kaybedilmesi ihtimâlinin bulunduğunu belirtti ve sadâretin de Ahmet İzzet Paşa’ya verilerek, yeni Kâbineye kendisi ile birlikte Fethi (Okyar), Tahsin (Uzer), (Hüseyin) Rauf (Orbay), Azmi ve İsmail Canbolat Beylerin girmesini istedi ve bu isteklerin Padişaha duyurulmasını istedi. Naci Bey de Mustafa Kemâl Paşa’nın bu isteklerini Padişaha iletir.
14 Ekim’de yeni hükûmeti kuran Ahmet İzzet Paşa Harbiye Nâzırlığı ve Başkomutanlık Kur.Bşk.lığını (Gnkur.Bşk.lığını) da üzerine aldı. 19 Ekim günü de Mebûsan Meclisinde yeni Hükûmetin programı okundu ve bunu tâkiben de Sadrazam Ahmet İzzet Paşa bir açıklama yaptı. Gerek Hükûmet programından gerekse de bu açıklamadan Osmanlı Ordularının ve Müttefiklerinin cephelerdeki güç durumları nedeniyle savaşı sona erdirecek bir mütârekenin imzalanmasının her işten daha öne alındığı anlaşıldı.
MÜTÂREKE ÖNCESİNDEKİ OSMANLI ORDULARI VE ASLÎ UNSURLARI…
Mütâreke öncesi Osmanlı ordularının ve karargâhlarının bulunduğu yerler şu şekildeydi: 1. Ordu Gelibolu’da, 2. Ordu Adana’da, 3. Ordu İstanbul’da, 6. Ordu Musul’da, 7. Ordu Raco’da (İslahiye güneyinde), 8. Ordu İzmir’de, 9. Ordu Kars’ta, bunların dışında karargâhı Adana’da bulunan Yıldırım Orduları Grubu K.lığı ile karargâhı Bakü’de bulunan Kafkas İslam Ordusu da Başkomutanlığa bağlıydı.
SAVAŞ BOYUNCA YAŞANAN KAYIPLAR…
Ekim ayı sonlarında tüm ordularda toplam 400.000 asker bulunuyordu. Osmanlı ordusu dört yıl boyunca mevcudunun yaklaşık dörtte üçünü kaybetmiş ve Kafkas Cephesi dışında diğer cephelerde büyük toprak kayıplarına uğramıştı. Buna ekonomik kayıplar da eklendiğinde savaş sonunda devlete yıkım ve felâketten başka bir şey kalmamıştı.
MÜTÂREKE İÇİN GÖREVLENDİRİLEN HEYET…
Mütâreke yapılması için General Townshend aracılığıyla başlatılan görüşmeler sonucunda İngilizler, mütârekenin imzalanması için Osmanlı Heyetini Midilli Adası’na davet ettiler. Mütâreke görüşmelerini yapmak üzere Osmanlı Hükûmeti tarafından Bahriye Nâzırı Deniz Albayı (Hüseyin) Rauf (Orbay) Bey başkanlığında, Hâriciye Nâzırlığı Müsteşarı Reşat Hikmet Bey, Kurmay Yarbay Sadullah Bey ve heyet kâtibi Ali Fuat Bey’den oluşan dört kişilik bir heyet görevlendirildi.
MÜTÂREKE GÖRÜŞMELERİ….
İngiliz ve Osmanlı Heyeti arasındaki mütâreke müzâkereleri Limni Adası’nın Mondros Koyu’nda demirli olan -ve 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale’ye saldıran Müttefik donanmasının sancak gemisi olan- Agamemnon Zırhlısında 27 Ekim 1918 sabahı başladı ve üç gün süre ile devam etti. Bu süre zarfında mütâreke maddeleri müzâkere edildi. İngilizlerin mütâreke için öne sürdükleri teklifler çok ağırdı. İngilizler, bu tekliflerin, Osmanlı Heyeti tarafından kabul edilmemesi hâlinde İstanbul’un işgâl edileceği hususunda tehditte bulundular.
MONDROS MÜTÂREKESİ…
Güce dayanmayan bir diplomasi sonuç alamazdı. Nitekim öyle de oldu. Bitkin ve mağlup Osmanlı Heyeti, 27 Ekim sabahı başlayan müzâkerelerde İngiliz tekliflerini ve İngilizler (Akdeniz Donanması Komutanı Amiral Arthur Gaugh Calthorpe) tarafından adeta dikte edilen 24 maddelik mütâreke maddelerini kabul etti. Neticede İngiliz ve Osmanlı heyetleri arasındaki mutâbık kalınan Mondros Mütârekesi 30 Ekim’de imzalandı. Mütâreke ertesi gün öğleden sonra yürürlüğe girecekti.
MÜTÂREKENİN MÂHİYETİ…
Mondros Mütârekesi, 600 yıllık Osmanlı Devleti’nin adeta fiilen sona ermesi anlamına gelmekteydi.
Alman yazar Fritz Rössler’e göre bu mütâreke ile Osmanlı Devleti’nin yıkılışı imzalanmış oluyordu. Mustafa Kemâl Paşa, Mütâreke şartlarını öğrenince, Osmanlı Devleti’nin sadece kayıtsız şartsız kendini düşmana teslim etmekle kalmadığını, hatta memleketin istilâsında düşmana yardım ettiğini belirtmiştir. Nitekim Mütâreke’yi tâkiben yaşanan talihsiz gelişmeler de Mustafa Kemâl Paşa’yı haklı çıkaracaktır.
Not: Devam edecek.
KAYNAKLAR:
AKŞİN, Sina; “Siyasal Tarih 1908-1923”, Türkiye Tarihi 4 Çağdaş Türkiye, Cem Yay., 7. Basım, İstanbul 2002.
ARI, Kemâl; I. Dünya Savaşı Kronolojisi, Gnkur.Bsmv., Ankara 1997.
ARMAOĞLU, Fahir; 20. Yüzyıl Siyasî Tarihi (1914-1990), Cilt: I (1914-1980), 8. Baskı, Türkiye İş Bankası Yay., Ankara 1992.
ÇETİNER, Yılmaz; Son Padişah Vahidettin, 14. Baskı, Epsilon Yay., İstanbul 2005.
FROMKIN, David; Barışa Son Veren Barış Modern Orta Doğu Nasıl Yaratıldı? 1914-1922, (Çev.: Mehmet Harmancı), Sabah Kitapları, İstanbul 1994.
İĞDEMİR, Uluğ; Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Kronolojisi 1919-1918, 2. Baskı, TTK Bsmv., Ankara 1988.
JAESCHKE, Gotthard; Türk Kurtuluş Savaşı Kronolojisi (30 Ekim 1918-11 Ekim 1922), TTK Bsmv., Ankara 1970.
KOCATÜRK, Utkan; Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1993.
LEWIS, Bernard; Modern Türkiye’nin Doğuşu, (Çev.: Metin Kıratlı), 2. Baskı, TTK Bsmv., Ankara 1984.
MANGO, Andrew; Atatürk, (Çev.: Füsun Doruker), 2. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul 2004.
TANSE, Selahattin, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, Cilt: I, Millî Eğitim Bsmv., Ankara 1990.
ÖZKAN, Hülya; İstanbul Hükûmetleri ve Millî Mücâdele Karşıtı Faaliyetleri (4 Mart 1919-16 Ekim 1920), Gnkur.Bsmv., Ankara 1994.
PAKSOY, İrfan; Cihan Harbi’nde Osmanlı Devleti, Boğaziçi Yayınları, İstanbul 2018.