Muaz bin Cebel (R.A)

Süleyman Göksu

Muaz bin Cebel (radıyallâhü anh) Hazretleri Ashâb-ı Kiram'ın büyüklerinden ve Peygamber Efendimiz ve Hazret-i Ebubekir zamanlarında fetva verenlerden idi.

Hz. Ömer (r.a.) anlattı: Muaz bin Cebel, Medine'de insanlara fetva veriyordu. Şam'a -cihad için- çıktığında, fıkıh ve diğer hususlarda bir karışıklık oldu. Hazret-i Ebubekir'e onu insanların ihtiyaçları için Medine'de alıkoymasını söyledim. Lakin: “Şehid olmayı isteyen bir kimseyi bu yoldan çeviremem” dedi. Ben de: “Vallahi, bir adam evinde ve yatağında olduğu halde dahi ona şehidlik verilir” dedim.

Şehr bin Havşeb (r.a.) dedi ki: Ashab-ı Kiram konuştuklarında eğer aralarında Muaz (r.a.) varsa ona olan hürmetlerinden dolayı onun konuşmasını beklerlerdi.

Muaz bin Cebel (r.a.) buyurdu: Peygamberimiz (s.a.v.) benimle karşılaştı ve: “Ey Muaz, muhakkak seni Allah için seviyorum” buyurdu. Ben de: “Vallahi Yâ Resulallah, ben de sizi Allah için seviyorum” dedim. Buyurdular ki:

“Sana bazı kelimeler öğreteyim mi? Onları namazlarının arkasından okursun, ‘Rabbi eınnî alâ-zikrike ve şükrike ve hüsni ibâdetike' dersin.” (Manası: Allahım, seni hakkıyla zikretmekte, sana hakkıyla şükür ve güzel ibadet etmekte bana yardım et.)

Resulullah Efendimiz (s.a.v.), Muaz bin Cebel'i (r.a.) Yemen'e gönderirken bazı tavsiyelerde bulunup uğurlamak üzere onunla birlikte çıktı. Muaz (r.a.) binekli, Peygamberimiz (s.a.v.) yanında yaya olarak yürüyordu. Tavsiyelerini bitirdikten sonra buyurdular ki:

“Ya Muaz! Sen belki bu yıldan sonra bana kavuşamayacaksın. Belki sen artık şu mescidime ve kabrime uğrarsın.”

Resulullah'tan ayrılığın ateşi, Hazret-i Muaz'ın içini yaktı, feryat ederek ağladı. Sonra Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Medine cihetine yönelerek:

“Muhakkak insanların benim şefaatime en layık olanı, kıyamette bana en yakın bulunanı, (Arab-Acem, zengin-fakir) hangi milletten olursa olsun ve her nerede bulunurlarsa bulunsunlar takva sahipleri (Allah'tan korkanlar) dır.” buyurdular.

Hayırlı günler...