Her yıl evlerimize kadri büyük bir misafir olarak gelen Ramazan-ı Şerifle birlikte gönüller ferahlar, ruhlar yeniden canlanır.
Bu mübarek ay teravih namazlarıyla, sahurların bereketiyle, Kur’an-ı Kerim tilavetleriyle, hatimlerle, teheccüd namazlarıyla, sahur ve iftar anının heyecanıyla dünya meşgalelerine ara verip Cenab-ı Hakk’a yönelme günüdür.
Bu ayda tutulacak oruçlar müminlerin kurtuluşuna vesiledir. Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurmuştur:
“Azîz ve Celîl olan Allah buyurdu ki: ‘İnsanın oruç hariç her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim.’ Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet birisi ona söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.
Hz. Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Biri iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır.”
Yine bir hadis-i şerifte zikredildiği üzere; “(Ramazan ayında) Allah Tealâ’nın her gün ve gece ateşten azat ettiği kulları vardır. Her kul için kabul edilen bir dua vardır.” (Ahmed b. Hanbel, 12/420,)
İki özel ay olan Receb ve Şaban ile hazırlandığımız bu rahmet ayında tuttuğumuz ve tutacağımız oruçlarla hem fert hem de ümmet olarak manevî arınmaya ve büyük bir ihyaya kapı aralıyoruz. Ramazan orucunda öyle büyük ihsanlar vardır ki, şu hadis-i şerif de açık delilidir:
Kur’an ayı ramazan maneviyatın, oruCun, dua ve niyazın dört bir yanı kapladığı rahmet ve mağfiretin ibadet ayıdır.
“Oruçlunun uykusu ibadet, susması tesbihtir. Amellerinin karşılığı kendisine kat kat fazlasıyla verilir. Allah Amellerimizi Güzel etsin…
(1 Nisan 2023 tarihli Anadolu Gazetesi'nden alınmıştır.)