Ankara, tarihinde çok az yaşadığı yoğun bir yağış döngüsüyle sınanırken iktidar partisi yandaşları, muhalefete muhalefet etmek için ‘altyapı, belediye’ falan diye abartılı cümlelerle eleştiriyorlar afete sevinir gibi. Oysa Mart 2019 Yerel Seçimleri’ne kadar en az 25 yıl Ankara’da yaşamış birine, her defasında kendi partilerinden Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i hatırlattıklarına dikkat etmiyorlar.
22 buçuk yılda yapılmayanı 4 yılda niye yapılmadı diye eleştirmek, boş balon demagoji denen laf cambazlığında kalır. Bir cevabı var çünkü. Unutulacak gibi bir başkan da değil yani Gökçek! Aslında onu eleştiriyorlar da biz mi yanlış anlıyoruz.
AFETİN MUHALEFETİ OLMAZ
Afetler, siyasetin muhalefet konusu olamaz; afet vurduğu zaman herkesi vurur görüşüne, partisine bakmadan. Eleştirenler, eleştirilecek duruma düşer. Kahramanmaraş Depremi’nde de muhalefet yaptı aynı yanlışı. Eleştiri, yalan rüzgarına dönüştü sosyal medya marifetiyle, bu kez de muhalefet afete sevinir duruma düştü.
Ayarı çoktandır kaçmış medya sınır tanımaz bir hoyratlıkla karşıtlığı körükledikçe siyasiler de bu girdaba kapılmaktan kendini alamadı. Körü körüne eleştiri girdabı, aklımızı mantığımızı, doğrumuzu yanlışımızı, çukurunda karıp, ayırt edilmez hale getirdi.
ULUSAL ÇIKARIN MUHALEFETİ DE OLMAZ
İnsansız Hava Aracı’na (İHA) “maket” dediler, TCG Anadolu Gemisi’ne “Uçak gemisi değil’ dediler, yerli arabamız TOGG’un “Fabrikası nerede?” diye sordular; elle tutulur somut gerçekler, şüphe konusu haline getirildi.
Uluslararası siyaset tezlerimiz, başka ülkelerin derdi olacağına bizi birbirimize düşürdü. Savaşa girsek kiminle savaştığımız belli olmayacak. Hatta düşmanımız, memnun kalacak böyle ortadan keskin bölünmüş bir ülkeyle savaşacağı için, yarısı zaten bilmeden kendi tarafında olacak.
ERGEN TARTIŞMASI GİBİ
Muhalefet ya da eleştiri, karşılıklı mantıklı tezler öne sürerek çarpıştırılır iktidarla muhalefet arasında. Böylece ülke, doğru bir bakış açısı geliştirir bu çarpışmadan. Ergen tartışması gibi her lafa doğru yanlış, boş boğaz laf yetiştirmek değildir muhalefet.
Meclis Başkanlığı da yapmış Hüsamettin Cindoruk, Demokrat Parti Gençlik Kolları’ndayken “Biz İnönü’nün, asker kaçağı olduğunu söylerdik ve de inanırlardı. Düşünebiliyor musunuz, adam hem paşa, hem Garp Cephesi komutanı, hem de asker kaçağı!..” demişti anılarını anlatırken. 60-70 yıl önceki muhalefet aklıyla mı siyaset yapacağız hala?
73 YIL OLMUŞ
Muhalefet iktidara, iktidar muhalefete muhalefeti beceremeyince milletin üzerinde filler tepiniyor. Ne iktidarı ne muhalefeti, milletin üzerinde tepinmekten herhangi bir rahatsızlık duymuyor. Çığırından çıkmış medyamız da boyundan büyük işlevler üstlenerek, milletin ezilmesinde neredeyse başrole oynuyor.
1950’den, çok partili hayata geçişimizden bu yana ne iktidarı ne muhalefeti ne de medyası, hiç ders almamış demek; günlük siyasetle ülke ve millet çıkarları arasındaki ayrımı yapamıyorlar hala. Hala kendi ayağına sıktıkları muhalefetçilik silahıyla oynuyor, doğru muhalefet aklından nasıl yararlanacaklarını, 73 yıl olmuş, öğrenememişler demek.