Şimdi bu başlıktaki soruya bakarak, “haydaaa Ahmet Sandal, bu nasıl soru böyle” diyenler olabilir.
“Ey Ahmet Sandal, eski köye yeni adet mi getirdin?”
İslam'ın beş şartı, imanın altı şartı var.
Kelime-i tevhid diliyle söyleyip Allah'ın birliğine ve Hazreti Muhammed'in (asm) Peygamberliğine yürekten inananlar, Namaz, Hac, Zekat ve Oruç ibadetlerini kabul edenler ve bu beş şart ile birlikte, Allah'a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahirete ve Kader ile Kazaya iman edenler mü'mindir ve Müslümandır.
Evet, aynen öyle amenna ve saddakna. Yani bu şartlara tereddütsüz "inandık ve tasdik ettik."
İman basit şekilde bu hususlara inanmakla sağlanır. Bunda ihtilaf yok.
“Ey inananlar, inanın Allah'a ve Peygamberine ve Peygamberine indirdiği kitaba ve evvelce inen kitaba ve kim Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve ahiret gününe inanmazsa şüphe yok ki doğru yoldan pek uzak kalmış, tamamıyla sapıtmış gitmiştir.” (Nisa Suresi, 136)
Bu ayette esasında “Ey iman edenler iman edin” denilmektedir.
İman edenlere bir ayette “iman edin” diye hitap edilmesinde hikmet vardır.
Müslümanlar ile mü’minler arasında da fark vardır.
“Bedeviler, inandık dediler; de ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve inanç, henüz gönüllerinize girmedi sizin ve Allah'a ve Peygamberine itaat ederseniz yaptığınız iyiliklerin sevabından hiçbir şey eksilmez, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahimdir.” (Hucurat Suresi, 14)
Bir kişi Müslüman oldum demekle belki Müslüman olur da, inanç sağlam değilse, tam ve kamil bir iman yoksa mü’min olunamaz.
Bir kişi tüm Müslümanları kendi gibi görmüyor ve onlara “kardeş nazarıyla bakmıyorsa” o kişi “Müslümanım” dese de mü’min değildir.
Yüce Rabbimiz (cc) “tüm mü”minler kardeştir” diye hitap ediyor.
"Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'tan sakının. Umulur ki merhamet olunursunuz."
(Hucurat Suresi, 10)
Bu ayeti hayatında tecelli ettirmeyen bir kişi ayrımcılık yapıyorsa, yani tüm iman sahibi Müslümanlara aynı gözle bakmıyorsa, “şu Arap, şu Türk” diye ayrım yapıyorsa, ümmet bilincine sahip değilse, bu kişi “Müslümanım” dese ne önemi var?
Evet, gelelim yazımızın başlığında yer alan soruya.
“Mü’minler kardeş de Müslümanlar kardeş mi?”
Kendini Müslümanlar ile kardeş görmeyenler içindir bu soru.
Ben kendimi Dünya’daki 2 milyar civarındaki Müslüman’ın ayrımsız ve şartsız kardeşi olarak hissediyorsam, bu bir mü’min tavrıdır. Bu durumda elbette sorun yoktur.
Ancak kişinin imanı sağlam değilse, Müslümanım deyip de Allah’ın emrine uymakta kem küm ediyorsa, “Arap Müslümanı sevmem” diyorsa işte bu durumda “Müslümanlar arasında kardeşlik olmadığı çok açıktır.”
Hiç düşündün mü Ey Müslüman, o beğenmediğin Arap tam mü’min ise, bu durumda, sen “mü’minler kardeştir” ayetine muhalefet etmiş olmuyor musun?
Aynı şekilde bir Arap Müslüman, eğer “bir Türk Müslümanı sevmiyorum” derse, o Arap Müslüman olsa da mü’min olmayabilir. Çünkü “o sevmiyorum” dediği Türk Müslüman, iman bakımından o Arap’tan daha takva sahibi ise, ne olacak şimdi?
Sözü uzatmaya gerek yok.
Mü’minler kardeş olsa da Müslümanlar birbirlerini kardeş görmeyebilir ki bu Ümmet bilincine zarar vermektedir.
Tabi konuya Ümmet bilinci dışında da bakmak mümkündür. Aynı milletten olduğu halde birbirlerine karşı hasmane (düşmanca) bakan ve kardeşliğe muhalif hareketler içinde olan milyonlarca Müslüman var.
Bunların sebebi bilinçsizliktir.
Bundan dolayıdır ki diyorum: “Mü’minler kardeştir, ancak Müslümanlar arasında mü’minleri (Müslümanları) kendilerine kardeş görmeyenler var.”
Bundan dolayıdır ki diyorum: “Müslümanların kardeş olup olmadıklarını bilmiyorum. Ancak mü'minler kardeştir.”
Sevgili Peygamberimiz Efendimiz Hazreti Muhammed (Aleyhissalatu Vesselam)
"iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de (kamil manada) iman etmiş olmazsınız” buyurmaktadır.
Zaten bu Hadis-i Şerif mü’min ve Müslüman farkını en özet ve en net şekilde acıkıyor.
İman etmek ile Müslüman olmak aynı şey değildir. Birbirini sevmeyen Müslümanlar, kardeşlik hukukuna riayet etmeyen Müslümanlar (maalesef) kardeş değildir ve ancak mü’minler kardeştir.
Bu yazının sonunda şu önemli noktalara dikkat çekiyorum.
“Bir kişi gerçekten mü’min olmadan kardeşlik şuuruna ulaşamaz.”
Adamın yalnızca “adı Müslüman” ise şimdi o adamda ümmet şuuru da yoksa o adam nasıl tüm Müslümanları kardeş görsün ki?
Adamın ismi Müslüman ve Dünya’da acı çeken ve zulüm altında inleyen bir Müslümana karşı en ufak kalbinde acı ve sızı duymuyorsa o adam Müslüman mıdır? Bilmiyorum. Müslüman ise mü’min midir?
Esasında lafı uzatmaya gerek yok.
Konuyu güncel bir meseleye getireceğim.
Filistin'deki Müslümanların, Siyonist ve terörist İsrail’in zulmüne ve katliamına maruz kalması karşısında, bazı Hristiyan Ülkelerinde yaşayan halkların hassasiyetleri daha fazla ise bazı Hristiyanların eylemleri ve sesleri, sözde Müslüman birçok Ülkedeki halklardan daha fazla çıkıyorsa herkes şapkasını önüne alıp düşünsün.
Demek ki Müslüman olmak yetmiyor. Bir de bunun üzerine mü’min olmak gerekiyor.
Bu vesile ile İngiltere’de, İrlanda’da, Almanya’da, İtalya’da, Amerika'da, Fransa’da, İspanya’da ve Amerika kıtasından Asya kıtasına, Afrika kıtasından Avustralya kıtasına Hristiyan Ülkelerinde büyük kitlesel tepkiler ve halk eylemleri ile terörist İsrail’i protesto eden herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Yüce Rabbim (cc) o kişileri korusun ve esirgesin. İnsanlık düşmanı Siyonistlere, çocuk katili terörist İsrail’e karşı duran herkes benim inşallah kardeşim olsunlar.
Vesselam.