Yıldızların gezegenlerin galaksilerin canlıların ve cansızlardaki atomların hareketini sağlayan, darda ve bollukta da yardım edenin yediğimiz yemeklerde atomlara kadar düzenli kontrol eden ve ölünceye kadar yiyecek ve içecekleri ezelde tayin edenin ve verenin Allah olduğuna inanmalıyız. Buda tevhidi oluşturur. İnsanın dua ve ibadetle de arzuları, emelleri ebede kadar uzanmıştır. Bir aracı, evi, yazlığı kışlığı, çiçeği istediği gibi, bir bahçeyi de ister. Baharı, yazı kışı arzu ettiği gibi koca bir cenneti de arzu eder. Büyük idealler peşindedir. Ancak bu arzularına ulaşamadığında ve bunları elde edemediğinde üzüntüye düşer. Her isteğimizin hayırlısını helalde isterken, bizimde samimi dürüst çalışarak isteklerimizi hak kazanmak adına dua, namaz ve sabırla ulaşmamız ayetlerde bildirilmektedir. İmanımızı parlatmamız için samimi içten ibadetleri cemaatle etmeli, gece kalkarak göz yaşı ve niyazda bulunmamız gerekir.
Günlük hayatta ferdî ve toplumsal medyadan izlenilen olaylar ile tabiat olayları insanın ruh yapısı üzerinde birçok etkiler sonunda insanı üzmekte ve kederlendirmekte karamsarlığa düşürmektedir. Her negatif söz kalpte psikoloji yaralar açmakta, O yüzden negatif bilgi veren, söz, yazı yayın ve kuruluşlardan uzaklaşmanın daha yararlı olacağı, bununda toplum barışına katkı sağlayacağı verilmelidir. Her yapıcı olumlu, duygu ve düşünceler, güzel hasletler ahret yolunu güzelleştirmektedir.
Suriye, Irak, Mısır ve diğer ülkelerde Müslümanların yaşadığı kan, göz yaşı ızdırap, evinden ocağından olması ve çektiği acılar, kişinin, yanlışlarından dönememe ayet ve hadislerine göre yaşamını düzenleyememe, inançta kardeşlik bağlarının kuramama, darda kalana yetime kazançtan yeterli pay vermeme, israf, nefsin hastalıkları ve helal haram dikkat etmemekten, kendimizi düzeltememekten gelmektedir.
Diyanet işleri ile cemaat ve tarikatları hiç olmasa ayda bir toplanıp, bugün toplumumuzun ihtiyaçları yanlışları konusunda halktan e-maille görüş almalı ve kararlar almalı, camilerin içini bayram namazı (vacip) gibi doldurma (diğer namazlar farz) sokaklarda malayani kötü alışkanlık içinde olan ve camiye girmeyen çocukları kazanma adına adımlar atmalıyız. Hoca cemaate, toplantıda komisyon tarafından karar verilen tefekkür filmleriyle ısındırmalı ve bir konu başlığı verip cemaati konu ile çalıştırmanın önemini vermeli. Örnek konu başlığı Havf ve reca, ifrat ve tefrid, Eller, gözler gibi konulara ayet, hadisler, menkibeler, atasözleri ışığında her birinden öğrendikleri bilgiler alınmalı, telefonuna okuduğu bir sure cemaate dinletilmeli ve en güzel belirli anlatım yapanlar ile cami de sabah ve yatsı namazını 40 gün kılana da kitap cd v.b. bir takım ödüller verilmesinin yararlı olacağı kanaatindeyim.
Şibli hazretleri bir gün Hicaza gitmek için yola çıkar, yolu Bağdat’tan geçer. O zamanın halifesi Harun Reşid, Şibli hazretlerinin Bağdat’a geldiğini duyar. “Biz mi ziyaretine gelelim yoksa o mu bizim sarayımıza şeref verir?” diye haber gönderir. Şibli hazretleri biz halifenin yanına geliriz der. Ve saraya gider. Halife, Şibli hazretlerine, “Bana bir nasihat eder misiniz efendim” der. Şibli hazretleri de “Bana bir bardak su getirin” der. Halifeye, “Eğer çölde susuz kalsanız, ölmek üzere olsanız, biri elinde bir bardak su ile çıkıp gelse, dese ki bu bir bardak suyu sana veririm ama servetinin yarısını isterim, verir misin? Halife düşünür ve elbette veririm der. Şibli hazretleri, “Peki bu suyu içtin, çıkaramıyorsun [vücudundan dışarı çıkmıyor, bir hastalık var], bir doktor gelse, ben o suyu dışarı çıkarırım fakat servetinin diğer yarısını isterim, verir misin?” Harun Reşid düşünür ve elbette veririm der. Şibli hazretleri, “O halde bir bardak su bile etmeyen servetine güvenme“ der. Halife ağlamaya başlar. Bana bir nasihat daha eder misiniz der. Şibli hazretleri, “Siz suyun başındasınız, Allahü teâlâ Peygamber efendimizden beri akıp gelen bu İslamiyet suyunun bekçisi olmayı size nasip etti, bu suya pislik karıştırma, karıştırılmasına da müsaade etme, bid’at karıştırma onu tertemiz olarak koru.” Selam ve duayla…