Yazımın başlığına “Neremiz doğru ki?” diye başladım. Neden derseniz şöyle dönüp ülke olarak bakıyorum inanın hiçbir yerimiz doğru değil. Böyle giderse doğru gitmesi de mümkün değil sevgili Anadolu Gazetesi okurları.
Hatırlayın geçen hafta bir doktor vakası okuduk ve inanın dudak uçuklatan türden bir vakaydı. Bir doktor adayı, doktor olmadığı halde bir devlet hastanesinde göreve başlıyor, hasta bakıyor, ameliyata giriyor.
Hatırlayın Tekirdağ'ın Çerkezköy Devlet Hastanesi'nde kendisini 'pratisyen hekim' olarak tanıtan, sahte diploma ile görev yaptığı anlaşılınca tutuklanan Ayşe Özkiraz’ın durumu ülkemizin durumunun en güzel özeti.
Kendini yalancı ve sahte diplomalı doktor görünümlü üçkağıtçı düşünün ki hastaneye doğum gününde, “Çapa'nın gururu seni seviyoruz. İyi ki doğdun Dr. Ayşem” yazılı çelenk yollattığı ortaya çıkmış. Yani yüzsüzlüğün bu kadarına gerçekten pes doğrusu. İnsan ne söyleyeceğini bilemiyor dostlar.
Nerede bir sahtekar, nerede bir üçkağıtçı var, nerede bir yaramaz insan varsa inanın ülkemizde hak ettiğinden fazla değer görüyor. İşin acı olan tarafı bu benim nazarımda. Yani bir yarışma olur mazlum garip birini korumak ve desteklemek yerine, nerede bir kabadayı, fitneci ve kabagücünü ön plana çıkaran adeta bir yıldız muamelesi görüyor ülkemizde.
Kendimize iğnenin ucu en ufak şekilde battığında ortalığı ayağa kaldırıp, karşımızda kim olursa olsun onu alaşağı etmekten geri kalmıyoruz ve onun canını yakıyoruz.
Hakkını savunanı alaşağı eden, hakkını arayanı haksızmış gibi gösteren bir toplum olduk çıktık. Menfaatler ve kişisel hırslar ön plana çıkınca ne yaparsan mübah oluyor ülkemizde durum bu maalesef.
Yani bunu toplumun bütününde görmek mümkün. Siyasetinden, sporuna, sanatına kadar bu haksızlığı ve hukuksuzluğu her yerde görmek mümkün. Çünkü insanlar artık “KAOS” üzerinden beslenmeye başladı.
Hal böyle olunca nerede “KAOS” var orada mutlaka orada bir çıkar ilişkisi var. Çünkü artık insanlar hak ve adalet kavramlarını kaba kuvvet üzerinden aramaya başladı. Durum böyle olunca çıkarın varsa sen haklısın karşındaki ne kadar haklı olursa olsun hiç kimsenin umurunda değil.
Dedim ya neremiz doğru. Hele hele bu sosyal medyanın hayatımıza bu kadar girmesinin ardından artık ne haklı kaldı ne de haksız kaldı. Herkes kendini haklı çıkarmak ve üste çıkmak için her yolu deniyorlar da deniyorlar.
Öyle ki ne bu sosyal medyaya video çekenler ne anasını, ne babasını ne de büyüklerini sayıyor ve rezilliklerinin ardı arkası kesilmiyor. Herkes bur yol tutturmuş gidiyor ama nereye gittiğinin farkında değiller dostlar…
Allah sonumuzu hayır etsin diyorum. Çünkü gençliğin gidişatı hiç iyi değil. Gittikleri yolun ne kadar yanlış olduğunun farkında olmalarına karşın o yolda inatla gitmeye devam ediyorlar ki işin acı tarafı bu.
Neticede sözün özü balık baştan kokuyor, neresinden tutsan elinde kalıyor. Hak ve adalet artık mahkemelerde aranmak yerine kim güçlüyse o adaletini arıyor, böyle giderse daha çok hakkımızı sokaklarda aramaya devam edeceğiz gibi geliyor bana…