Uluslararası Ekonomi ve Barış Enstitüsü’nün açıkladığı en güvensiz ülkeler sıralamasında insan kaçakçılığında başı çeken Kolombiya 45’inci sırada, hırsızlıkta başı çeken ülke Tanzanya 51’inci sırada, elmas yataklarıyla zengin olarak bilinen Angola ise, camide ayakkabını çıkarıp namaz kıldıktan sonra çıkışta ayakkabını bulamayacağın ülke 83’üncü sırada. Toplu katliamlarla en fazla karşılaşan ülke Mali’144’üncü sırada, dünyanın 5’inci petrol zengini ülkesi Nijerya, kaçakçılık, fuhuş, cinayet, uyuşturucu ticaretinde yer alan ülke 148’inci sırada. Daha kötüsü var mı derseniz ki var o da Türkiye 149’uncu sırada…163 ülke arasında ki güvenli ülke sıralamasında ki yerimiz bu.
Diyelim ki bir iş yeriniz var. Ama ülkemize misafir mağdur diye kabul ettiğimiz bir Suriyeli ile papaz olduysanız vay halinize! Ardından grup halinde gelerek şiddet uygulayan Suriyeli mültecilerce iş yeriniz basılabilir, taranabilir darp edilebilirsiniz. Şehirlerimizin gettolarında komünleşerek kurtarılmış bölge oluşturan Suriyeliler artık çete oluşturmuş durumdadırlar. Fuhuş, uyuşturucu, gasp olayları artık sıradanlaşmıştır. Neden böyle derseniz, onlarda yabancı bir ülkede kendilerini güvende görmemektedirler. Onlarda kendi aralarında dayanışma sağlayarak güç oluşturmak gerektiğinde de bunu kullanmak zorunda kalmışlardır. Ülkede güvenliğin olmadığı bir ortam varsa ve Devlet güçleri bunu sağlayamıyorsa, gruplaşmalar ve çeteleşmeler haliyle oluşacaktır.
Haksızlığa uğrayıp ta yargıya gitsen, şahit olmaya kalksan suçlu durumuna düşebilir yargılanabilirsin de. Seni suçlayacak herhangi bir delil bulunmasa da seni etiketleyecek FETÖ gibi terörist gibi yaftalayacak bir suç yakıştırılabilir. Asayiş desen her gün bir cinayet her gün tecavüz her gün çocuk öldürme gasp gibi soygun gibi haberler manşet oluyor medyada. Çocuk tecavüzleri deseniz içimizi acıtıyor ve utanç veriyor. Siyaset erbabı çözüm yerine laf üretiyor. Ortada günlük olarak her olaydan sonra laf var icraat yok. Falan büyüğümüz dolandırıldı, kandırıldı demek bile sıradanlaştırıldı.
Bu kadar olumsuzluğun olduğu bir ülkede trafik sağlıklı işler mi? Tabiidir ki o da büyük oranda sistemden doğan denetimsizlikten-kuralsızlıktan-başıboşluktan ve bencillikten doğan payını alır. Kural tanımazlık diz boyu. Alt yapı güvensiz, ekonomik zorlamalar ve cehalet, Devletin işlersizliği büyük oranda facialara kapı aralıyor. Vatandaşlık görevini yapıp ta uyarıda bulunan vatandaş bile her türlü şiddetle karşılaşabilir. Her oluşan kaza can ve mal kaybına milli servet ziyanına neden oluşturuyor. Peki, trafikte güvende değilseniz, sokakta güvende değilseniz, yargı önünde güven de değilseniz, dağda-bayırda-piknikte insanlar gezip oturamıyorsa, yapılan düğünlerimiz mermi yağmuru altında kutlanıyorsa nerede güven de olabilirsiniz. Okulda mı, evinizde mi, işyerinizde mi, ailenizin yanında mı? Hangisinde?
Sizin demokratik haklarınızı seslendirdiğiniz yerde, güvenlik güçleri sizi gazla-copla-kurşunla dağıtıyorsa demokrasimiz güvende diyebilir misiniz? Seçimlerde bile sandık güvenliği sağlanamıyor, milletin “Hak-Hukuk-Adalet” gibi doğal hakları, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” denen yerde, sizin şekil olsun diye seçtikleriniz sizin haklarınızı hukukunuzu savunmak yerine rozet takarken medyaya poz verip fotoğraf çektirmeye gidiyorsa sizin güvende olmanızı sağlayacak kimse ve kurumda kalmamış demektir.
Seçim sonuçları sadece Anadolu Ajansı’nın göndermelerine bırakılmış verilen bilgiler jandarma ve polis güçlerinin bilgi ve sonuçları İç İşleri Bakanına ulaştırması sonrada Yüksek Seçim Kurulu’na sonuç gibi iletiliyorsa attığınız oyun ne güvenliği ne de değeri olur. Bir vatandaş en çok nerede kendini güvende hisseder? Evinde, Adaletin olduğu yerde, İşyerinde, demokrasinin hukukun işler olduğu yerde. Devletin vatandaşına güven oluşturduğu yerde. Vatandaş kendini böyle yerlerde bile güvende hissedemiyorsa orada bir sorun var demektir.
Meraklanıp ta ilgi duyduğunuz bir futbol maçını izlemeye gitmek bile risk oluşturuyor. Her an bir fanatik karşı taraftarın ayakkabısını-çakmağını-içtiği pet su şişesini kafanıza yiyebilirsiniz. Yediğiniz küfürde galiz küfürlerde yanınıza kalır. Devletin varlığı, adaletin yansız işlemesi, eğitim-denetim-ahlak ve oluşturulacak disiplinin bileşkesiyle oluşacak insan modeli ve hayata geçirilecek kurallar ile insanlar kendilerini güvende görebilirler. Güven ortamının oluştuğu Demokrasinin işler durumda olduğu, “Hak-Hukuk ve Adaletin” sağlandığı ortamlarda Ekonomide gelişir yatırımlarda oluşur.
Bir malın mağazadaki fiyatı ile pazarda ki fiyatı arasında fahiş farklılıklar varsa, gittiğiniz şehirde ki taksici daha fazla ücret yazsın diye sizi gereksiz yerlerden dolaştırıyorsa siz o piyasaya güven duyar mısınız? Kendinizi o piyasada hep kuşkulu hissetmez misiniz? Efendim serbest piyasa bu piyasa da rekabet oluşturur fiyat böyle oluşur demek işin mazereti olmamalıdır. Fiyat birliği ve denetiminin de bir kuralı vardır bu da devletin işi olup vatandaş için güven oluşturur.