Oda, Mutfak, Kabinet!

Cemal Kayı

Oda Mutfak Kabinet'te Ahmet'i tanıdım. İlk gördüğümde başındaki kızılımsı saç yerini sevip sağa sola serpilerek rast gele uzamış geven dikeni gibiydi. Avusturya'ya ilk geldiği günlerde kendinden bir yıl önce gelen Hasan'ın yetersiz Almancasıyla berbere tarif ettiği saç tıraşı modelinin uzayıp serpilerek bu hale geldiğini söylediler. Üstte geven dikeni gibi bir baş, altta buruşup üstünü taşıyamaz incelikte bir boyun ve anlamsız bakışlarını yüzünüzden daima kaçıran açık cacık renginde iki küçük göz. Kambur bir sırt, yamuk iki bacak, kızıla çalan bir surat rengi, çelimsiz orta büyüklükte bir beden.

Yatakta ana karnında gibi yatardı. Ellerini iki bacağının arasına sıkıştırır, bacaklarını karnına doğru iyice çeker tor top olurdu...

Onu o şekilde gördüğümde Avusturyalı ünlü pisikolog SİEGMUND FREUD'un; "Yatakta ana karnında yatış şekli kişilik bozuklukları, kendine güvensizlik, ana erkil yetişme tarzı ve sorunların altından kalkamayan insanlara özgüdür" teorisini hatırlardım.

Süryani Bakkal, Ahmet'ten her laf açıldığında "Abi, böylesi milyonda bir çıkar. Benden seksenbeş Şiline veresiye aldığı peynirleri firmada elli Şiline peşin satarmış. Beni belki elli defa dolandırdı, onbirbin Şilin borcu var, vermeyim diyorum ne edip ediyor gene beni kandırıyor" derken, aslında kanmadığını en az Ahmet kadar kendisinin de kurnaz olduğunu, alacağını eninde sonunda mutlaka alacağını, siteminin yalan olduğunu bilirdim.

Beş kişinin birlikte kaldığı tamamı otuzsekiz metre kare alan bölünerek oda mutfak yapılmış, daha sonra mutfak tekrar tahtayla bölünerek, “İT YATSA KUYRUĞU DIŞARDA KALIR” büyüklükte bir alan çıkarılarak Ahmet ile Goca Hüseyin için iki yatak atılıp kiraya verilmiş buna da oda, mutfak kabinet denilmişti.

Yatağa girdiği andan itibaren tor top olur, yarın kimi çarparsam neler koparabilirim, kimi tavlayıp tuzağa düşürebilirim, bu adamı tavlayıp tuzağa düşürebilmek için neler yapmalıyım? gibi düşünce yumakları zayıf düşürüp avurdunu çökertmiş, sanki tüm Dünyayı sırtında taşıyormuş gibi vücudunu yorgun bitkin düşürmüştü...

Gece vardiyasında tavladığı iş arkadaşını, sabah eve beraberinde getirir, masaya kahvaltıyı hazırlarken ocağa süt koyar, mutlaka ama mutlaka sütü taşırır, kahvaltıdan sonra adamı evine götürür, hatta evinde yemeğini de hazırlayıp öyle döndüğünü duyardım.

Sonunda işi eline yüzüne bulaştırır, mutlaka dayak yerdi. Elin adamı alacağını fazlasıyla alır, rezil rüsva eder, bir de dayak atardı... Ahmet uslanmaz gene yatakta tor top olur, uykusuz kalır, kimi nasıl nerde çarpacağını tekrar günlerce düşünür, kurbanını bulduğunda takatsiz kalır, bu böyle devam edip giderdi...

Sahi “CAV BELLA” n'oldu? Hani İzmir’de bir caminin minaresinden çalınıp, muhalefet töhmet altında bırakılmış yandaş basın aracılığı ile uzun süre gündemde tutulup çeşitli senaryolar üretilerek piyasaya servis edilmişti!

Sahi, gezi olayları sırasında iğrenççe saldırıya uğrayıp insanlık dışı hakaretlere! Maruz kalan bacımız ne alemde?

Kendi insanımızın maske sorununu çözemediğimiz dönemlerde elin devletlerine uçaklar dolusu gönderdiğimiz maskeler ülkemize “TURİST” olarak neden dönmedi acaba?

Yerli ve milli arabamızı ne zaman geçiş garantili yollarımızda köprülerimizde göreceğiz, daha ne kadar göğsümüzün kabarmasını bekleyeceğiz?

Sahi, tanklarımız n'oldu? Ne zaman ordumuza tesliminin sevincini yaşayacağız?

F35'ler, S400'ler gündemden düştü mü?

Darbe söylentileri neden gündem dışı bırakılıp, yeni gündemlere geçildi?

Ayasofya’nın ibadete açılması konusu neden Danıştay’a havale edilip gündemden düşürüldü?

İki hafta Abdulhamid tartışıldı. Kişiliği, kimliği, icraatları belgelerle tescilli birisinden bir kahraman yaratmaya çalışılıyor. Yaratılan bu kahraman 2023'te değiştirecekleri rejimin dayanağı olacak!

Bir Fatih, Bir Kanuni bunlara fazla gelir, çarpar bunları... Feyz aldıkları tarihi kişilik Abdulhamid'in yüz yıl önceki yaptıklarıyla bu günkü hükümetin yaptıkları yüzde yüz örtüşüyor... “Bana örnek aldığın kişiyi söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” özdeyişinde olduğu gibi.

Abdulhamid bahanesiyle Halk TV ile Tele1 televizyon kanallarına RTÜK tarafından birer hafta yayın karartma cezası verildi. Bu iki kanalın yaptıkları nitelikli tartışma programları iktidarı rahatsız etmiş olmalı ki susturulması yönünde karar alındı!

Ülkemizde gündem o kadar hızlı değişiyor ki, iki hafta öncesinin gündemini hatırlayamıyoruz. Gündemler konusunda nedense hep Ahmet geliyor aklıma... Önümüzdeki hafta gündem ne olacak? Gündem yaratıcılar yatakta tortop olup şimdiden düşünmeye başladılar bile!

Saygılarımla...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.