Öfke, başkalarına zarar vermez!
Eminim çoğunuzun aklınızdan, “Öfke başkalarına nasıl zarar vermez; öfke, aile içi şiddetin, cinayetlerin ve hatta savaşların nedeni değil mi?” soruları geçecektir.
Ben, ilk cümlemde ısrarcıyım!
Öfke zarar vermez; çünkü o bir duygudur!
Dışarıdan gelen ya da geleceği var sayılan bir tehdit veya saldırıya verilen tepkidir.
Saldırı ve tehdidi haber veren, önleme çağıran bir uyarıcıdır.
Kişinin kendi içsel deneyimidir; aynen âşık olmak, pişman olmak veya heyecanlanmak gibi!
Öfke, ancak saldırganlığa dönüşürse başkalarına zarar verir.
Artık bir iç deneyim olmaktan çıkar ve başka insanları etkileyen bir davranışa dönüşürse, Mevlana’nın dediği gibi, öfke rüzgâr olur, zamanla elbet diner ama o zamana dek de, pek çok dal kırılır.
Çoğu insan, başka duygular gibi, öfke duygusunu da yeterince tanıyamaz ve onu yönetmeyi beceremez!
Yetişme yıllarında, çevresindeki insanların öfkelerini başkalarına bağırarak, vurup kırarak göstermesine alıştığı için, öfkenin sadece böyle ifade edilebileceğine inanır.
Bazılarıysa erkenden, öfkeyi bastırmayı öğrenir.
Bastırılan öfke delici bir mermi haline gelip içeri döner ve kişinin kendisini vurur.
Öfkesini tanımayan ve yönetemeyen insanın hayata bakışı kararır, mutsuz ve umutsuz, gücünü yitirmiş birine dönüşür.
Öfke akıllıca yönetilmeksizin dışa yönelirse agresyona (saldırganlık), içe yönelirse depresyona yol açar.
Peki, öfkeyi doğru yönetebilmek için yapılabilir?
İlk yapmamız gereken şey, öfkenin farkına varmaktır!
Duygunun sorumluluğunu üstlenmektir.
Yani, ‘O beni çıldırtıyor! Sen beni delirtiyorsun!’ gibi suçlayıcı sözler yerine:
'Eşimin geç kalmasına kızgınım?' 'Kuyrukta çok uzun zamandır beklediğim için öfkeliyim!' gibi, doğrudan kendi duygu durumumuza işaret eden saptamalar yapmalıyız!
Öfke eğer yıkıcı bir eyleme dönüşme eğilimi gösteriyorsa, kısa da olsa bir süre yürümek, koşmak gibi fiziksel hareketlerden yararlanabiliriz.
Çünkü öfkeye yol açan kişi veya durumla karşı karşıya gelmeden önce biraz olsun sakinleşmiş ve enerjimizi boşaltmış olmamız gereklidir!
Sonrasında yüzleşme veya gerekiyorsa hesap sorma, akılcı bir dille ve sakince yapılmalıdır.
Ancak böyle bir yaklaşımla bizi öfkelendiren sorunu çözmemiz mümkündür.
Öfkeliyken yapmamamız gereken şeyler de vardır:
• Başkalarının bizim öfkelendiğimiz konuyu çok önemsemelerini beklemek! Bu sıklıkla söz konusu olmayacaktır!
• Öfkeyi ifade etmek için şiddete başvurmak
• Hakaret etmek
• Kendimizi ve koşulları gözden geçirmeden başkalarını suçlamak
• Araba kullanmak
• Alkol ve madde almak
Peki, ya yakınınızda öfkesini saldırganlıkla dışa vurma eğiliminde olan birisi varsa ne yapabilirsiniz?
• Öfkeli birine asla “Sakin ol!” demeyin! Bu onu daha da öfkelendirebilir!
• Ona neden öfkeli olduğunu sorun! Hemfikir olmasanız bile dinleyin!
• Olayı onun gözünden görmeye ve anlamaya çalışın!
• Saldırganlaştığı takdirde mümkünse uzaklaşın!
• Alay etmeyin; hakaret sözcükleri kullanmayın!
• Onun öfkesinin size bulaşmasına izin vermeyin!
Unutmayın!
Öfkelerini yönetebilen insanların hemen hepsi, hayatlarını da doğru yönetirler!
Değerli dostlar yazıma son verirken Peygamber Efendimiz (sav)'in şu hadisini paylaşmak isterim. Resulullah (sav) (bir gün): "Siz aranızda kimi pehlivan addedersiniz?" diye sordu. Ashab (ra): "Erkeklerin yenmeye muvaffak olamadığı kimseyi!" dediler. Resulullah (sav): "Hayır," dedi, "gerçek pehlivan öfkelendiği zaman nefsine hakim olabilen kimsedir." Hayatımızda tatbik edebilme duâsı ile...