Ok yaydan çıktı

Nihat Kaşıkcı

Adını açıkça koyalım: Savaştayız… Modern çağın savaşları, artık meydanlarda günlük veya birkaç günlük çarpışmalarla yürütülmüyor. Güçlü devletler, savaş ve işgale dair siyasetlerini, onlarca yıl öncesinden belirliyor. Sonra işin stratejisi ve nihayet taktik uygulamaları devreye alınıyor. Bu süreçte, genellikle terör gruplarından oluşan birçok ‘vekil savaşçı’ kullanılıyor.

Türkiye’nin güneyinde ABD ve yancıları tarafından kurulması planlanan ‘Teröristan’ın siyasetinin arkaplanı, muhtemelen Birinci Dünya Savaşı dönemindeki Wilson beyanlarına kadar uzanıyor.

ABD ve Avrupalı müttefiklerinin Türkiye’ye dönük bu ‘Yeni Haçlı Seferi’nin stratejisi ise, PKK ve türevi terör yapılarının kurdurulup eyleme geçirilmesiyle devreye alınmıştır.

İşin taktik uygulamaları ise, hemen her aşamada, farklı olaylarla tezahür etmiştir. Irak’ın işgali, 36. Paralel’in kuzeyinin uçuşa kapatılması, böylelikle Irak’ın kuzeyinde bir Kürt Bölgesel Yönetimi oluşturulması… Ve nihayet DAEŞ adlı, Pentagon laboratuvarı ve Hollywood stüdyoları imalatı terör örgütü üzerinden Suriye’nin büyük bölümünün işgali…

Bugünlere gelirsek… Müttefikimiz (!) ABD ve yancıları, ‘DAEŞ’le mücadele’ kılıfı altında, PKK’nın Suriye uzantısı terör örgütüne binlerce TIR dolusu silah veriyor. Bu silahlar içinde uçaksavarlar, tanksavarların yanı sıra, gelişmiş elektronik silah sistemleri bile var. O silahları kullanmayı öğretiyor. Öyle ya, DAEŞ’in hava kuvvetleri ve savaş uçakları var ya… Sonra, ‘dünyanın süper gücü’ olan (!) ülkenin askerleri, teröristlerle birlikte tatbikatlar yapıyor.

TÜRKİYE EKSENİ

Türkiye, ABD ve diğer Batı'nın yörüngesinden çıkıp, kendi eksenini oluşturdukça, çağın Haçlıları kuduruyor. Ellerinin altındaki, kanı beş para etmez terörist bozuntularını, birer mayın eşeği olarak üzerimize salıyorlar.

İsrail adlı terör örgütünün Gazze’de giriştiği soykırıma karşı sesini yükselten ve birçok ülkedeki halkların da kendi yöneticilerinin namussuz ve arsız politikalarına karşı harekete geçmesini tetikleyen Türkiye, Siyonazileri iyice çileden çıkardı.

Olup bitenlere Asya-Avrupa eksenindeki ticaret ve enerji koridorları bağlamında Türkiye’nin attığı adımları ekleyin…

Ve Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurumlaşma yolunda aldığı mesafeyi de hesaba dâhil edin…

Evet… Bu Türkler de fazla oldu. Bir şekilde önünün kesilmesi, ‘haddinin bildirilmesi’ (!) gerekiyor.

Tüm bu gerekçeler, Türkleri Anadolu’dan söküp atmak, Asya’nın derinliklerine sürmek üzere bin yıl önce ilk işaretlerini veren Batılı emelleri iyice depreştirdi. Önceki Haçlı Seferleri bir yana, 100 küsur sene önce yeniden devreye alınan bu planın, öyle veya böyle yürümesi isteniyor.

SONUNA KADAR DİRENİŞ

Türkiye cephesine gelince…

Son 200 yıldır, içine düşürüldüğümüz bu kurt kapanından kurtulmak için mücadele veriyoruz. Bu süreçte, savaş belasını üzerimizden hiç eksik etmediler. Birinci Dünya Savaşı’nı, Osmanlı Türk Devleti’ni tasfiye için tezgâhladılar. Zar zor, sadece Anadolu’yu kurtararak bu kapandan çıkmayı başardık.

Yine de durmadılar. Atatürk sonrası dönemde, içimizden devşirdikleri kuklalarıyla canımızı yakmayı sürdürdüler.

‘Our Boys’lara darbe yaptırıp, milletin seçtiği Başbakan ve iki bakanını astılar. Böylece Türk siyasetine ‘sınır ve had’ bildirdiler.

12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997… Ve nihayet 15 Temmuz 2016…

İşte bu sonuncusunda, Türk Milleti olaya el koydu. Verilen mesaj gayet net idi: ‘Gerekiyorsa bir kez daha ölüm-kalım mücadelesine varız’

İşte Başkan Erdoğan ve Devlet Adamı Bahçeli, milletin özünün ortaya koyduğu 15 Temmuz Kutsal Direnişinden güç alarak, üzerimize abanan Siyonazi güçlerine karşı dik durmayı başarıyor.

Haçlı-Siyonist ittifakının son bir aydır sahnelediği boyunu ve haddini aşan terör saldırıları da sabrımızı taşırmaya dönük taktik hamleler faslından olsa gerek…

2023 Aralık sonlarındaki iki saldırıda 12 askerimizin, 12 Ocak’taki son saldırıda ise 9 askerimizin şehit edilmesi, Türk Devleti’nin sabrını taşıran damlalar oldu.

ABD ve yancıları, bu son hamlelerle bizi ya sindirmek ya da mindere çekmek gayesini güdüyor.

OK YAYDAN ÇIKTI

Geldiğimiz noktada, artık ok yaydan çıktı. Sanılmasın ki olaylar kontrolümüz dışında gelişiyor. Devlet aklımız devreye girdi. MHP Genel Başkanı ve Devlet Adamı Devlet Bahçeli ve İP Genel Başkanı Meral Akşener, son terör saldırısının ardından Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı arayarak, hem bilgi aldı, hem destek beyan etti.

Sonrasındaki Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı ardından; milletin, devletin ve hükümetin kararlılığını vurgulayan bir duruş ortaya kondu.

Türk Devleti, ABD ve Batılı Haçlılar ile Siyonist güçlerin Türkiye’ye karşı tezgâhladığı ‘Teröristan’ devleti teşebbüsünü, ‘ne pahasına olursa olsun’ akamete uğratacağını… En uygun zamanda terörün yuvalandığı Irak ve Suriye topraklarına kara harekâtları yapacağını… Bu harekâtlar sırasında, ‘önüne çıkan her gücün meşru hedef olacağını’ duyurdu. Tercüme edersek: ABD ve diğerleri, derhal sahayı terk edin. Yoksa yere düşen bayrağınızı elinize veririm…

Yapar mıyız? Evet, yaparız. Çünkü 2019’dan bu yana yaptık. Hatırlayın… Trump’un Yardımcısı, ‘hapishane kedisi bakışlı’ Mike Pence, Barış Pınarı Harekâtımızın durdurulmasını ‘rica etmek’ üzere, etekleri tutuşmuş papaz gibi koştura koştura gelmişti. Ve Başkan Erdoğan’ın karşısında, süklüm püklüm ve abus bir suratla fotoğraf vermişti.

Son sözümüz: ABD ve yancılarıyla gireceğimiz aleni bir savaş, bize büyük bir zarar verir. Son 100 yıldır düzmeye çalıştığımız kervanımızın düzenini bozabilir. Gelişme, kalkınma, büyüme hamlemizi 10-20 yıl öteleyebilir.

Fakat, karşımızdakiler dünyanın süper güçleri bile olsa, biz böyle bir savaşı kaybetmeyiz. Dahası, bizimle aleni savaşı göze alacak olanların göreceği zarar, bizim göreceğimizden kat kat fazla olur.

Kimse Türk Devleti’nin sabrını ve gücünü sınamaya kalkmasın.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.