İnsan kendini, Dünya’da daima Meleklerin amiri şeytanın ayağı kayması gibi korku ve sevgisini kaybederim endişesini yaşamalıdır. Her ayetten de imtihan olacağımız (Zuhruf suresi: 44 - Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.) gerçeği ile hareket edilmelidir. Ayetleri yalan sayma ile inkar etmenin ebedi cehennem ehli edeceği (bakara-39, araf 36 ve Tegabun - 10 - İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehennem ehlidirler. Orada ebedi kalacaklardır. Ne kötü gidilecek yerdir orası!) bildirilmektedir. Dünyada her zaman ayağımız kayabilir Her duası makbul, dört yüz yıl gece teheccüde kalkan sabah ve yatsı namazını camide kılan âlim ve evliyadan bir zat olan Belam-ı Baura, Musa aleyhisselama bir beddua ettiği için şeytan arkasına taktığı, alçaklığa saplanıp ve kendi keyfinin ardına düşmesi sonucu. Ebedi cehennemlik oldu. Akabinde dili göğsüne kadar sarkıp yapıştı. Kur'an-ı kerimde, dilini sarkıtıp soluyan köpeğe benzetildi. (Araf 175-176)
Eski zamanlarda; sosyal güvenlik kuruluşu yoktu. Öksüzlerin, darda kalanların, dul kadınların ihtiyaçları, varlıklı zenginler, esnaflar, dükkan sahipleri ve zenginlerin zekat, öşür, sadaka, infakları ile karşılanır barış ve huzur içinde yaşamanın temellerini oluştururlardı.
Bayram arifesinde, savaşta eşini kaybetmiş dul bir kadın yanında yetim kalmış çocuğu ile birden fazla hacca gitmiş devamlı ihtiyaçlarını gideren ve güler yüzle karşılayan giyim malzemeleri satan dükkân sahibinden, bayramda kendi ve çocuğunun giyinmesi adına, Allah rızası için yardım ister. Dükkan sahibi, evinde eşine mi yoksa işyerinde çırağa mı kızgınlığından dolayı, bir anlık gaflet ve cahilliğinden dolayı; -Bıktım sizden nedir bu iş, ben sizin için mi çalışıyorum. Defol şuradan, diyerek kovar. (Duha-93/ 9- Öyleyse, sakın yetimi üzüp-kahretme. 10- İsteyip-dileneni de sakın azarlayıp-çıkışma, onu kovma. Lütfet: İhtiyacını gider yahut yumuşak dille reddet.)
Devamlı yardım aldığı Hacıdan ummadığı bir şekilde cevapla kapı dışarı edilen dul kadın, gönlü kırık melül- mahzun oradan uzaklaşırken, hacının karşısında, aynı mağazadan bir dükkanın sahibi olan Yahudi, bu kaba ve bu haşin davranışa çok üzüldü. (Bakara suresi 83 - Hani bir vakitler İsrailoğulları'ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: Allah'tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya iyilik, yakınlığı olanlara, öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz.) Kadına seslenerek, - Nedir hanım, hacı size niçin bağırdı. Dükkânından neden kovdu? Diye sordu.
İmanlı ve şuurlu olan kadın, Yahudi dükkan sahibine, hacıyı şikayet etmek yerine O’nu korumak adına: - O benim büyüğümdür. Döver de, söver de, kovar da, sana ne oluyor kefere! diye cevap verdi.
Yahudi yardım etmek amacı ile Kadın ve çocuğun, hacınınkinden daha iyisini kendi dükkânından ne isterse almasını, kendisine ve çocuğuna olacak elbisenin kendisinde bulunduğunu hatta hacınınkinden daha iyisini kendisinden alabileceğini söyler. Dul kadın ve yetim çocuk Yahudi’nin dükkânından beğendiklerini giyerler ve kadın Yahudiye : -Allah sana iman nasip etsin. Sen bizi giydirdiğin gibi Allah da sana Cennette köşkler verip Cennet elbiseleri giydirsin, diye dua eder. Çocuk da, anasının duasına amin, der. Güle oynaya şen şakrak sevinçle oradan ayrılırlar.
Dükkânından kovan hacı, o gece bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuş ve kendisi cennete girmişti. Cennette gayet güzel, gözleri kamaştıran zümrütten, elmastan, yakuttan bir köşk gördü. Baktı ki, köşkün kapısında kendi ismi yazılı idi. "Demek ki burası bana ait" diyerek köşkün kapısından içeri girmek istedi. Fakat kapıda bekçi olarak bekleyen melekler hacıyı içeri almadılar.
- Giremezsin hacı, dur bakalım nereye gidiyorsun? dediler.
Hacı durdu :- Niye giremiyorum, bu köşk de benim ismim yazılı değil mi? diye sordu.
Melekler cevap verdiler :- Düne kadar senindi ama maalesef dün siz başkasına devrettiniz. Daha henüz kapısının üzerindeki tabelayı da sökmedik, sökeceğiz, dediler.
Hacı neye uğradığını anlayamadı. O telaş ve heyecan içinde uyandı ki, yatak ve pijamaları sırılsıklam terlemiş bir halde su olmuş yatıyor : "Eyvah ben ne yaptım. Dün dul kadın ve yetim çocuğa öfkeyle kalplerini kırmakla hata ettim, Yüce yaratıcımız kalem suresinde (13 - Kaba ve haşin, ) davranmayın demişti. Ayeti yalan saydım. Sonra onları Yahudi Avram efendi giydirdiğini gördümdü. Bir anlık gaflet ve cehalet Köşkü kaçırmama neden oldu" dedi.
Sabah olunca hemen Yahudi Avram efendinin dükkanına gitti. Selam, hoş - beşten sonra:
- Avram efendi, dünkü dul kadını giydirdiğini gördüm, sen kaç liralık elbise verdiysen onların parasını sana ben vereceğim, dedi.
Yahudi bir altın değerinde elbiseler verdiğini söyledi.
Hacı :- Madem o kadarmış al sana onun iki misli, dedi.
Fakat Avram olmaz, dedi. Hacı değerini yükseltti, hacı yükselttikçe yahudi olmaz diyor, yahudi kabul etmedikçe hacı vermek istediği parayı artırıyordu. Hacı yüz altın, iki yüz altın hatta tüm malını servetini vermeyi teklif etti, Bu vaatler karşısında Avram'ın da sabrı taşmıştı.
- Olmaz hacı olmaz, o köşk yüz altınla bin altına tüm dünya servetlerini versen satılmaz. O senin gördüğün rüyayı ben de gördüm ve Müslüman oldum. o köşk düne kadar senindi, sen daha evvel yaptığın hayır - hasenatla o köşkü yaptırmıştın ama, dün bana sattın. Ben onu tekrar sana satmaya niyetli değilim. Sen artık bundan sonra kapına geleni boş çevirmede, varsa ömrün cennette kendine başka köşk yaptır. Allah'ın mülkü geniştir, dedi.
Müslüman olan Avram’dan bu cevabı alan hacı, bir daha kapısına geleni boş çevirmeyeceğine dair kendi kendine söz vererek oradan ayrıldı. Ama ömrü boyunca yaptığı iyilikler ameller sonucu elde ettiği köşk de elden gitmişti. Bir an kehf suresi (18- 103 - De ki: Amelleri en çok boşa gidenleri size bildirelim mi?104 - Onların dünya hayatında çalışmaları boşa gitmiştir. Oysa onlar güzel işler yaptıklarını sanıyorlardı. 105 - İşte onlar, Rabblerinin âyetlerini ve O'nun huzuruna çıkacaklarını inkâr etmişlerdir de bu yüzden iyilik altında yaptıkları bütün amelleri boşa gitmiştir. Artık kıyamet günü onlar için terazi kurmayız.) ayetleri gözünün önüne geldi, gözleri yaşardı. Selam ve duayla…