İlkokul birinci sınıfa başlayan öğrenciler için ilk birkaç gün zor geçebilir. İşinin ehli bir öğretmenle ve öğretmenin yönlendirmelerini dikkate alan veliler ile bu süreç çok hızlı atlatılabilir. Dünyanın en güzel karelerinden biri ilk dersin sonunda öğretmenin çocuklarını ördek yavruları gibi ardına alıp okulu gezmesidir. Bu arada veliler uzak bir köşeden çocuklarını izler. İki gurubu da uzaktan izlemek muazzamdır. Çocukların tedirgin de olsalar gruba dahil oluşları, velilerin şaşkınlığı, mutluluğu, gururu… Oscar ödüllük bir film gibi izlersiniz.
Bu filmde roller bellidir. Öğretmen-öğrenci-veli. Rollerin birbirine karışması süreci zora sokar. Hele ki veli, hem anne-baba hem öğretmen hem de çocuğun yapması gereken işleri yaparak rolleri karıştırırsa işler sarpa sarar. Anne-baba çocuklarının öğrenme ve eğitim süreçlerine olması gerekenden fazla müdahale ederek onların gelişimini engellemeye başlaması çok tehlikeli bir durumdur.
Bu durumda dünyayı tanımaya çalışan ördekler gider, karşımıza Ördek Sendromu çıkar. Bu sendromda, veliler çocuklarını korumaya çalışırken, onların bağımsızlıklarını ve sorumluluklarını geliştirmelerine izin vermezler. Ördek sendromu, ebeveynler çocuklarının her hareketini takip ettiğinde ve gereğinden fazla koruma ve rehberlik sağladığında ortaya çıkar. Bu durum çocuğun problem çözme becerileri ve özgüveni üzerinde olumsuz bir etkiye sahiptir.
Ebeveynlerin bu sendromdan kurtulmaları ve çocuklarına daha fazla özgürlük ve sorumluluk vermeleri çocuğun gelişiminin nihai yararınadır. Bu sendromun etkisini azaltmak için ebeveynlerin çocuklarının bağımsız kararlar almalarına ve hata yapmalarına izin vermeleri önemlidir. Böylece çocuklar risk almayı ve kendilerini daha iyi ifade etmeyi öğrenirler.
Ördek sendromu ile çocuklarımızın gelişimini engellememek için yapmamız gerekenlerden birkaçını sizlerle paylaşalım. Çocuğumuza yaşamı tanıması için izin vermeliyiz. Bebeklikten çıkıldıktan sonra giyeceği kıyafeti seçmesi, onu giymek için mücadele etmesi, su içmek için kendi bardağını alması, acıktığında dolabı açıp kendine yiyecek bir şey alması, yere bir şey döktüğünde onu kendinin toplayıp çöpe atması, kirlenmesi, terlemesi, ödev verildiğinde kendi yapması, ödevini yapamadığında yapılmaması, öğretmen tarafından yapılmadığının görülmesi ve öğrenme eksiğinin öğretmence tamamlanmasını sayabiliriz.
Çocukların karşılaştıkları sorunları çözmelerine rehberlik etmeliyiz. Kendi başlarına düşünme, üretme, uygulama, değerlendirme, analiz etme fırsatını onlara vermeliyiz.