Merhaba. Vergi ve hukuk ile ilgili yazılarımla haftada bir gün karşınızda olacağım. Bazen güncel gelişmeler bazen de önemli sorunlara değineceğim. Bu ilk yazıda, her ikisine de değinmek istedim.
En dikkat çeken güncel gelişme kuşkusuz ek motorlu taşıtlar vergisi konusudur. Anayasa Mahkemesi, ek motorlu taşıtlar vergisine ilişkin 7456 sayılı Kanun’un 1. maddesini iptal etmedi. Yüksek Mahkemenin önceki kararlara bakarak, vergiyi ödemeyip, iptal edileceğini düşünenler biraz hayal kırıklığına uğradı. Bu noktadan sonra ne yapılacağı üzerinde durmak daha faydalı olacaktır. Motorlu taşıtlar vergisi yıllık tahakkuk ettirilmektedir. Süresinde ödenmediği takdirde ise 6183 sayılı Kanun’a göre gecikme zammı uygulanmakta, ödeme emri gönderilmekte ve süreç hacze kadar gidebilmektedir. Kötü bir senaryo ile karşılaşmamak için tek çare, ne yazık ki süresi içinde verginin ödenmesidir.
Bir başka konu ise, sorun olmaya devam eden özel esaslar uygulamasıdır. Son dönemde vergi incelemeleri sıklaşmaya başladı. Bununla birlikte, vergi incelemesi dışında, sürekli tartışılan özel esaslar uygulaması da kaldığı yerden devam ediyor. Bilmeyenler için, özel esaslar uygulaması, kanunda yer almayan, ancak genel tebliğlerle çerçevesi çizilen bir uygulamadır. Genel tebliğe göre bu uygulamanın amacı, yolsuz vergi iadesinin önüne geçmektir.
Vergi idaresi, özel esaslar uygulamasında bazı mükelleflere bir uyarı yazısı göndermektedir. Yazıda; 15 gün içinde hakkında olumsuz tespit bulunan mükellef veya mükelleflerden yapılan mal/hizmet alımlarının gerçekliğini ispat etmesi veya söz konusu alımların çıkarılarak ilgili dönem beyannamelerinin düzeltilmesi istenmektedir. Aksi halde ise sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanma yönünden özel esaslara tabi tutulacağı uyarısında bulunulmaktadır.
Özel esaslar, KDV indirim – iade mekanizmasını zorlaştıran bir durumdur. Özel esaslara alınan bir mükellef, KDV iadesi alamamaktadır. Bunun dışında, her an vergi incelemesine tabi olma, teminat göstermek zorunda kalma, diğer kişi ve firmaların iş yapmak istememesi gibi ticari faaliyetleri güçleştiren durumlarla karşılaşmaktadır.
Uygulama hukuki açıdan oldukça sorunludur. Süreç, bir mükellefin mal veya hizmet aldığı başka bir mükellef hakkında, sahte belge veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediğine ilişkin vergi idaresinin tespiti ile başlamaktadır. Bir mahkeme kararı, inceleme, tahakkuk etmiş bir vergi ve ceza olmasa bile, sadece tespit vergi idaresi için yeterlidir. Sonra sahte belge düzenlediği yönünde tespit bulunan bu mükelleften, mal/hizmet alanlara yukarıda bahsedilen uyarı yazıları gitmektedir. Peki mükellefler bu durumda neler yapabilir?
Mükellefler, uyarı yazısındaki gibi işlemin gerçekliğini ispat etmeye çalışmaktadır. Ancak vergi idaresinin ikna olduğu, işlemin gerçekliğini kabul ettiği şimdiye kadar pek görülmemiştir. Kaldı ki vergi hukukunda bu şekilde bir uygulama da bulunmamaktadır. Hukuka aykırı bir durum varsa, bunu ispat etmesi gereken kural olarak vergi idaresidir. Defter ve vesikalardaki hususların gerçeği yansıtmadığı, vergi idaresinin ispatlaması gereken bir iddiadır. Bu durumda mükellefler için iki yol bulunmaktadır. Ya özel esaslara alma işlemine dava açacak ya da söz konusu alımları çıkarıp ilgili dönem beyannamesini düzeltecektir.
Özel esaslara alma bir idari işlem olup, buna karşı vergi mahkemesinde dava açmak mümkündür. Ancak mahkemeden yürütmenin durdurulması da istenmelidir. Yoksa mahkeme iptal kararı verene kadar mükellef özel esaslarda kalmaya devam edecektir. İyi haber ise, mahkeme kararları mükellef lehinedir. Kararlar; uygulamanın yasal dayanağı olmadığı, Anayasa’ya aykırı olduğu, mükellefleri kategorize ettiği ve çalışma barışına aykırı olduğu şeklindedir. Mahkeme yürütmenin durdurulması veya iptal kararı vermesi durumunda, mükellef özel esaslardan çıkmış olacak ve KDV indirim – iade imkanına tekrar kavuşacaktır. Ancak bu durum olası vergi incelemesini engellememektedir. Vergi idaresi istediği zaman istediği mükellefi inceleme yetkisine sahiptir. Ancak özel esaslara alınma işlemine karşı iptal davası açan mükelleflerin inceleme kapsamına alındığına da uygulamada rastlanmamaktadır.
Bunun dışında, ilgili dönem beyannamesi düzeltilebilir. Yani, vergi idaresinin uyarı yazısında belirtmiş olduğu şüpheli bulunan alımlar çıkarılabilir. Bu durumda haliyle mükellefin ödeyeceği KDV artacaktır. İyi haber ise, sonradan dava açma imkânı bulunmaktadır. Bunun için düzeltme beyannamesi verirken ihtirazı kayıt yani şerh düşülmelidir. Beyanname verildikten sonra süresi içinde vergi mahkemesinde dava açılabilir. Düzeltme beyannamesi verildiği için özel esaslara alınmayan mükellef, bu dava ile fazladan ödediği vergiyi iade alabilecektir.