Türkiye de değişmeden devam eden tek şey.
Hangi siyasi görüş iktidar gelirse gelsin, ehil olmayanların kurumların başına gelmeleri.
İşin ehlimi, gerçekten bu işe uygun mu, aranmıyor siyasi görüşlerine yakın olanlar tercih ediliyor.
Bir işe diplomalı veya unvanlı kimse değil, o işi hakkı ile yapabilen kimseler getirilmiyor.
Ülkede adam kayırmak, adamına göre iş veriliyor.
Her zaman işe göre adam seçilmiyor.
Adamına göre iş seçiliyor.
O eleman o işe layıksa o iş ona verilmeli, layık değilse, layık olan aramalı denmiyor.
Siyasi görüşe göre iş, makam tahsis ediliyor.
Bugün kurumlarda siyasi görüşlere göre birimler açılmakta.
İyi yönetilen ülkelerde, kamu görevleri, en layık olanlara verilirken bizim ülkede yandaşına verilmekte.
İyi yönetilen şirketlerde de böyle değil mi?
Ehil olamayanı şirketinizin başına getirdiğiniz gün batışınızı gerçekleştirirsiniz.
Bizde ehil aranmıyor, bir bakıyorsunuz bir bakanın, seçilmişin bütün ailesi, kamunun en yüksek tepesinde.
En kritik kurumların başında akraba, eş, dost, mahdum tanıdıkları oturuyor oturmaya da devam ediyorlar.
Gelenler gidenlerin ayıbını araştırıyor, kendi ayıplarını örtüyor.
“Ekmeği ekmekçiye ver bir ekmek de üste ver” deyimi yıllarca söylene gelmiş.
Çünkü işi ehline vermek buradan geliyor.
Bugün iş ehillerde mi?
Yönetimler, yönetenler, seçilmişler ehil mi?
Ehil aranmıyor, yandaş olmanız yetiyor.
İşin ehli olsanız da size sıra gelmiyor.
Kadro açıyorlar imtihanla elaman alınacak deniyor, ehil değil torpili olan en önde giriyor.
İş ehlinde olmayınca siyasilerin hali de orta değil mi?
Allah işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor.
Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emrediyor.
Kuran’ı kerimde ki: “Allah size, mutlaka emanetleri (işleri) ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.” [Nisa 58]
Bu sözün muhatabı siz seçilmiş yöneticiler değil mi?
Hz. Peygamber “İş ehline verilmezse kıyamet yaklaşmış” sözleri düşündürücü değil mi?
İşi ehlide alırsanız, ehil olmayanlara işi verirseniz sonucuna da katlanmalısınız.
Bir işte ben de varım demek için araştırmak, eğitim almak, öğrenmek, bu yolda gayret göstermek varken.
Eğer birilerinin adamı olma yolunda gayret ediyorsanız vay halinize!
Birilerinin adamı olarak bir yerlere gelmiş, yetkilendirilmiş kişilerin yeteneksizlikleriyle topluma nasıl bir katkısı olabilir.
Birilerine kukla olmanın ötesine geçebilirler mi?
O yüzden marifet, iyi işleyen kurumları alıp, içindeki kadroları boşaltarak layık olmayanları doldurmak değildir.
Asıl olan işin ehli olanları siyasi görüşleri sorulmaksızın işin başına getirmektir.
Kurumlara alırken, insanların siyasi görüşlerine göre davranırsanız, bu topluma partizanlıktan başka bir şey kazandırmaz.