Bir zaman benim omuzum kalabalık rütbelerim var diyenler. Bugün ceza evlerinde mahkum oldular.
Yirmi sekiz Şubat davası hükümlüsü Çevik Bir'in sağlık sorunları nedeniyle tahliyesine karar verilmiş.
Bir zamanlar rütbesi askerdi. Aklı başında o bilirdi. Kıdemi generaldi. Astığı astık, kestiği kestik emir verirdi. Asker sivil ona selam dururdu. Çünkü o ülkenin komutanıydı.
Bugün aklını yitirmiş, ne dediğini bilmiyor, bir başkasının yardımı olmadan yürüyemiyor. Bir zamanlar tankları halka yürüten.
Bayan bakana “Seni yağlı kazı oturturum” diyen komutanların silahı hep halkına çevrildi.
Halkına silah döndürenler ülkede baş tacı edildi. Çünkü o yıllardan güç omuz kalabalıklardaydı. Cumhuriyeti kuranlar askerdi.
Hep öyle olsun istediler. Tek parti zulmünde, diktatör asker iktidarda rahatsız olan halk. Elli yıllarda Demokrasi çatısı altında çok partili dönem geçiyor.
CHP içerinde siyaset yapanların kurduğu siyasi parti iktidarı devralıyor. Halkın demokrasi adıyla seçtiği iktidarın ömrü on yıl sürüyor. Başbakanın idaresi dar ağacında son buluyor.
İktidarda uzak kalan generaller düdüğü çalıyor. Demokrasiye sözüm ona balans veriyorlar. Asker bunlar laf söz dinler mi?
Başbakanmış, bakanmış, iktidarmış, seçilmiş takmadılar darağacına çektiler. Daha sonraki yıllarda asker her zaman demokrasiye düdük çaldı.
Ülkede demokrasi dedikleri yönetim bir ileri iki geri gitti. On bir Eylül’de yine bir düdük çaldı bu sefer niçün paşa iktidarın sahibi oldu. “Ne yapalım asmayalım da besleyelim” sözleri tarihe geçti.
General bunlar söz dinler mi? O yıllarda omuzum yıldızlı diyenler hani neredeler hepsi iki metre çukurda bekliyor.
Ülkede demokrasi bir türlü balans tutmadı. Ülkede ne kadar çok partili bir demokrasi olsa da her gelen demokrasiye bir balans veriyordu.
60 darbesi, 71 muhtırası, 80 darbesinin faillerinde geri dikili iki taştan başka bir şey kalmadı. Ülkede Darbeler yapılır, siyasetçiler de ceketini alıp kaçarlardı.
Bu seferde yirmi sekiz Şubat’ta Erbakan iktidarına balans verdiler. Erbakan iktidarı ceketini alıp kaçmadı fakat iktidarı teslim etti.
Bu balans biraz daha sert geçiyordu. Balansın ağzında Müslüman başörtülü kızlar, kadınlar, anneler, nineler vardı.
Laikliği koruma adına Müslüman avı başlamıştı. Bunların başında Çevik Bir diye bir omuzu kalabalık paşa vardı.
O günlerde korku ve şiddete endeksleyen 28 Şubat Post-Modern darbesinin baş aktörleri bugün bastona binmişler.
O günlerinde paşa ne diyor bizim başörtüsüyle savaşımız “Bin yıl sürecek” diyor. Müslümanlara yapılan zulümden bahsediyor.
Paşanın hayali kısa sürede tarihe gömülüyor. Allah birden gücü tersine döndürüyor paşa kendini ceza evinde buluyor. Ömür dediğin nedir ki, dün omuzun kalabalıktı bugün baston üzerindesin.
Bir kaç yıl sonra tabut içinde iki metre çukurdasın. Zulüm etiğin “bin yıl sürecek” dediğin Müslüman kıldıracak cenaze namazını. Bunlar bir örnek neden öğüt almıyor gücü kendinde bilenler.