Risk yönetimi mi? Kriz yönetimi mi?

Ahmet Sandal

Kriz varsa, sorun varsa, bunun sebebi büyük oranda risk yönetimimin olmamasıdır. Tabi şurası da bir gerçektir, ne kadar da risk yönetimini uygulamaya soksanız, ne kadar da ciddi bir şekilde risklere göre kontrol önlemleri ve tedbirler alsanız bazı krizler, bazı sorunlar, bazı meseleler gündeme gelebilir. Bunda hiçbir ihtilaf yoktur. Çünkü risk yönetimi yüzde yüz krizsiz bir gelecek öngörmez. Ancak şunu sağlar : “Muhtemel olarak meydana gelmesi riskler önceden öngörülür, tanımlanır, tedbir alınır, meydana gelmesi önlenir ya da etkisi azaltılır.”

Riskleri önceden görerek tedbir almak ve krizleri önlemek, etkisini azaltmak akılcılıktır. Bu modern stratejik yönetimdir. Riskleri önceden gören ve krizleri önleyen yönetici de akıllı ve basiretli bir yöneticidir. Risklere odaklanan bir yönetim, çağın gereğidir.

Bu gerçeğe rağmen, Kamu yönetiminde kimsenin riskleri taktığı yok. Daha açıkçası, risk yönetimi diye bir kavram kamuda mevcut olsa da, bu yönetim daha çok kâğıt üstünde kalmaktadır. “Mevzuat hükmüdür” diye bazı risk yönetimi çalışmaları yapılsa da, bunların çoğu göstermeliktir. İşte “dostlar alışverişte görsünler” mantığıyla bir şeyler yapılıyor gibi davranılıyor. Hepsi bu kadar.

Kamuda gözlemlediğim maalesef “risk yönetimi değil kriz yönetimidir.” Bir mesele, bir problem yıllar öncesinden geliyorum, geliyorum diye adeta bağırır, ancak, kimse oralı dahi olmaz, o mesele ortaya çıktığı andan itibaren kriz yönetimi başlar ve yöneticisinden memuruna kadar tüm bakanlık, tüm genel müdürlük, tüm daire başkanlığı o soruna birden bire yönelir.

Trafik kazaları, iş kazaları, madencilik felaketleri, kadına yönelik şiddet, sel, heyelan, deprem ve benzeri meseleler orta yerde durur. Kimsenin aklına risk yönetimi gelmez, ancak, bu hususlarda bir sorun baş gösterirse herkes “hurra” diye o alana yönelir. Birkaç gün o sorun, o konu basında, haberlerde yer alır. Ardından konu, sorun unutulur gider. Ta ki tekrar bir kaza ve felaket meydana gelene kadar, konu ve sorun kimsenin ilgisini çekmez. Sorun ve kriz baş gösterince herkesin ilgisini çeker.

Bu arada krizlerle mücadele etmede başarılı olmakla da övünürüz. Halbuki bence krizleri başarıyla yönetmekten daha öncelikli ve daha önemli olan riskleri yönetmek ve meydana gelmeden önce değerlendirerek tedbir almaktır.

Şu sözlerime, şu ikazlarıma herkes dikkat etsin: “Riskleri göz ardı edenler, krizlerle göz göze gelirler.”  Krizlerle göz göze gelenler de ya o krizin altında tamamen ezilirler, ya da büyük hasar görürler. Halbuki riskleri dikkate alan, akılcı, adil ve ehil bir yönetim krizleri önler ve hiçbir hasar ve zarar görmez.

Yazımın başında da belirttim, risk yönetimi elbette, bütün krizleri ve bütün sorunları önleyecek değildir. Beklenmedik durumlar ve risk yönetimi olsa da yine bazı meseleler meydana gelebilir. Bunlar da çok büyük yekûn teşkil etmez.  Önemli olan büyük meseleleri ve büyük krizleri önlemektir.  Önemli olan büyük sorunların meydana geleceğini risk yönetimi sayesinde önceden tahmin ederek, gerekli tedbirleri almak ve bunların meydana gelmesini engellemektir.

Risk yönetimi özellikle kamu sektöründe çok elzemdir. Zaten, özel sektör kârlılık ve verimlilik esasları açısından çalıştığı için gerekli tedbirleri alıyor. Ancak, kamu yönetiminde risk yönetimi tedbirleri alınıyor mu? İşte önemli olan bu sorununun cevabıdır. Ben kamu yönetiminde risk yönetimi konusunda “kâğıt üstünde kalan çalışmalar” dışında çok da fazla bir hassasiyet göremiyorum. 

Kriz yönetimi (yani riskler olmadan önce tedbir almamak, olduktan sonra harekete geçmek) hem mala, hem de cana zarardır. Halbuki risk yönetimi hem can, hem mal için fayda sağlar. Tedbir almak akla ve ilme uygun olandır. Tedbir almamak akılsızlıktır.

Tedbir almak aynı zamanda İslam’ın da bir gereğidir. Bizim Dinimiz risk yönetimini emreder. “Sevgili Peygamber Efendimizin (asm) yanına bir Bedevi geliyor. Resûlullah (asm) kendisine soruyor:
-Deveni nereye bıraktın?
Bedevi:
-Allah’a emanet ettim.
Resûlûllah kendisine şu cevabı veriyor:
-Evvela deveni sağlam kazığa bağla, daha sonra Allahû Tealâ’ya emanet et.”

Kur’an-ı Kerim’de yüzlerce ayette akletmekten, ilimden, irfandan ve makul davranmaktan bahsedilir. Akıl, ilim, makul davranış riskleri önceden görerek tedbir almaktır.

Evet, bu sözlerimle birlikte yazımın başlığındaki soruyu sorarak cevabını da ben söylüyorum:

“Risk yönetimi mi, kriz yönetimi mi?”

Elbette, risk yönetimi.

İnşaallah, kamuda risk yönetimin gerçekten uygulandığı ve kağıt üstünde kalmadığı günleri görürüz.

Kamu’da görev yaptığım 32 yıl boyunca gözlemlediğim vurdumduymazlığa, aymazlığa ve bunca ihmale rağmen gelecekten umutluyum.

İnşaallah “olur”.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.