Ruhumdaki deprem

Mehtap Mert

6 Şubat gecesi uykumdan uyandırdı Kahramanmaraş merkezli deprem. “Ankara’da bu kadar hissedilen deprem nereyi vurdu?” derken, yarım saat içinde ajanslara düşmeye başladı haberler.

Yerle yeksan olan 10 şehir, 3. günde 12.000 can kaybı, binlerce yaralı, binlerce kayıp, henüz ulaşılamamış yüzlerce enkaz.

Yüreğim yangın yeri. Utanıyorum, sıcak evimde oturmaktan. Utanıyorum, yemek yemekten. Her mucize kurtuluşta gülen yüzüm, hemen kedere bırakıyor yerini. Zihnimde kocaman bir aydınlanma. “Yıllarca emek harcayarak aldığım evim mezarım olacaksa, kırdığım kalpler enkaz altındaysa, değer mi, ölüm var” aydınlanması. Gözümde yaş, içimde derin bir sızı.

Utanıyorum, yağmacıyı, hırsızı, fırsatçıyı gördükçe insanlığımdan. “Ne ara bu kadar kötü olduk biz” söylemindeki “bize” dahil olmaktan utanıyorum. Güzel ülkemde bu soysuzlarla birlikte aynı havayı solumaktan utanıyorum.

500 yıldır uykuda olan fay hattı uyandı, yıktı geçti yurdumu. Günlük hayatta bir kahve içmeye toplanamayanlar, koordinasyon eksikliğinden dem vurur oldu. Yıkılan yollar, olumsuz hava şartları, hemen arttan gelen ikinci deprem, 10 büyük şehri kapsayan geniş alan, limandaki yangın, denizin yükselmesi hiç hesaba katılmadı boydan büyük laflar edilirken.

“Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.” Asıl şimdi başlıyor devletin görevi. Depremzede vatandaşlarımızın barınma, yiyecek, giyecek ihtiyaçları sağlanacak, cenazelerimiz defnedilecek, yaralılarımız tedavi edilecek, yollar yapılacak, enkazlar kaldırılacak, şehirler yeniden oluşturulacak…

Gün provoke değil, bir olma, birlik olma günü. “Türk milleti çalışkandır, Türk milleti zekidir.” Aklımızla, ferasetimizle, bağlılığımızla, Türk olmanın bilinciyle saracağız yaralarımızı.

17 Ağustos 1999’u nasıl unutmadıysak, 6 Şubat 2023’ü de öyle unutmayacağız. Ölen kardeşlerime rahmet, yaralı kardeşlerime acil şifa, biz kalanlara da sabırlar diliyorum.

Geçmiş olsun Türkiyem.