Saatlerle neden oynarsın be adam!

Selami Mutlu

Bak şu insanların yaşadığı sefalete de yüzün kızarsın biraz. Sabahın karanlığında parmak kadar çocukları aileleri okula yetiştirmek için aç ve susuz yola çıkmak zorunda kalıyor. Karanlıkta daha uykudan ayılamamış çocuklar derste uyuyorlar. Güneş doğmadan karanlıkta başlayan eğitim yine çıkış saatleri karanlıkta olduğu için elektrik yakmak zorunda kalıyorlar. Hem meskende hem okul ve iş yerlerinde yakılan elektrik ülke ekonomisine maliyet olarak yazılıyor. Dolayısı ile enerji tasarrufu olsun diye uygulanan saat değişikliğinin sağladığı tasarruf devede kulak…

Çoğunlukla sokak lambalarının yanmadığı yerlerde aileler el fenerleriyle yola koyuluyorlar. Okula yürüyerek giden çoğunluk korku ile yol alıyor. Tinercinin, tecavüzcünün, katilin artış gösterdiği toplumumuzda korku ile okula gitmeye çalışan çocuklara yüklenen stresle nasıl bir eğitim başarısı gösterebilirler. Enerji tasarrufu sağlayacağım diye yapılan değişikliğin çocuklarda ve ailelerde-çalışan kesimde yarattığı korku ve depresyona değmez.

Yaptığınız değişikliğe karşı açılan kampanyalar toplanan imzalar, veli ve öğretmenlerin şikayetleri, eğitim uzmanlarının yaptığı uyarılar akademisyenlerin bilimsel raporları sizi hiç tetiklemiyor mu? Parmak kadar çocukların beslenmeden okula gitmeleri derste uyumaları çocuklara eğitim açısından ne gibi bir fayda sağlayabilir? Derste uyuklayan çocuk öğretmeninin anlattığını nasıl anlayabilir? Böyle bir eğitimin çocuğa sağlayabileceği fayda olabilir mi?

Bunun adına kaş yapayım derken göz çıkarmak denir. Karanlıkta çocuklar okula gitmek için korku içersin de yol alırken veliler de korku ve endişe içersinde beklemektedirler. Eğitim ve psikoloji uzmanları da çocukların karanlıkta gidip gelmelerine, uykularını almadan beslenmeden okula gitmelerinin çocukların psikolojisini bozacağını ifade ediyorlar. Türkiye’nin acilen saat uygulamasını değiştirmesinde yarar görülmektedir.

Prof. Unvanı taşıyan kişilerce araştırılıp, etüt edildiği bilimsel çalışmaların sonucunda uygulamaya konulduğu söylenen raporun bilimselliği bir tarafa sağlayacağı tasarrufla da bağlantısı olamaz. Atılan taş kurbağayı bile ürkütmeye değmemiştir. 1972 yılından beri tüm dünya ile birlikte uygulanan yaz saati uygulaması TBMM’de çıkarılan bir kanunla düzenlenmiş olmasına rağmen sadece kararname ile düzenlenmiştir Hukuka uygunluğu bile tartışmalıdır. Böyle yaptım oldu kararlarıyla uygulanması akla uygun değildir. Nasıl bir tasarruf sağladığı bile şüphe götüren bu kararın uygulamaya alınmasının nedenini anlamakta güçlük vardır.

Enerji Bakanlığı yaz saatini sabitleme kararı almasının nedenini ‘’Ülkenin güneş görme suresi ve elektrik tüketim verilerini’’ esas aldığı ifade ediliyor. Karanlıkta başlayan yine karanlıkta yapılan eğitim kurumlarında elektrik sarf edilmiyor mu? Bunun ülkeye ve insanımıza bir maliyeti yok mu? Yani Anadolu deyimiyle ifade etmek gerekirse ‘’Bir deli kuyuya taş atıyor kırk akıllı taşı çıkaramıyor’’Eski köye yenilik getireceğim diye yapılan iş mevcut düzeni daha karmaşık hale getirmiştir.

Her sorumlu makam ayrı bir senfoni söyleyerek işin içinden sıyrılmaya top gezdirmeye çalışmaktadır. Biri kalkıp okula gidiş saatlerini ileri bir saate alalım diyor, diğeri otur oturduğun yerde büyük illerde ki trafik sorununa büyük yük getirir trafik kilitlenir diyor. Kamu kurumları ile şirket çalışanlarının mesai saati ile okul saatleri çakışacağından zaten denetlenemeyen, sadece ceza müessesi ile yönetilen trafikteki kuralsızlık daha da keşmekeş hale gelecektir deniyor.

Zaten kuralsızlığın kural haline geldiği trafikteki keşmekeş yaşayan illerde, trafikte kaybedilen zaman, yakılan fazladan mazot-benzin, kaybedilen işgücü ve üretim ülke genelinde maliyete vurulduğunda, Enerji Bakanlığının aldığı gerekçelere karşı olduğu ortadadır. Kaybedilen zamanın, işgücünün harcanan enerjinin üretim kaybının insanlarımız üzerinde ki olumsuz etkisinin yapılmak istenen sözde enerji tasarrufuna değmediği anlaşılacaktır. Yapılan uygulamanın tasarruf sağlamadığı açıktır eyer niyet Araplarla aramızda oluşan saat farkını azaltmaksa, bırakın bu sevdayı Araplar saatlerini size uydursunlar. Böylece Arap kardeşlerimizin de uygar dünya ya doğru atacakları adımlarına ön ayak olmuş olursunuz.

Ülke insanına ve ülkeye getireceği maliyet yükünü doğru dürüst hesaplamadan ideolojik saplantılara girerek yol alınmaz. Enerji tasarrufu sağlamaksa niyet ülkende ki enerji verimliliğini gereksiz yakılan vitrin aydınlatmalarını kısıtlayarak, kamu kurum ve kuruluşlarındaki enerji lüksünü tasarrufa katarak büyük bir maliyet kaybını önleyebilirsiniz. Cadde ve sokaklarda gece- gündüz demeden yanan devasa reklam panolarını güneş enerjisinden faydalanarak lambaları yakabilirsiniz. Yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirerek, teknoloji ye yatırım yaparak ve konuya ilişkin bürokrasiyi azaltarak bu konuda üretim yapacak yatırımcılara teşvik verebilirsiniz.

Evet, ülkemiz de tüketilen enerjinin % 50 kadarı dışarıdan ithal edilmektedir. Güneş ülkesi olan ülkemizde bu açığın kapatılması için çaba ve yatırım yapılması gerekirken, elektrik enerjisi üretimine yatırım yapılması gerekirken geleceğe katkısı olmayan ülkeye fayda sağlamayacak kişiye özel yatırımlara lükse kaynak aktarmak ülkeye yarar sağlamaz. Yapılan araştırmalarda ülkemizde sarf edilen elektrik enerjisi oranı şöyledir. Meskenlerde %30 Sanayi de %20 Ulaşım da % 15 gibi bir tasarruf sağlamak mümkün iken, kalkıp enerji tasarrufu sağlıyorum gerekçesiyle Türk insanına karanlıkta okumaya çalışan öğrenciye bu eziyet yaşatılmamalıdır.

Günü kurtarma çalışmaları, ülkesini seven ve kollayan yöneticilerin sığınacağı liman olmamalıdır. Bu ülkede bu insanda bizim insanımızdır.

Not: Ülkemiz de son günlerde terör odaklarının işlediği vahşi katliamları kalleşçe ve haince yapılan cinayetleri kınıyorum. Hiçbir katliam özgürlük mücadelesi bahanesi olamaz. Bunun adı cinayettir, Katliamdır, Vahşettir. Ülkemin başı sağ olsun. Ölenler hepimizin şehididir. Hepimizin evladıdır. Türkiye buna alet olanlara da silah verenlere de karşı koyacak dik duracak kadar güçlüdür. Ölenlerin mücadelesini sürdürecek arkada daha 80 milyon Mehmet vardır. Ülkeme ve geride kalanlarına baş sağlığı diliyorum.