Nurullah Genç, “Ülkemin Ankara’sı”nı anlatırken yanındaysanız dikkatli olmalısınız! Çünkü;
(…)
kar simsiyah, yağmur irin kokuyor
bu Ankara, ülkemin Ankara’sı
neden benim şu algın kalbimi
âteş olup, kezzap olup yakıyor
Ardından “Ülkemin Sokakları”na geçerseniz orada da dikkatli olun. Çünkü;
bu sokaklar neden yaralı böyle
ve neden sessizce ölüyor kuşlar
haramiler geçmiş besbelli, birden
geçerken sokağa tuzak kurmuşlar
(…)
kapanmalı canda işleyen yara
kalbimiz kara ki, yüzümüz kara
göğün dudağında hep aynı sitem;
böyle sokaklara, böyle Ankara
***
Öner Yağcı’nın “Merhaba Ankara” demesine bakmayın! Bizi kendinin katılmadığı ancak hatırladığı bir yolculuğa sürüklüyor. Hadi çıkalım:
Ankara’yı benim için de seyredin balkondan
Bu mayıs sabahında aksın canım canınıza.
(…)
Eski tadındaysa Hacıbaba’nın baklavası
İki lokmadan fazla yeyin,
Caneriklerini tuzlayın,
Ağzınızda tutun kirazları
Bana Ankara’yı anlatın özledim caddelerini
(…)
Kızılay’da gezinin akşamüstü
(…)
Sümer Sokak hâlâ mı ıssız?
(…)
Keçikıran otobüsüne benim için de binin
Selam salın Hüseyingazi dağına
(…)
Karşıyaka’ya bir karanfil de benden götürün
(…)
Tandoğan’dan Kurtuluş’a coşkuyla yürüyün
(…)
Bu yıl da böyle geçsin bayramımız
Dayanalım fırtınaya ve ayrılıklara
Nice bahardan sonra merhaba dostlar
Merhaba Ankara.
***
Şairane Ankara turumuzu haftaya başka şair dostlarla devam ederiz…