Başkent, herkese yer verir gönül köşkünde; herkes de ona…
M. Güner Demiray, farklı bir “Ankara Rüzgarı”nın girdabına kapılır. Ki;
ateş nehrinde gençliğimin
bir bahar gibi patladın ankara
bu yüzden günlüğümün ilk sayfasında
Mustafa Kemal kokan bulvarın yazılıdır
Yine bu yüzden seni
Bozkırın yıldızı bildim
Sancılarımı eğiren şafak vakti
***
İhsan Işık’ın yalnızlığı, “Kuğulu Park’taki Kuşlardan Biri”ne döndürüyor onu…
(…)
Ben kimim bu şehirde Tanrım
Tanıyan yok bilen yok
Ha ben ha Kuğulu park’taki kuşlardan biri
İsmimi antetli kâğıtlardan okuyor herkes
Kaç zamandır kayboldum aramıyor beni annem
***
Niyazi Akıncıoğlu’nun “Altındağ”ı eski Altındağ’dır ki bu fotoğrafı bu şiir dışında bir yerde bulamazsınız:
(…)
Altındağ evleri tenekelidir,
Duvarları kerpiç, güneşe karşı
Bayrağı tutan el, Altındağ’ın elidir
Dosta ve düşmana inat içindir.
***
Dursun Erkılıç, yani bendeniz de Ankara’ya kimi zaman ‘dörtlükler’ ile bakarım ve sevda ile kavga arasında kalırım! O dem;
Ankara gönlünü kapatmış aşka
Hangi yana dönsem karanlık şimdi
Ne var diye baktım kavgadan başka
Sadece yürekler pür u nur şimdi
Kimi zaman da ‘Elhan-ı Şita’ sonrasının dondurucu soğuğuna teslim olurum;
Sonbahar mevsimi soğuk tenlidir
Ankara o demde ayaz mı ayaz
Kar yağmışsa eğer ak-pak tenlidir
Ankara o vakit beyaz mı beyaz
***
Şairane Ankara turumuzu haftaya başka şair dostlarla devam ederiz…
(Fotoğraf: S. Ali ÜNAL)