Şairlerin dilinden Ankara -2-

Dursun Erkılıç

Ankara’yı şairlerle gezmenin tadına doyulmuyor.

Cahit Külebi ile “Cebeci Köprüsü”nden geçmeye var mısınız? Varsanız işte görecekleriniz:

Cebeci köprüsünün üstü
Karınca yuvasına benziyor.
Hamallar, körler, topallar
Oturmuş nasibini bekliyor.

“Dostlarla Türkü” çığırmak gerekirse kendi türküsünü çığırır:

Dostlarım bilin ki burada
Bir yalnız Cahit Külebi
Garaja çekilmiş hurda
Paslanmış kamyonlar gibi
Bekler durur Ankara’da.

Ortalık “Türk Mavisi” ise kimseyi gözü görmez Ankara’nın. Cahit Külebi’yi bile:

Tozlu dumanlı sokaklarında Ankara’nın
Her sabah kendimi yitiriyorum
Sokaklar tutukluyor beni.
Bir sonsuz boşluğa iniyorum.

***

Nurettin Özdemir, “Şehirler, Mesafeler ve Sen” arasında gidip geliyorsa yolu Ankara’ya çıkmadan olmaz. Hemen yanında yerimizi alalım:

I

Seni bir şehrin istasyonunda tanıdım
Trenler bizi aynı yere götürecekti

(…)

IV

(…)

Bulutsuz bir nisan akşamı
Ankara’dan kalkan tren
Yıldızlı gökler altında
Çorak tarlalar içinden
Yol alır Sivas’a, Erzincan’a
Yol alır götürür kalbimi
Umutsuz dağlar ardına

(…)

***

Adnan Azar’ın;

“eski bir adres soruyorum Ankara’da
eski bir yağmurla ıslanıyorken hem de”

Azmışlığına, yol şaşırmışlığına ne demeli?

Adnan Yücel’e göre;

“Sonbahardan sonra ağaçlar
Hep duman açar Ankara’da”

Ahmed Arif’in gözünden;

“Gecekondularda hava bulanık puslu
Altındağ gökleri kümülüslü”

Ve daha neler…

Şairane Ankara turumuz başka şair dostlarla sürecek…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.