Şairlerin Ankara’ya bakışı farklı olduğu gibi Ankara’nın her birine etkisi de farklı farklıdır.
Ali Püsküllüoğlu, “Uykuda şimdi” zamanına denk gelmişken;
Ali Yüce, ödünç ses isteyen hindiye isyan eden bülbülün sesi oluyor:
“Ankara kedisi değilim
Siyaset miyavlayamam ben”
***
İlhan Berk, sırrına eremediği “Ankara”nın ‘Hal’ine girerse nu olur? Şu olur:
I
(…)
Gidilen bir yol mudur Ankara?
Ki kıraç ki düz ve Asur yazısı gibi okunmayan
(…)
Ve gürültü ayaklanmış dolaşıyor Hal’de
Yani Hal çalışıyor.
***
İlhan Geçer’in “Gözümde Tüten Şehir” dediği Ankara’yı sevenler güzel gezer, iyi tahlil eder…
Gözlerimde Ankara tütüyor
Masmavi gökleri vurmuş ufkuma
Gündüz hayalime gece rüyama
Ankara’nın eflâtun taşı
Babamın kırlaşmış başı
Ve dost yüzlü sokaklar giriyor
Gözlerimde Ankara tütüyor
***
İskender Cenap Ege, eğer yola çıkacaksa ve de “Ankara Garında”ysa ne olur? Bakalım:
(…)
Ankara’yı düşüneceğim
Garipsi bir burukluk
Yürüyecek kanımda
Gözbebeklerime çakılacaksın
Hayal hayal varacağım sana
Kızaran ufuk dudakların
Kokunu duyacağım kana kana
İneceksin renklerimle akşamlarıma
***
İsmail Gümüş, “İncesu Deresi”ni yüreğinde hissedenlerden. O da öyle bir akar ki mübarek! Bakalım ne dedirtir:
Dikenli beşiklerde uyurken akarsın
Uyurken dikenli beşiklerde bir çocuk
Kapanınca kanlı kara pencereler
Ve hiç açılmayınca tek umut perdesi
İçimden sen akarsın erimiş kurşun gibi
İncesu Deresi.
***
Kemal Burkay, “Sonbahardan Çizgiler” aktarırken, yollarda olmanın nağmeleriyle mihmandarlık eder yolculuğun iştirakçilerine…
I-Tutsaklar
Güneş altında tutsaklar
Geçen sonbahara bakıyorlar
Şirin mi şirin gecekondu evleri
Samsun asfaltında otomobiller
Ne güzeldir yollarda olmak şimdi
Şairane Ankara turumuz başka şair dostlarla sürecek…