23 Nisan 1920 Ankara da Mustafa Kemal ATATÜRK’ün başkanlığında toplanan Büyük Millet Meclisi Cumhuriyet tarihinin ilk Meclisidir. Artık egemenlik kayıtlı ve şartlı olarak Meşruiyete dayalı bir Meclis olmaktan çıkmış, “Egemenliğin kayıtsız ve şartsız Milletindir” denen bir Meclis konumuna gelmiştir. Kurulan Büyük Millet Meclisi sarayın ve onun hükümetinin ve de Emperyalist güçlerin ülkede ki işgaline rağmen kurulmuş bir Meclistir.
Artık Büyük Millet Meclisinin üstünde karar oluşturacak ve hüküm vererek ülkeyi yönetecek bir kuvvet yoktur. Yasama-yürütme ve yargı bağımsızlığını kendi bünyesinde toplayan bir Meclistir. Bugünlerde yaşadığımız tek kişinin vereceği kararlarla yürütülen, Büyük Millet Meclisini etkisizleştirerek yasama-yürütme-yargı erkini kendinde gören bir yönetim anlayışı ile yönetim yapılamayacaktır. Düne olan saltanat özlemleriyle, bu günü yaratmaya çalışanlar yine dünkü gibi hüsran ve gaflet içindedirler.
Büyük Millet Meclisi adı gibi halkından feyz alarak yönetilen bir Meclistir. Büyük Millet Meclisi artık ne Osmanlı Meclisinin bir devamı ne de yeniden oluşturularak devamının sağlanacağı bir Meclistir. 23 Nisan 1923 ile toplanan Meclis artık Halkın Meclisidir. O gün ilan edilenlerle birlikte demokrasinin temelleri atılmış özgürlük ve yaşam haklarının yolu sağlanmıştır. O gün yaratılan ve bu günlere kadar gururla yaşattığımız demokrasimizin varlığından yararlanarak yönetimde olanlar kendi bekalarının devamı için o gün atılan demokrasinin varlığını yok sayma gayreti içerisine girmiş olmamaları gerekir. Demokrasi tarihinde, ona ihanet edenler affedilmemiştir.
Demokrasi kendi içerisinde ayrı düşünenleri de birlik ve beraberlik içerisinde yaşamayı öğretir. İnsanları birleştirir kutuplaştırmaz ayrıştırmaz. Benim gibi düşünmeyenler benden değildir demez. Ya bendensin ya da değilsin demez. Kadına şiddete müsaade etmez. Çocuk istismarına izin vermez, sanatı, bilimi, teknolojiyi yüceltir. Demokrasi kan dökmez, barıştan adaletten yanadır. Demokrasi eşitliği önerir. 23 Nisan1923 ile başlayan irade milli ve yerli varlıklarımızı geliştirmiş insanlarımıza refah ve eşit paylaşma yolunu açmış, sanayileşme ve planlı gelişimler için olanaklar sağlanmıştır. Türk insanına her kanalda zenginlikler sağlamıştır.
O günlerin yarattığı varlıkları armağan edercesine yabancılara satmak bu ülkeye ve milletine ihanettir. Geliştirmek güçlendirip güncelleştirmek varken bu yolun seçilmesi ihanet yoludur. Hiçbir güç hiçbir kimse bu ihanetin içerisinde yer almamalıdır. Bize bu uğurda can vererek ülkemizi kuran Demokrasiyi, özgürlükleri ve korunması gereken varlıkları emanet edenleri minnetle ve şükranla anıyorum.
Yaşasın o günleri bize emanet edenler, yaşasın demokrasi ve özgürlükler. Yaşasın onu yoktan var edip bu ülkeye armağan edenler.